deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2019

DASK'A HASAR İHBARI YAĞIYOR


Hürriyet Gazetesi'nde 28 Eylül 2019 tarihinde yayımlanan, Noyan Doğan imzalı, İstanbul'da yaşanan deprem sonrası, zorunlu deprem sigortalarında yaşanan ihbarları konu alan yazı...

İstanbul, Silivri açıklarında meydana gelen 5.7’lik depremin ardından Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK) hasar ihbarları yağıyor…
Depremin üzerinden 24 saat geçmeden DASK’a zorunlu deprem sigortalı konutlardan 500’ün üzerinde hasar ihbarı geldi. İhbarların neredeyse tamamına yakını Silivri, Çekmece ve çevresinden geldi. Uzmanlar önümüzdeki günlerde ihbarların 3 bini geçeceğini tahmin ediyor. Bundan sonraki süreçte ise gelen ihbarlar DASK tarafından değerlendirilecek; hasarlı konutlara eksperler gönderilecek ve hasar tespit çalışmalarına başlanacak. Uzmanlar, önümüzdeki hafta ortalarında gelen ihbar sayılarının netleşeceğini ve hasar tespit çalışmalarına başlanacağını söylüyor. Yine uzmanlara göre birkaç bina ve konutta depremin neden olduğu çatlakların dışında büyük bir hasar gözükmüyor. İlk 24 saatte gelen hasar ihbarları ise çoğunlukla panik halinde yapılan aramalar.

HASARIN TAMAMI ÖDENMEZ
Burada sigortalıların dikkat etmesi gereken konu, zorunlu deprem sigortasında muafiyetin olması. Sigortada muafiyet, hasarın belli bir miktarını sigortalının kendisinin üstlenmesi anlamına geliyor. Zorunlu deprem sigortasında da sigorta bedelinin yüzde 2’si kadar muafiyet uygulanıyor. Yani, oluşan hasarın yüzde 2’sine kadar olan tutarı sigorta ödemiyor, üzerini karşılıyor. Örneğin, konutun sigorta bedeli 100 bin liraysa, konutta oluşan 2 bin liraya kadar zararı sigortalı kendi karşılar; eğer üzerinde bir zarar oluşmuşsa DASK üzerini öder. Uzmanlar bir noktada da daha uyarıyor, zorunlu deprem sigortası, sadece konutta depremin meydana getirdiği zararı karşılıyor; eşyalara gelen zarar sigorta kapsamına girmiyor.
"Deprem teminatlı bir konut poliçesi yaptırarak, konutunuzu ve eşyalarınızı birçok riske karşı güvence altına alabilir, deprem nedeni ile eşyalarınızda meydana gelen zararı tazmin edebilirsiniz. Konut sigortaları ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi ve teklif için bize ulaşabilirsiniz…" 
(Biz Bize Sigorta’nın notu) http://www.bizbize.com.tr/
İstanbul’da sigortalanabilir 3.7 milyona yakın konuttan 2.3 milyonunun zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Yani, İstanbul’daki konutların yüzde 63’e yakını depreme karşı sigortalanmış durumda. Türkiye geneline bakıldığında ise sigortalanabilir 17.6 milyon konuttan 9.2 milyonu depreme karşı sigortalı. Türkiye’deki konutların yüzde 52.4’ünün zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Marmara bölgesinde ise sigortalılık oranı yüzde 41. Marmara genelinde 6 milyon konutun 3.8 milyonunun sigorta teminatı bulunuyor.

Ayrıntılı bilgi için www.bizbize.com.tr


28 Ağustos 2018

İŞTE OLASI İSTANBUL DEPREMİNİN HASAR TAHMİNİ

Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Marmara Depreminin gerçekleştiği 1999 yılında sigortalılık oranının düşük olması nedeniyle meydana gelen 20 milyar dolarlık hasarın sadece yüzde 5’i sigorta şirketleri tarafından karşılanabildi. O dönemde ülke genelinde sadece 500 bin civarında konut, deprem teminatlı konut sigortası güvencesi altındaydı. Bugün her iki konuttan biri DASK güvencesi altında. DASK’ın tek bir hasarda ödeme gücü yaklaşık 17 milyar TL” dedi.

Büyük can ve mal kaybına neden olan, 18 bin 373 kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 40 bin kişinin yaralandığı, 130 binin üzerinde binanın yıkılarak 380 bine yakın konut ve işyerinin zarar gördüğü Marmara Depremi’nin üzerinden 19 yıl geçti.



Her iki konuttan biri DASK’lı
Uluslararası Afet Veri Tabanı EM-DAT sitesinde yer alan bilgiye göre yarattığı 20 milyar dolar ekonomik kayıp ile 1900 – 2009 yılları arasında meydana gelen depremler arasında 6. büyük deprem olarak belirlenen Marmara Depremi’nin 19. yılı nedeniyle açıklama yapan Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen şunları söyledi:

“Marmara Depreminin gerçekleştiği 1999 yılında sigortalılık oranının düşük olması nedeniyle meydana gelen 20 milyar dolarlık hasarın sadece yüzde 5’i sigorta şirketleri tarafından karşılanabildi. O dönemde ülke genelinde sadece 500 bin civarında konut, deprem teminatlı konut sigortası güvencesi altındaydı. Bugün her iki konuttan biri DASK güvencesi altında. DASK’ın tek bir hasarda ödeme gücü yaklaşık 17 milyar TL.”

DASK hakkında ayrıntılı bilgi almak ve konutunuz için DASK priminizi öğrenmek isterseniz bize ulaşabilirsiniz : 

Zorunlu deprem sigortası yeterli değil
Olası İstanbul depreminin 150 milyar dolar ekonomik kayba neden olacağını öngördüklerini belirten Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, meydana gelen hasarın 15 milyar dolarının sigorta sektörü tarafından karşılanacağını söyledi. Zorunlu deprem sigortasının binanın kaba inşaat halini kapsadığını, eşya ve arsa değerini karşılamadığını, konutun değeri ne olursa olsun en yüksek teminatın 190 bin TL olduğuna da işaret eden Uğur Gülen, şöyle dedi:

“Konutun değerinin DASK tarafından verilen teminat tutarını aşması durumunda, sigortalıların aşan kısım için konut sigortası ile ek teminat alması gerekiyor. İhtiyaç sadece konutun yeniden inşası değil, geleceğe umutla bakılmasına olanak tanınmasıdır. İş durumu kaybı, acil temel ihtiyaçların giderilmesi gibi kazazedelerin hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilmelerini sağlayacak ihtiyaçların giderilmesi önemli. Bu da DASK’ı destekleyici ek sigortalarla mümkün.”

Ev sahibi veya kiracı olarak oturduğunuz konutunuz için konut paket sigortası hakkında ayrıntılı bilgi alabileceğiniz internet sitemiz:  http://bizbize.com.tr/urunler/ev-esya-sigortasi_216.html

İşim Sarsılmaz Deprem Güvencesi
Depremlerin sadece konutları değil aynı zamanda işyerleri ve fabrikaları, dolayısıyla tüm ekonomiyi risk altına soktuğunu hatırlatan Uğur Gülen, özellikle ekonominin dinamosu olan KOBİ’lerin yanı sıra her büyüklükteki şirketler için tasarladıkları İşim Sarsılmaz Deprem Güvencesi ürünü ile ilgili de şu bilgiyi verdi:

“İşim Sarsılmaz Deprem Güvencesi ürünümüzle ekonomik hayatı güvence altına alıyoruz. İşim Sarsılmaz Deprem Güvencesi, ekonomimizin en büyük itici gücü olan KOBİ’lerimizin yanı sıra her büyüklükte şirkete hitap ediyor. Olası bir deprem sonucunda herhangi bir maddi zarar görmese de genel durum dolayısıyla işlerini devam ettiremeyen iş yeri sahiplerimizin tazminatları, bulundukları bölgedeki depremin şiddetine göre eksper sürecine gerek kalmadan ve hasar şartı aranmaksızın banka hesaplarına en geç 10 gün içerisinde yatırılıyor

En yüksek sigortalılık oranı Marmara’da
DASK verilerine göre, Türkiye’deki sigortalılık oranı yüzde 48,60. Bölgesel olarak incelendiğinde Marmara yüzde 58,60’lık sigortalılık oranı ile ilk sırada yer alırken, Marmara Bölgesi’ni, yüzde 46,60 ile İç Anadolu, yüzde 47,30 ile Ege, yüzde 41,40 ile Akdeniz, yüzde 41,20 ile Karadeniz, yüzde 34,40 ile Güney Doğu Anadolu, yüzde 38,20 ile Doğu Anadolu Bölgesi takip ediyor.

Sigorta konusunda tüm ihtiyaçlarınız için bize ulaşabileceğiniz adresimiz 

http://www.sigortamedya.com.tr/olasi-istanbul-depreminin-hasar-tahmini-150-milyar-dolar/

24 Mart 2018

DEPREM RİSKİNDE DEĞİŞİM

Türkiye'de 46 ilde deprem riski azaldı, 6 ilde arttı...
22 yıl sonra değişen "Türkiye Deprem Tehlike Haritası" ile "en tehlikeli alanlar" yüzde 42’den yüzde 17’ye düştü. Haritaya göre 46 ilde tehlike azaldı, 6 ilde arttı. AFAD yetkilileri, deprem riski artan ve azalan o illeri açıkladı.

Gazete Habertürk'ten Esra Nehir'in aktardığına göre; yeni haritada 46 ilde deprem tehlikesi azalırken, 6 ilde yükseldi. Eski haritada Türkiye topraklarının yüzde 42’si “en tehlikeli” kategoride tanımlanıyordu. Yeni haritada bu oran yüzde 17’ye düştü. 1996 yılında hazırlanan haritada binaların yüzde 44’ü “tehlikeli alanlar”da yer alırken, bu oran yüzde 26 olarak güncellendi. AFAD Yönetimi Başkanı Mehmet Güllüoğlu, “Yerin altı değişmedi ama fay hatlarını daha yakından tanımaya başladık” dedi."İstanbul'un güneyine dikkat"



Eski haritanın herhangi bir kente ilişkin genel tahmini ortaya koyduğunu belirterek, artık semt semt, hatta noktasal olarak tespit yapılabildiğini vurgulayan Güllüoğlu, “Örneğin, Manisa’nın tamamı eskiden en tehlikeli olarak kabul edilen 1. bölgede yer alırken yeni haritada artık renk geçişleri var. 
Deprem haritasının değişmesi sadece haritanın değişmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda inşaatlarda kullanılan binlerce parametrenin de değişmesi demek. Her bir parametrenin bir karşılığı var, bir maliyeti var. İstanbul’da fay hattı Marmara Denizi’nden geçiyor. Özellikle güneyindeki bölge tehlikeli. İstanbul’un güneyindeki binaların daha dayanıklı yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Güllüoğlu, zemininde kayma ve sıvılaşma tespiti yapılan Topkapı Sarayı’yla ilgili olarak ise “O yarıklar deprem kaynaklı değil ama bugüne kadar ayakta kaldı diye bundan sonra da ayakta kalır diye kimse garanti veremez” ifadesini kullandı. 
Sitenin ilk 12 saatte 5 milyon tık aldığını, 800 bin kişinin sorgulama yaptığını kaydeden Güllüoğlu, birkaç hafta içinde siteye girişlerin e-Devlet’te olduğu gibi üyelik yoluyla yapılacağını dile getirdi. Gülloğlu, “Farkındalığı artırmak istiyoruz. ‘Oturduğunuz evin deprem sigortası var mı, güvenli bir bina mı, belediyenin imar planına uygun mu, siz bireysel olarak hazır mısınız?’ Vatandaşa bu soruları sordurtmak istiyoruz” dedi. 
Güllüoğlu, haritadaki değişikliklerin, deprem riski yükselen illerdeki inşaat maliyetlerinde artışa neden olacağına dikkat çekerek, “Depremden kaynaklı inşaat maliyetlerini artıracak. Betonarme taşıyıcı sistem denilen yapının maliyetinde yüzde 2’den yüzde 5’e kadar artış bekliyoruz” diye konuştu.

"Fay hattı değil teknoloji değişti"
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ ise yeni haritada deprem riskindeki düşüşleri teknolojinin gelişmesine bağlayarak, “Fay hattında değişiklik yok, teknoloji değişti. Yer altındaki sismik riski daha iyi şekilde ayırabilecek durumdayız. Yeni harita hazırlanırken zemin yapısını da göz önünde bulundurduk. Deprem sorgulama sistemi vatandaşı bilinçlendirerek kentsel dönüşüm konusunda duyarlılık kazandıracaktır. Yeni harita inşaat maliyetlerini değiştirebilir. Deprem bölgesi çıkarsa o bölgenin rayiç bedelleri düşebilir tabi. Genel olarak konut fiyatlarını olumlu etkiler” ifadesini kullandı.

"Silivri'de tehlike arttı"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan: Harita eksik ve yetersiz. Deprem tehlike haritası değil deprem davranış haritası çıkarılmalı. Emekli Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik: Benzerleri arasında en iyisi. En son teknoloji ve bilgilerle hazırlanmış çok kıymetli bir haritadır. Avrupa ile de beraber çalıştık, onların da haritalarını alıp, onun üzerine ilaveler yaptık ama onun da üzerinde. Yeni harita ile belirsizliklerin azaldı. İstanbul için 1999 depreminden sonra ana Marmara fayının konumu daha iyi belirlendi, tehlike değerlendirmeleri de ona göre yapıldı.Haritanın 4-5 yılda bir revize edilmesi gerekebilir. İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz: MTA diri fay hatlarını 2011 yılında güncelledi. Deprem tehlike haritasının güncellenme gereği çıkmıştı. 22 yıl sonra güncellendi, geç kalındı ama mevcut bilgilere göre doğru ve iyi bir harita. Eskiden fayın Marmara denizinin içinden dümdüz gittiği düşünülüyordu, bu değişti. Fayın yeri net olarak belirlendi. Buna paralel olarak da Avrupa yakasında özellikle Silivri civarında tehlike arttı.Anadolu yakasında ise tehlike azaldı.

Kaynak: Türkiye'de 46 ilde deprem riski azaldı, 6 ilde arttı 
https://www.sigortadetay.com/turkiyede-46-ilde-deprem-riski-azaldi-6-ilde-artti-783h.htm

28 Temmuz 2017

SEL ve DEPREM ZARARINI DEVLET Mİ ÖDEMELİ?

Şükür ki, can kaybı yok; ne İstanbul’da yaşanan sel felaketinde, ne de Muğla’da meydana gelen depremde...

Ama çok miktarda mal kaybı, yani maddi hasar var. Önce İstanbul’daki sel felaketinden başlayalım. Yüzlerce konut hasar gördü, bir kısmı oturulamayacak hale geldi. Yine yüzlerce araç sele kapıldı. Küçük işletmeleri ve dükkanları su bastı, kiminin malı gitti, kiminin işini yürüttüğü makinesi. Kamu malını hesaba katmıyorum. Gelelim, Muğla depremine. Görüntüler ortada. Konutlar ve araçlar zarar gördü, sadece Bodrum’da 30’un üzerinde bina yıkıldı, Datça’da da durum hakeza aynı. Turistik işletmelerin, dükkanların hali felaket, tekneler suların içinde.

Merak etmeyin, her iki felaketin de bilançosunu çıkarmayacağım. Ama eminim yazacaklarım kimsenin hoşuna gitmeyecek. Varsın, gitmesin. Gerek İstanbul’daki sel felaketinin gerekse Muğla’daki depremin hemen ardından, hem bakanlardan hem belediye başkanlarından hem de valilerden yıllardır dillerden düşmeyen söylemi bir kere daha duyduk; “Hasar tespitleri yapılıp zararları olan vatandaşlarımızın zararı giderilecek, maddi hasar telafi edilecek”.



DEVLET BABA ZİHNİYETİ

Kusura bakmayın ama neden karşılayacaksınız, nasıl karşılayacaksınız? Aracı sele kapılan ya da depremde açılan çukura düşen vatandaşa, aracının parasını mı ödeyeceksiniz? Ya da selde evi oturulamayacak hale gelene ev, depremde yazlığı yıkılana yazlık mı vereceksiniz; televizyonun, buzdolabının, fırının parasını mı ödeyeceksiniz? Veya da teknesi suya batana tekne mi vereceksiniz?

Bu ülkede bir sigorta sistemi var ve bunun için var. Hadi, kamunun, kendi zararını kendi karşılamasını anlıyorum, ama gerisi sigorta sisteminin işi. Bunu da vatandaşa siz siyasetçilerin söylemesi gerekiyor. Her afet sonrası, ‘devlet yaralarınızı saracak’ demek yerine, ‘ben senin aracının zararını, malının hasarını, buzdolabını, televizyonunu ödemem, bunun için sigorta yaptırmalısın’ demeniz lazım. Anlıyorum, politika yapıyorsunuz ama bir yerden artık başlamanız lazım. Bakın, 2000 yılında deprem hasarı için zorunlu deprem sigortası başladı; aradan 17 yıl geçti, depremin yaşandığı Muğla’da, 242 bine yakın konuttan sadece 130 bini sigortalı. Eminim bunun yarısı da ya bankadan kredi alındığı için ya da tapudaki işlem nedeniyle zorunluluktan yaptırmıştır. 

BU NASIL ADALETTİR?

Daha da önemlisi, vatandaşın zararını gidereceksiniz de hangi vatandaşın zararını karşılayacaksınız? Devlet, hasarı ne kadar zamanda, nasıl karşılar, onu bilemem ama ben, bundan sonra olacağı söyleyeyim. Aynı selde, aynı depremde zarar gören vatandaşlardan konutu, aracı, işyeri, malı sigortalı olan gidip, sigorta şirketinden zararını alacak; sigortasız vatandaşın hasarını ise devlet karşılayacak. Bugüne kadar yaşanan her depremde, her selde olduğu gibi. Bu nasıl bir adalettir? Yıllarca cebinden para ödeyip, sigorta yaptıran vatandaş, kendini enayi gibi hissetmez mi? Madem böyle, o zaman, sigorta yaptırıp da selde, depremde zarar gören ve sigortadan zararını alan vatandaşın ödediği sigorta primlerini de devlet karşılasın. Karşılasın ki, adaletli olsun.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/sel-ve-deprem-zararini-devlet-mi-karsilamali-40528893

27 Mart 2017

DASK'IN ÖDEME GÜCÜ

DASK’ın ödeme gücü 15 milyar TL...

Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, kurumun tek bir deprem için 15 milyar liralık ödeme gücü bulunduğunu söyledi.
Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) verilerine göre; Türkiye’deki konutların yüzde 44’ünde Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, DASK’ın kurulduğu günden itibaren 22 bin 151 dosya için yaklaşık 173 milyon lira ödeme yapıldığına dikkati çekerek, “Türkiye’de Zorunlu Deprem sigortası açısından yeterli seviyede değiliz. Hedefimiz Türkiye’deki tüm konutların depreme karşı sigortalanması” dedi. DASK’ın olası bir İstanbul depremi durumunda muhtemel yükümlülükleri ile ilgili olarak yeterli kaynağı olduğunu belirten Kayacı, kurumun tek bir deprem için 15 milyar liralık ödeme gücü bulunduğunu söyledi.
DASK, depremden kaynaklı hasarlarda, tazminat tutarını zorunlu evrakların tamamlanması durumunda en geç 30 gün içerisinde ödüyor.



ZORUNLU DEPREM SİGORTASI NEDİR ?
Zorunlu Deprem Sigortası, 1999 depremi sonrasında 2000 yılında Afet Sigortaları Kanunu olarak Meclis’ten geçti. 18 Mayıs 2012'de Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu'nun 'Yükümlülüklerin Saptanması ve Sigortanın Kontrolü' başlıklı 11. maddesinin 3'ncü fıkrasında "elektrik ve su abonelik işlemlerinde artık zorunlu deprem sigortası aranacak." bilgisi yer aldı. Zorunlu Deprem Sigortası; devlet sınırları içerisinde kalmış olan mülklere yönelik bir sigorta biçimi olarak tanımlanabilir.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI KAPSAMI DIŞINDA TUTULAN MESKENLER HANGİLERİDİR?
- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar,
Köy yerleşim alanlarında yapılan binalar,
Tamamı ticari ve sinai amaçlar için kullanılan binalar (iş hanı, iş merkezi, idari hizmet binaları, eğitim merkezi binaları vs.),
- İnşaatı henüz tamamlanmamış binalar,
- 27 Aralık 1999 tarihinden sonra mesken olarak inşa edilmiş olan ancak ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat ruhsatı bulunmayan bağımsız bölümler ve binalar,
- Tapuya kayıtlı bulunmayan ve özel mülkiyete tabi olmayan arazi ve arsaların -hazine arazileri vb.- üzerine inşa edilmiş binalar.
- Mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar

www.sigortagundem.com/haber/daskin-odeme-gucu-15-milyar-tl/1173730#ixzz4cT6ZCqF5

08 Şubat 2017

DEPREM VE SİGORTA

Çanakkale’de deprem sigortalı konut oranı yüzde 57

Çanakkale'de üst üste yaşanan depremler, zorunlu deprem sigortasına yönelik bilinç düzeyini yeniden gündeme getirdi.
Merkez üssü Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi olan 5,3 ve 5,2 büyüklüğünde iki depremin ve ardından devam eden sarsıntıların yaşanması bölge halkında tedirginliğe neden oldu. Meydana gelen depremler Türkiye'deki zorunlu deprem sigortasına yönelik bilinç düzeyini yeniden gündeme taşıdı.


Her 10 evden dördü sigortalı

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Çanakkale'de yaşanan depremlerin ardından bir açıklama yayınladı. Açıklamada bölge halkına geçmiş olsun dilekleri iletilirken, peşpeşe gelen depremlerin can kaybına neden olmamasının en büyük teselli olduğu vurgulandı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bölgelerde depremle mücadele konusu büyük önem taşıyor. Bu aşamada depreme dayanıklı binaların yanı sıra binanın deprem sigortasının bulunması da bir o kadar önemli. Türkiye özelinde baktığımızda zorunlu deprem sigortası bilinci giderek artarken hâlâ istenilen seviyelere gelinmiş değil. 17 Ağustos 1999 depremi öncesinde Türkiye'de yalnızca 500 bin civarında deprem teminatlı konut varken, bugün bu sayı 7,7 milyona yaklaşmış durumda. Her 10 evden sadece dördü sigortalı. Halihazırda zorunlu deprem sigortası poliçe adedini 10 milyona çıkarma hedefimiz bulunuyor. DASK olarak başlıca hedefimiz depreme hazırlıklı olma ve sigortalılık bilincini artırarak sistemimizdeki konutların tamamını zorunlu deprem sigortası güvencesi altına almak. DASK olarak kâr amacı gütmeyen ve faaliyetlerinin merkezine bilinçlendirmeyi almış bir kurumuz. Dolayısıyla toplumun farklı kesimlerine yönelik, çok çeşitli mecraları kullanarak, hem ulusal hem de yerel ölçekte pek çok bilinçlendirme ve tanıtım projesini hayata geçiriyoruz.”


Sigortalılık oranında Marmara Bölgesi ilk sırada

DASK'ın paylaştığı verilere göre, yürürlükteki deprem sigortası poliçelerinin dağılımında sigortalı konut oranının en yüksek olduğu bölgenin Marmara Bölgesi olduğu (yüzde 53) görülüyor. Marmara Bölgesi'ni, yüzde 43 ile İç Anadolu, yüzde 41'le Ege, yüzde 36 ile Akdeniz, yüzde 35'le Karadeniz, yüzde 33'le Doğu Anadolu ve yüzde 31'le Güney Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor.


Hasarı azaltmak ve yaşam düzenine dönmek için en etkin yöntem

6-7 Şubat'taki depremlerin merkez üssünün bulunduğu Çanakkale'de 72 binden fazla konutun (yüzde 57 sigortalılık oranı) deprem sigortası bulunuyor. Zorunlu deprem sigortası, deprem ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan sebep olabileceği maddi zararları, poliçede belirtilen teminatlar kapsamında karşılıyor. Tamamen ya da kısmi olarak zarar görmüş olsa dahi konutları deprem karşısında teminat altına alan zorunlu deprem sigortası, depremin evlere verdiği maddi hasarları en aza indirmek ve konut sahiplerini yeniden normal yaşamlarına döndürebilmek için en önemli yöntem olarak kullanılıyor.


DASK dünyaya örnek oldu

Zorunlu deprem sigortasını sunan DASK, poliçe adedi, reasürans programı büyüklüğü, sigorta yaygınlık oranı, fon büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde bir model olarak kabul ediliyor. Son yıllarda başta Pakistan, İran, Güney Kore, Kazakistan gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke ve bölge DASK'ı araştırarak kendi bölgelerine uyarlama çalışmaları yürütüyor.



http://www.sigortagundem.com/haber/canakkalede-deprem-sigortali-konut-orani-yuzde-57/1166696#ixzz4Y7rT6jXE

Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...