Can KANTAR'ın 1 Ekim 2018 tarihinde Posta Gazetesi'nde yayımlanan konut sigortası konulu yazısı...
Mevsimlerin
zamanı da artık belirsizleşti. Bir sene bakıyorsunuz Temmuzun ortasına kadar
neredeyse soğuk bir sonbahar mevsimi gibi. Sonrasında yaz bastırıyor, sonra
aniden kış geliyor. Bahar ayları neredeyse aradan çıktı. Bu iklim değişiklikleri riskleri de beraberinde getiriyor. Dolu
yağma ihtimaline karşılık yaşanan paniğe geçtiğimiz aylarda tanık olmuştuk.
Otomobillerimizi kartonlarla, halı ve kilimlerle örtmüştük.
Geçtiğimiz
hafta sonu yapılan hava tahminleri hepimizi ürkütmeye yetti. Sosyal medyada
gelecek olan fırtına, önce ‘kasırga’ diye nitelendirilince bu konu ile
ilgilenen uzmanlar, “Kasırga tropikal iklimlerde olur, bizdeki olsa olsa
fırtınadır” diyerek konuyu kestirip attılar.
İsmi
ne olursa olsun geçtiğimiz yıl İstanbul’da yaşanan dolu felaketi öngörülebilen
bir şey miydi? Tabiiki hayır. Hem hepimiz hazırlıksız yakalandık, hem de
felaketin ismini tam koyamadık. Ama sonunda büyük bir afet yaşandı. Sonra
seller her şeyimizi aldı götürdü. Su baskınları sadece kırsal da değil şehrin
göbeğinde bile ayırt etmeksizin herkesi mağdur etti.
Şimdi
yazlıkları kapattık ve şehirdeki evlerimize geri döndük veya bir kısmımız
dönmek üzere hazırlıkta. Yazın 3-5 ayında güzel vakit geçirdiğimiz yazlık
evlerimizi kendimizce emniyete alıp kapadık. Peki yazlıklarımız bu kış sezonu
boyunca ne kadar güvende? Hadi hırsızlık kısmını geçtim. Çünkü yazlıklarda çok
değerli eşyalar olmaz genelde. Ama binaya gelecek zararlar göz ardı edilebilir mi?
Elbette hayır. Risk her zaman var. Örneğin bu yazının gazete sayfalarında
yayınlanacağı gün Güney Ege Bölgesi’nde ciddi bir fırtına beklentisi var.
Saatte 100-120 km hızla esecek bir rüzgar bekleniyor. Bunun adı, kasırga,
fırtına veya şiddetli rüzgar olsa ne olur. İklimler değişiyor. İstanbul’a ceviz
büyüklüğünde bir dolu yağışı hiç ön görülememiş olabilir. Ama risk gerçekleşti.
Şimdi bu kadar bir rüzgar olmaz, olsa da ABD’de ki gibi evlerin çatılarını
uçurabilir mi? Kimse bunu beklemiyor olabilir. Metrekareye düşen yağmur miktarı
da insanları korkutmaya yetiyor.
Otomobil ile konut
sigortasını kıyaslamayın!
Böyle
korkulu rüya
görmektense sigorta yaptırmak en basit yol diyebilirim. Evet
kendimiz önlemlerimizi alalım. Hatta Allah’a emanet edelim. Bu da işin manevi
yönü. Ama sigorta da yaptıralım. Şimdi diyeceksiniz ki, “Can bey 50- 100 bin
TL’lik otomobilimizi 2-3 bin TL’ye kasko yaptırıyoruz. 200-300 bin TL’lik
yazlığımızın konut sigortası 10 bin TL’leri bulur. Bizde nerede o kadar para.”
Hiç düşündüğünüz gibi değil. Otomobil sigortalarının mobil olması nedeniyle riski yüksek.
Konut sigortalarında durum farklı. Evinizin yazlık olsun kışlık olsun fark
etmez sigorta primi yıllık 250 TL ile 500 TL arasındadır. Bu kadar bir prim hem
sizin konutunuzun risklerini kapsıyor, hem de bunun yanında kombi, klima bakımı
veya yılda belirli miktarlarda kullandırılmak üzere halı yıkama avantajları da
cabası.
Konut sigortası hakkında ayrıntılı bilgi ve teklif alabilmek için bize ulaşabilirsiniz...
www.bizbize.com.tr
www.bizbizesigorta.com.tr
Yani
sözün özü, ‘Korkulu rüya görmeye değmez’.
CAN
KANTAR (1 EKİM 2018)
http://www.sigortamedya.com.tr/can-kantar-yazliklar-kapandi-allaha-emanet/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder