hayat sigortası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayat sigortası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

06 Haziran 2018

Sigorta bilincinin doğal akışında artmasını bekliyoruz !

“Sigortacılık Haftası” her yıl mayıs ayının son haftası kutlanıyor...
Söz konusu haftayı bu yıl da geride bıraktık. Sektörün tüm paydaşları söz konusu haftada birçok etkinlik düzenleyerek sigortanın faydaları ve ürünlere nasıl ulaşılabileceği gibi konularda toplumda bilinç yaratmaya, bu bilinci tabana yaymaya, sigortalıların hak ve yükümlülükleri ile bilgilendirmeler yapmaya çalıştılar. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) “Sigorta Haftası” dolayısıyla yayınladığı kutlama mesajında sektöre yönelik önemli rakamları paylaşarak, sektörün gücünü ve yarattığı faydayı bir nebze de olsa hatırlatmaya çalıştı.
Mesajda 2017 yılı sonunda ülkedeki tescilli 22.2 milyon araç içerisinde trafik sigortalı oranının yüzde 78 olduğu ve poliçe sayısının 17.3 milyon olduğuna dikkat çekildi. Aynı şekilde 5.9 milyon aracın da kaza riskine karşı kasko poliçesi ile güvence altında olduğuna işaret edilirken, 2017 yılında ferdi kaza branşında 204.6 milyon TL hasar yaşandığı, hastalık sağlık branşında aynı yılda 3.5 milyar TL hasar yaşandığı, BES’te fon büyüklüğünün devlet katkısı ile birlikte 81 milyar TL’ye geldiği, katılımcı sayısının 7 milyon kişiye dayandığı, Otomatik BES’te ise 3 milyon 926 bin çalışan ile 2.7 milyar TL fon büyüklüğünün aşıldığı, 2017 yılında vefat eden 74 bin 636 kişinin vârislerinin ödeme alarak kredi borcunu ödemek zorunda kalmadığı ve kredi bağlantılı hayat sigortası poliçelerinde 1.1 milyar TL tazminat üstlenildiğine vurgu yapıldı. TSB’nin son dönemde yapmaya başladığı bu tarz hatırlatmaların devanı etmesinin faydalı olduğunu düşünüyorum.

Fakat yine de görüyoruz ki Türkiye’de sigorta bilinci konusunda genel bir eksiklik var. Bunu birçok kez dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Bu konuda başarı ise büyük bir eğitim kampanyasından geçiyor. Bu eğitim kampanyasını da bir şirket ya da bir kişiye bağlı kılmadan tüm sektörün sahiplenebileceği şekilde dizayn etmeliyiz. Bu eğitimlerde esas olanın da devamlılık ve sürekli tekrar olması gerektiğini düşünüyorum. Bu düzenli tekrarlarla vatandaşın bilinçaltına inilerek algılarında değişiklik yaratılabilir ve bu bilgilerin davranış değişikliğine yol açması sağlanabilir.



Ne yazık ki bu konuda uzun süredir bir ilerleme sağlanamıyor. Yine her zaman olduğu gibi sektör durumu doğal akışına bırakmayı tercih ediyor. Bu doğal akış ise yaşanabilecek kötü bir durum sonrasında sigortaya olan bilincin artması şeklinde oluyor. İşte geride bıraktığımız mayıs ayı da böyle geçti. Dünya genelinde iklim değişikliği kaynaklı doğal felaketlerin ciddi oranda arttığını görüyoruz. Ülkemiz de bu yöndeki doğal felaketleri son yıllarda ciddi şekilde hissetmeye başladı. Geride kalan mayıs ayının ikinci yarısı itibarıyla ülke genelinde yaşanan şiddetli yağışlar beraberinde sel felaketlerine neden oldu. Bu felaketler artık her yıl yaşanır hale geldi. Özellikle başkent Ankara’yı iki hafta arayla vuran yoğun yağışlar sonrasında evi, işyeri, aracı sel altında kalan birçok vatandaşımızı gördük. Aynı şekilde birçok kentimizde de benzer görüntülere şahit olduk. Böyle durumlarda yardım talebi her zaman olduğu gibi devletten bekleniyor. Devlet büyüklerimiz de her zaman olduğu gibi hasar yaşayan vatandaşların yanlarında olduklarını belirterek, nedense “Sigortanız var mı? Neden sigorta yapmadınız? Sigorta sektörümüz çok güçlü” gibi bir açıklamada bulunmuyor. Bu nedenle de eğitim derken, devlet büyüklerine ve bürokrasiye de büyük görevler düştüğünü unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.

6 Haziran 2018

03 Nisan 2018

HAYATIMIN SİGORTASI

Sinan METİN
Sigorta Gündem

İnsanımız için “hayatımın sigortası”; anne babaya göre evlat, evlada göre anne baba, çalışan için SGK, emekli için devlet, İzmirli için asfalya, bankalar için kredi hayat sigortası...

Rakamların diline göre ülkemizde hayat sigortası üretimleri artıyor. Bu artışta lokomotif sigortalar krediye bağlı kredi hayat sigortaları. Daha sonrasında risk sigortaları geliyor: “Yıllık hayat” diye biliyoruz. 

Mal varlığımızı koruyoruz. Kaskomuzu, trafiğimizi, işyerimizi sigortalatmada dikkatliyiz. Ancak işin içine sağlığımız ve canımızla ilgili riskler geldiğinde atalet ve erteleme içinde oluyoruz. Malul olma, hastalanma, ölüm, tedavisi uzun süren kritik hastalıklar başımıza gelince sigorta yaptıramıyoruz. İş işten geçmiş oluyor. Ama başımıza gelen riskle mücadele etmeye başlıyoruz. 



Kötü haber: Bu mücadelede evleriniz, arabalarınız ve bankadaki paranız da yeterli olmayacak. Hastanede kanser tedavisi olan bir hastanın iki evinden birini sadece bir ameliyat için sattığı hikayesini duyduğumda kişinin neden özel sağlık sigortası ya da tehlikeli hastalıklar sigortası ol(a)madığını düşünmüştüm. 

Sigortacı olarak bu ve benzeri durumlarda bizim de sorumluluğumuz olduğunu düşünürüm.
 
Sigortacı olarak insanımıza tasarruf ettirmek, sağlık ve hayat sigortasıyla onu yaşam içindeki risklerden korumak işten ziyade sosyal sorumluluk projesidir.

İnsanımız için doksanların başındaki birikimli hayat sigortası tecrübesinden kalan kötü travmayı atmanın zamanı geldi. 

Konu yaşam sigortası. Yaşamın olağan akışında varlığımız ve yokluğumuz da riskler içeriyor. Bu riskler sadece ölüm ve hastalık olarak değerlendirilmemeli. Fakir olarak yaşlanmak bir risk değil midir? Uzun süre bir hastalıkla mücadele etmek, ağır ve masraflı giden tedavi süreci maddi ve manevi olarak ıstırap veren bir risk değil midir? Örneğin aylık 5 bin TL gelir sağlayan kişi, 30 yıl çalışırsa 1.8 milyon TL gelir sağlayacak ve bu gelirle bir düzen kuracak. Aile, çocuklar, eğitim, borçlanma, mülk sahibi olma planları bunun üzerine kurgulanıyor. 10’uncu yılında bu gelirin sağlık, ölüm, işsizlik gibi nedenlerle sağlanamadığını düşünsenize... Bütün planlar, düzen altüst oluyor. İşte bu noktada hayatımın sigortası olmalı. Hayat ve sağlık sigortam olmalı.

Size teklif edilen hayat sigortalarına bir de bu gözle bakın ve hissiyatla dinleyin. Pişman olmazsınız.

Dilerim hayatınız sürekli sigortalı olsun, siz ve sevdikleriniz güvende kalın.




Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...