02 Nisan 2018

“KONUT SİGORTASI YAPTIRMAK İÇİN EV SAHİBİ OLMANIZA GEREK YOK”


Anadolu Sigorta’nın geniş kapsamlı konut paket sigortası ile sadece ev sahipleri değil kiracılar da evlerini ve içindeki eşyalarını; yangından hırsızlığa, depremden su baskınına kadar pek çok riske karşı koruma altına alabiliyor. Ayrıca, Anadolu Sigorta’nın mobil aplikasyonu “Sigortam Cepte” de yer alan “Turbo Jet” uygulamasıyla, konut poliçelerindeki 1.000 TL’ye kadar olan cam kırılması, makine kırılması ve elektronik cihaz hasarlarının, poliçe sahiplerine ihbardan sonra 5 saniyeden kısa sürede ödenmesi sağlanıyor.

Konut sigortası, sadece ev sahipleri için değil kiracılar için de büyük önem taşıyor. Evi ve içindeki eşyaları pek çok riskten koruyan bu sigorta ürünü, kiracılara da geniş teminatlar sunuyor. Kamuoyunda konut sigortasının sadece ev sahiplerine yönelik olduğuna ilişkin yanlış bir algı bulunduğuna dikkat çeken Genel Müdür Yardımcımız Levent Sönmez, “Konut sigortası evin yanı sıra eşyaları da; yangından hırsızlığa, depremden su baskınına kadar pek çok riske karşı koruma altına alıyor. Bu yüzden ev sahibi kadar o konutta yaşayan kiracı için de bu teminat önemli, konut sigortasını, yılların birikimi ve büyük özverilerle edindiğimiz yuvalarımızın ve içindekilerin teminatı olarak da tanımlayabiliriz” diyor.



Deprem teminatı da eklemek mümkün Anadolu Sigorta konut poliçesi ile kiracılar öncelikli olarak elektronik eşya ve ziynet eşyası gibi değerli eşyalarını, ev için yapılan dekorasyon masraflarını, komşularına ve mal sahibine verebilecekleri zararları teminat altına alabiliyorlar. Ayrıca, eşyalarını da depreme karşı sigortalatabiliyorlar. Anadolu Sigorta konut paket poliçesinin geniş teminatları hakkında bilgi veren Levent Sönmez, şunları söylüyor: “Kiracı olunan konut içerisinde herhangi bir risk meydana geldiğinde eşyalarla birlikte bina da zarar görebilir. Konut sahibi, meydana gelen hasarın kiracının ihmalinden kaynaklandığını belirterek, zararın kiracı tarafından karşılanmasını talep edebilir. Bu durumda kiracı konut sigortası devreye girerek, kiracının kendi eşyalarında meydana gelen hasarlarla birlikte sorumluluğuna ait bu tür masrafları da karşılar.” Jet hızında ödeme Levent Sönmez, Anadolu Sigorta’nın sektörde ilk niteliğindeki Turbo Jet uygulamasıyla, konut hasarlarını jet hızında ödediğini de hatırlatarak şu bilgiyi veriyor; “Anadolu konut paket poliçelerindeki cam kırılması, makine kırılması ve elektronik cihaz hasarlarını kapsayan Turbo Jet sayesinde Sigortam Cepte mobil uygulamamız üzerinden 1.000 TL’ye kadar olan hasar ödemelerini sigortalılarımızın banka hesaplarına ihbardan en geç 5 saniye sonra yapabiliyoruz. İhbardan sonra bu kadar kısa sürede hasar ödemesi sadece ülkemizde değil dünya sigortacılığında da öncü uygulamalardan bir tanesi olma niteliğini taşıyor.”

https://www.anadolusigorta.com.tr/i/content/134_2_Maksimum-Biz-Subat_2018.pdf

31 Mart 2018

BİREYSEL SİBER GÜVENLİK SİGORTASINDA YENİ TEMİNAT

31 Ekim 2017 itibariyle yürürlüğe alınan ve büyük ilgi gören Bireysel Siber Güvenlik Sigortası ürünümüzün sunduğu koruma ve hizmet paketini, siz sigortalılarımızdan gelen geri bildirimler çerçevesinde yeni teminatlar ve hizmetler ekleyerek yeniledik.  

Ürünümüze 03 Nisan 2018 tarihi itibariyle eklenen yeni teminat ve hizmetin detayları aşağıda sıralanmaktadır.

1. Kişisel Şifre Çalınması Teminatı

Bu teminat çerçevesinde sigortalılarımızın banka internet şubesi, diğer finansal kurumlara ait internet hesapları, kredi veya banka kartları ve mobil bankacılık hesaplarına ulaşmak için kullanmakta oldukları kişisel şifrelerinin teknolojik yöntemlerle çalınması veya "ödül kazandınız" gibi ifadelerle telefonda/​​sosyal medya üzerinde rızaları dahilinde öğrenilmesi ve söz konusu şifreler kullanılarak yapılacak internet alışverişleri veya sigortalılarımızın banka hesabından para çekilmesi ve benzeri durumlarda ilgili banka veya finansal kurum tarafından karşılanmayan ekonomik kayıplar, talep başına ve poliçe süresince toplam 2.000 TL limit çerçevesinde tazmin edilmektedir.



2.Bilgisayar Asistans Hizmeti

Kişisel bilgisayarlarında (Masaüstü bilgisayar, Laptop) yaşayacakları her türlü teknik sorunun çözümü için 0850 744 0 744 numaralı telefon hattımızın ilgili menü adımlarından bize ulaşan sigortalılarımıza kişisel bilgisayar teknik destek hizmeti sağlanacaktır.

Ayrıntılı bilgi için:
http://bizbize.com.tr/urunler/bireysel-siber-guvenlik-sigortasi_324.html

30 Mart 2018

CEP TELEFONU & SİBER SUÇLULAR

Siber suçluların telefonlara sızmak için kullandıkları 12 yöntem...

Global antivirüs kuruluşu ESET araştırmacılarına göre siber suçlular, kafa karıştıran sosyal mühendislik yöntemlerinin yanı sıra zararlı yazılım tespitini engellemeye çalışan karmaşık teknik kodlar uyguluyorlar.

Araştırmacılar zararlı yazılımları analiz edebilmek için yeni yöntemler ararken, siber suçlular da dijital aygıtları özellikle de telefonları ele geçirmenin sürekli yeni yollarını arıyorlar. ESET uzmanları, son dönemde görülen 12 sızma yöntemini mercek altına aldı.

1. Google Play Store'daki uygulamaların kullanılması
Resmi Google mağazasında kötü amaçlı yazılımlara her zaman rastlanabilir. Siber suçlular için kötü amaçlı uygulamalarını gerçek uygulamaların satıldığı ortamlara gizlice sokmak, çok daha fazla potansiyel kurbana ulaşarak daha fazla etkiye sahip olabilecekleri ve bunu neredeyse garanti altına alabilecekleri büyük bir zaferdir.

2. Planlanan uygulama sürüm tarihlerinden yararlanmak
Siber suç dünyasında yaygın bir yol olan zararlı yazılımı, bir uygulama ya da oyun versiyonuymuş gibi gösterme yöntemi, aniden popülerlik kazanan, yayınlanma tarihi belirlenmiş ya da bazı ülkelerde satışa sunulmayan uygulamaları esas almaktadır. Örneğin zararlı yazılımlar Pokémon GO, Prisma ve Dubsmash ile dünya çapında yüz binlerce noktaya yayıldılar.

3. Tapjacking yöntemi ve paylaşımlı pencereler
Tapjacking, iki ekranlı sahte bir uygulama görüntüleyerek kullanıcının ekran görüntülerini yakalamayı amaçlayan bir tekniktir. Bu nedenle kurbanlar, gördükleri uygulamaya tıkladıklarına inanıyorlar; ancak aslında görünmez olan gizli uygulamalara da dokunuyorlar. Android'de kimlik hırsızlığı için casus yazılımlarda yaygın olarak kullanılan bir başka benzer strateji ise, yer paylaşımlı pencerelerdir. Bu aldatmacada kötü amaçlı yazılım, kullanıcının kullandığı uygulamayı sürekli olarak izler ve belirli bir meşru uygulamaya rastladığında, meşru uygulama gibi görünen ve kullanıcıdan kimlik bilgileri isteyen kendi iletişim kutularını görüntüler.

4. Sistem uygulamaları arasında kamuflaj
Şimdiye kadar kötü amaçlı kodun bir cihazda saklanmasının en kolay yolu, bir sistem uygulaması şeklinde konumlanarak bunu fark edilmeden olabildiğince sürdürmekti. Yükleme bittiğinde uygulama simgesini silmeye veya sistem uygulamalarının adlarını, paketlerini, simgelerini ve diğer popüler uygulamaları bir aygıtın güvenliğini aşmak amacıyla kullanmak, Adobe Flash Player ile kimlik bilgilerini çalmak amacıyla ortaya çıkan bankacılık truva atınınkine benzer stratejilerdir.

5. Yönetici izinlerini talep etmek için sistem ve güvenlik uygulamalarını taklit etmek
Android, uygulama izinlerini sınırlayacak şekilde yapılandırıldığından, kötü amaçlı kodların çoğunun, işlevselliklerini doğru bir şekilde uygulayabilmek için yönetici izinleri talep etmesi gerekir. Ve bu izni vermek kötü amaçlı yazılımı kaldırmayı daha da zorlaştırır.

6. Gerçek verileri taklit eden güvenlik sertifikaları kullanmak
Bir APK'nın imzalanması için kullanılan güvenlik sertifikası, bir uygulamanın değiştirilip değiştirilmediğini belirlemek için de kullanılabilir. Çoğu siber suçlu, bir sertifika vermek için genel metin dizgileri kullanırken, birçoğu ise geliştiricinin kullandığı verilere karşılık gelen veriyi feda etme yoluna giderek, bu kontrolleri gerçekleştiren kullanıcıların kafalarını daha çok karıştırmayı başarıyor.

7. Aynı koddaki çoklu işlevler
Mobil dünyada son yıllarda giderek artan bir trend, farklı türdeki kötü amaçlı yazılımların tek bir uygulamayla birleştirilmesidir. Bunun bir örneği olan LokiBot; bir aygıttan bilgi çalmak için mümkün olduğunca uzun süre fark edilmeden arka planda çalışan bir bankacılık truva atıdır. Ancak kullanıcı, programı silmek-kaldırmak için yönetici izinlerini kaldırmaya çalışırsa, uygulama ransomware özelliğini etkinleştirerek aygıttaki dosyaları şifreler.

8. Gizli uygulamalar
Kopyalama ve yükleme araçlarının kullanımı, yani başka bir APK'nın içine kötü amaçlı kod gömmek veya internetten indirmek, kötü amaçlı mobil kod yazarları tarafından da evrensel olarak kullanılan bir stratejidir. Google Bouncer olarak da bilinen uygulama (şimdi Google Play Protect olarak yeniden adlandırıldı), siber suçluların resmi mağazaya kötü amaçlı yazılım yükleme imkanını zorlaştırdığından saldırganlar bu tür davranışları kontrol etmeyi seçtiler ve işe de yaradı.

9. Çoklu programlama dilleri ve uçucu kod
Yeni çoklu platform geliştirme sistemleri ve yeni programlama dilleri her zaman ortaya çıkıyor. Kötü amaçlı yazılım analizcisini yanıltmak için Xamarin ile uygulamalar tasarlama veya kötü amaçlı komutları yürütmek için Lua kodunu kullanma gibi yöntemlerle farklı dilleri ve geliştirme ortamlarını birleştirmekten daha iyi bir yol düşünülemez. Bu strateji, yürütülebilir dosyanın nihai mimarisini değiştirir ve karmaşıklık seviyelerini artırır.

10. Sinerjik kötü amaçlı yazılım
Bir örneğin analizini karmaşıklaştırmanın bir alternatifi, kötü amaçlı işlevselliği birbiriyle etkileşime girebilen bir dizi uygulamaya bölmektir. Bu şekilde, her uygulama bir izinler ve kötü niyetli işlevsellik alt kümesine sahip olur ve bunlar daha sonra başka bir amacı yerine getirmek için birbirleriyle etkileşirler. Dahası, analistlerin kötü amaçlı yazılımın gerçek işlevini anlamaları için, tüm bireysel uygulamalara, bir yapbozun parçalarıymış gibi erişebilmeleri gereklidir.

11. Gizli kanallar ve yeni iletişim mekanizmaları
Bir C&C sunucusu veya diğer kötü amaçlı uygulamalar ile iletişim kurmak için, kötü amaçlı yazılımların bilgi aktarması gereklidir. Bu, geleneksel açık kanallar veya gizli kanallar (kişiselleştirilmiş iletişim protokolleri, parlaklık yoğunluğu, uyku modu kilitleri, CPU kullanımı, bellekteki boş alan, ses veya titreşim seviyeleri ve hızölçerler) yoluyla yapılabilir. Ayrıca son aylarda siber suçluların, Twitter hesaplarını kullanarak komutları göndermek amacıyla kullandığı Twitoor gibi C&C iletilerini aktarmak için sosyal ağları nasıl kullandıklarını gördük.

12. Diğer anti-analiz teknikleri
Diğer kaçırma teknikleri arasında paketleme, anti-emülasyon, hata ayıklama, şifreleme ve gizleme kullanımı Android tabanlı zararlı yazılımlarda çok yaygındır. Bu türden koruma mekanizmalarının etrafından dolaşmak için, belki de Frida gibi uygulamalar yoluyla birtakım fonksiyonların kullanılması mümkündür. MobSF gibi, bu denetimleri varsayılan olarak atlatmaya çalışan analiz ortamlarını kullanmak da mümkündür. Bunlar bazı anti-emülasyon teknikleri içerir; örneğin Inspeckage gibi düz metin dizelerinin anahtarlar yoluyla şifrelenmeden önce veya sonra görülebileceği şeyler ya da AppMon gibi uygulamalar.

Kaynak: Siber suçluların telefonlara sızmak için kullandıkları 12 yöntem 

29 Mart 2018

PROMİL...

Promil...
Latince “pro mille” kelimesinden gelmekte ve binde bir anlamına gelmektedir.
1 lt (1000 ml) kanda kaç gram alkol olduğunu ifade etmek için kullanılır. Kandaki alkolün promil değeri kişinin cinsiyeti, boyu, kilosu, ne kadar içildiği, içkinin içildiği sürenin üzerinden ne kadar geçtiği gibi özelliklere göre değişir. Ayrıca bir çok içkide bulunan alkol oranı birbirinden farklıdır.

Ülkemizde yasal sınır 0.5 promil olarak belirlenmiştir. Alkolün vücuttan atılması 48 ile 72 saat arasında değişmektedir. Alkol alındığı andan 1 saat sonra vücuttan atılmaya başlar. Kişiye göre değişiklik göstemesiyle birlikte her saat yaklaşık 0.1 promil vücuttan atılır.
Kadınlar alkolden erkeklere göre daha fazla etkilenir. Çünkü midelerindeki Alcoholdehydrogenase(ADH) aktivitesi erkeklere göre daha düşüktür.  Ayrıca yemekle birlikte alınan alkolün kişiyi etkilemesi daha yavaş gerçekleşir çünkü midede emilim, ince bağırsaktakinden daha yavaştır.
Bilinenin aksine kahve içilmesi alkolün etkisini AZALTMAZ! Alkol alındıktan sonra refleksler, muhakame yeteneği ve sürücülük becerileri azalır, kendine güven duygusu artar. Bu yüzden alkollü iken araç kullanmak sizi ve karşınızdakileri TEHLİKEYE SOKAR.
http://www.hesapsorgula.com/kandaki-alkol-duzeyi-hesaplama

TÜRKİYE SİGORTA BİRLİĞİ'NDEN 2017 YILI DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) düzenlediği, sektörün 2017 yılına ilişkin sonuçlarının ve gelecek dönem beklentilerinin değerlendirildiği basın toplantısında, Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar sigortanın işlevlerine değinerek “Bugününü koruyamayan toplumlar geleceğe güvenle bakamaz” dedi.

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar, sektörün 2017 sonu itibariyle prim üretiminin geçen yılın aynı dönemine kıyasla %15 artışla 46.5 milyar TL olarak gerçekleştiğini ifade ederek, sektörün ekonomiye 119 milyar lira fon sağladığını ve 8.2 milyon konuta, 17.5 milyon araca, 1.5 milyon işletmeye teminat verdiğini ayrıca 2.7 milyon kişiye de sağlık teminatı sağladığını vurguladı. Sektörün tazminat ödemelerine de değinen Çağlar, geçen yıl sektörün toplam 28.4 milyar lira tazminat ödediğini belirterek bunun günde, 112 milyon lira ödemeye tekabül ettiğini ifade etti.

Başkan Çağlar sözlerine sektör gündemindeki Zorunlu Trafik Sigortası ile ilgili son gelişmeleri aktararak devam etti. Çağlar, 2017 yılında prim üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 azaldığını, poliçe sayısının ise %6 artışla 17.5 milyona çıktığını söyledi. 2017 yılında trafik branşında sektörün elde ettiği her 100 lira için 118.4 lira hasar, 10 lira acente komisyonu ve 6 lira iletme gideri olmak üzere toplamda yaklaşık 134.4 lira ödediklerini belirtti.



Bireysel emeklilik sistemi (BES) ve otomatik katılımdaki güncel verilere de değinen Başkan Çağlar, 14 yılda BES’te 6.9 milyon kişiye, OKS’de ise bir yılda 3.4 milyon kişiye ulaşıldığını paylaşarak, 2017 yılında OKS dahil BES’te katılımcı sayısının 10.3 milyona, fon büyüklüğünün de devlet katkısı dahil 79.6 milyar liraya ulaştığını ifade etti. Fon getirilerine de değinen Çağlar, bireysel emeklik sisteminin on yılda enflasyonun ortalamada 2 puan üzerinde ve 2017 yılında ise 3.2 puan üzerinde getiri sağladığını belirtti.

Otomatik katılım sistemi ile ilgili olarak Birlik tarafından yaptırılan araştırmanın detaylarını da paylaşan Başkan Çağlar, araştırma sonuçlarının devlet katkısının sistemin en çok bilinen özelliği olduğunu ortaya koyduğunu ve sistemden çıkanların yaklaşık yarısının geçmişte yaşanan olumsuz tecrübelerin etkisi ile sisteme olan güvensizliği gerekçe olarak gösterdiklerini vurgulayarak bu itibarla hükümetin Bireysel Emeklik Sistemini kurgularken katılımcıların kendi hesaplarını şeffaf bir şekilde görüp, yönetebilecekleri şekilde kurguladığını bu nedenle de oldukça güvenli olduğunu, devletin gözetimi ve denetimi altında bulunduğunu ifade etti.

Sektördeki yeni alanlara da değinen Başkan Can Akın Çağlar, katılım sigortacılığının mevzuat altyapısının oluşması ile birlikte gelişeceğini, bu kapsamda sunulan ürünlerin çeşitleneceğini böylelikle toplumda sigorta kapsayıcılığının artacağını belirtti. Kefalet ve alacak sigortalarının da gündemlerinde olduğunu belirten Çağlar, kefalet sigortası ile bankaların teminat mektubu ile icra ettikleri işlevin sigortacılık sektörüne de tanınmış olduğunu böylelikle finansal erişimin şirketler nezdinde daha da kolaylaşacağını, alacak sigortasının ise özellikle KOBİ’ler için finansal koruma sağlamak adına büyük fırsat olduğunu ifade etti. Devletin sağlık sektöründeki yükünü azaltmada önemli bir fonksiyon icra etmesini bekledikleri “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası”nın hızlı bir büyüme kaydettiğinin altının çizen Çağlar, son dört yılda tamamlayıcı sağlık poliçesine sahip kişi sayısının 64 binden 676 bin kişiye ulaştığını ifade ederek tamamlayıcı sağlık sigortasının özel sağlık poliçesine ulaşamayan kişiler için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Çağlar sigorta bilincinin ve sigortalılık oranının arttırılmasının insanımız ve ülkemiz adına önemini vurgulayarak basın toplantısını sonlandırdı.

27 Mart 2018

http://www.sigortacigazetesi.com.tr/tsbden-2017-degerlendirmesi/
x

26 Mart 2018

Asansörler için zorunlu sigorta geliyor

Binalardaki asansörler, zorunlu sigorta kapsamına alınacak. Sadece bina sahipleri değil, asansörlerin bakım, onarım ve montajını yapan kurum ve kuruluşlar da zorunlu sigorta yaptıracak.
Bugün için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’deki toplam asansör sayısı 477 binin üzerinde. Bunların 90 bine yakını yapılan denetimlerde tehlikeli olarak bulundu. Asansörlerde uygunsuzluk oranı ise yüzde 30’un üzerinde. Bu tablo, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Bakanlık şimdilerde, asansör kazaları nedeniyle meydana gelecek bedeni zararlara karşı zorunlu sigorta hazırlığında.
Buna göre, bina sahipleri ya da apartman yöneticileri, asansör kazalarına karşı zorunlu sigorta yaptıracak. Yaptırılacak sorumluluk sigortası, asansör kazası sonucu vefat ya da sakatlık halinde devreye girecek ve ölenlerin yakınlarına vefat tazminatı, sakat kalanlara da sakatlık tazminatı sigortadan ödenecek. Ayrıca kaza nedeniyle oluşacak sağlık giderleri de sigorta teminatı içinde olacak. Bakanlığın asansör kazalarına karşı önlem olarak hazırladığı çalışma, sadece bina sahiplerine ya da apartman yöneticilerine yönelik değil; asansörlerin periyodik bakımını, montajını ve tamirini yapan kurumlar da ayrıca sorumluluk sigortası yaptıracak. Sigortacılar, asansörlerin bakım ve montaj işini yapan şirketlere yönelik sigortanın sektörün görüşüne açıldığını, ancak kazalara karşı yaptırılacak olan sorumluluk sigortasının henüz taslak aşamasında olduğunu söyledi.
Uzmanlar, Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliğine göre, asansörlerde periyodik kontrol ve muayene yapan yetkili kurumların mesleki sorumluluk sigortasını yaptırması gerektiğine, hatta sigortası olmayan kuruluşların yetkisinin belediyeler tarafından durdurulacağının yönetmelikte yer aldığına dikkat çekerek, ancak çoğu kurumun sigorta yaptırmadığını söylüyor.
http://www.sigortagundem.com/haber/asansorler-icin-zorunlu-sigorta-geliyor/1290332#ixzz5AssXszpi
26 Mart 2018

25 Mart 2018

NE DÖNÜŞEBİLDİK, NE DE SİGORTALANDIK

Uzmanlardan arka arkaya Marmara Denizi’nde, 7 büyüklüğünde deprem olacağı uyarısı geliyor. Kentsel dönüşüm ile depreme dayanıklı binalar yapıp, önce can güvenliğini sonra da binaları sigortalayıp mal güvenliğini sağlayacaktık. 10 yılda hem dönüşemedik, hem de konutların yüzde 48’ini sigortalatabildik.
Bir süredir deprem senaryolarını konuşmaya başladık. İşin ilginci, genelde bu senaryoları, her deprem sonrası birkaç gün konuşur, unuturduk; ta ki, bir sonraki depreme kadar. Şimdi ise deprem olmadan konuşuyoruz. Demek ki, iş ciddi.  Son Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener de açıkladı. Öyle bir açıklamaydı ki, yeri belli, büyüklüğü belli. Yer, Marmara Denizi; büyüklük, en az 7 şiddetinde. Hatta sonrasında, tsunami ihtimali bile yüksek. Açıklamasında, “Gittikçe sona yaklaşıyoruz” diyen Özener, beklenen depremin Marmara’da yıkıma ve can kayıplarına yol açacağını da söyledi.
Peki, hazırlıklı mıyız? İşte, kritik soru bu. Depreme hazırlığı, binaları yıkıp, yerine yenisini yapmak olarak algılıyoruz ama onu da beceremiyoruz. 10 yıla yakındır kentsel dönüşümü konuşuyoruz, bir arpa boyu yol alamadık. Kimse alınmasın ama sekiz yılda, bir Fikirtepe’yi bile dönüştüremedik, kriz çıktı. Neden? Kentsel dönüşüm, oldu ‘rantsal dönüşüm’ de ondan. Müteahhit daha çok para kazanma, ev sahipleri de bir verdiklerini iki alma derdinde. Vatandaşın binası dökülüyor, küçük bir depremde bina çökecek, belki de canından olacak; halen 100 metrekare 200’e çıkar mı, bir daire yerine iki daire alır mıyım derdinde.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI
Depreme hazırlık sadece bina yıkıp, yenisini yapmak değil. Söylendiği gibi işin bir de yıkım boyutu var. Burada da devreye sigorta giriyor. Türkiye’de toplam 24 milyon konut var. Bunun 5 milyonu 2011 yılından sonra, deprem yönetmeliğine uygun yapılmış. Asıl sorun, 99 depremi öncesi yapılan binalarda ki, dönüşüm de bunun için önemli. 99 depremi öncesindeki toplam konut stoğumuz 12 milyona yakın. Bu konutların ne kadarının depreme dayanıklı olduğu bilinmiyor; tahminlere göre 7 milyon konut riskli. İstanbul’da ise depreme dayanıksız konut sayısının 1 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.

Marmara depremi sonrası, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nu (DASK) kurup, zorunlu deprem sigortasını başlattık. Amaç, depremin yol açacağı maddi kaybı karşılamaktı. Asıl amaç ise, kentsel dönüşüm ile depreme dayanıklı binalar yapıp, önce can güvenliğini sonra da o binaları sigortalayıp, mal güvenliğini sağlamaktı. Aradan 17 yıl geçti; bugün sigortalanabilir 17,5 milyon konuttan yüzde 48’i, yani 8,4 milyonu, sigortalandı. Bardağın dolu tarafını görmek istersek, konutların yarıya yakını depreme karşı sigortalı deyip, bunu da başarı olarak nitelendirebiliriz. Boş tarafını görmek istersek konutların yarısı depreme karşı sigortasız deriz. Ben ise farklı bir bakış açısı getireceğim.

8.4 MİLYON KONUT SİGORTALI
Tapu işlemlerinde, elektrik ve su aboneliğinde, bankadan konut kredisi kullanıldığında sigorta zorunlu. Yoksa; elektrik ve su bağlatamıyorsunuz, konut alım-satımı yapamıyorsunuz. Sadece geçen yıl 1,4 milyon konut alınıp satılmış. Bu da 1,4 milyon sigorta, zorunlu yapılmış anlamına geliyor. 8.4 milyon deprem sigortasının, 3 milyonu bankalar tarafından verilen krediyle yapılıyor. Bunun üzerine kabaca 500 bin konutun da kiralanıp, elektrik ve su aboneliklerinin yenilendiğini katarsak; sigortalı konut sayısının yarısının zorunluluktan kaynaklandığını söyleyebiliriz. İşin ilginci, zorunlu olarak yapılan sigortaların yarıya yakını, bir yıl sonra poliçenin süresi dolduğunda yenilenmiyor. Her yıl bu böyle devam ediyor; 3-4 milyon konut zorunlu sigortalanıyor, bir yıl sonra yarısı devam etmiyor. Ne mi demek istiyorum? 17 yılda halen bilinç oturmadı diyorum. Sigortayı bir nedenden zorunlu yaptırıyor, zorunluluk hali geçtikten sonra devam etmiyoruz. Az kişi, ‘deprem olur da evsiz kalırım, sigortayı yaptırayım’ diyor. Çoğunluğun yıllardır bahanesi aynı; ya ‘benim evim kayalık zemin üzerinde’ ya ‘birinci derece deprem bölgesinde değilim’ veya da ‘büyük depremde ne ben kalırım ne sigorta kalır, boş ver gitsin’. Sözün özü, uzmanlar, ‘sona yaklaşıyoruz’ diye bağırıyor, biz halen yüz metrekarenin, ikiyüz metrekarenin pazarlığındayız. ‘Madem yıkıp yenisini yapmıyorsun; bari sigortayı yaptır’ diyoruz, ona da masraf gözüyle bakıyoruz.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/ne-donusebildik-ne-de-sigortalandik-40776624

ANADOLU SİGORTA & YEŞİL KART POLİÇESİ

Trafik sigortası ile Türkiye sınırları içerisinde aracınızla kazaya neden olmanız durumunda 3.şahıslara verilen maddi ve bedeni zararlar tem...