23 Ekim 2018

TÜRKLER DİREKSİYONU OTONOM ARAÇLARA BIRAKACAK

KPMG Türkiye’nin bu yıl beşincisini gerçekleştirdiği ‘Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması’, yerli otomotiv sektörünün önümüzdeki 10 yılda geleceği noktaya ilişkin çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya katılan sektör liderlerinin yüzde 92’sine göre, sürücüsüz araç ve aktif sürücü desteği sistemleri 10 yıl içinde Türkiye’deki sürücülerin ilk tercihi olacak.
KPMG Türkiye yönetiminde, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’nin (OYDER) destekleriyle gerçekleştirilen araştırmaya dört derneğin üyesi olan, lider otomotiv şirketlerinin 211 üst düzey yöneticisi katıldı.

Türkiye’deki otomotiv yöneticilerinin neredeyse tamamı, gelecek 10 yılda ‘bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ ile ‘elektrikli mobilite’nin, sektörün en önemli trendleri olacağı öngörüsünde bulundu.
Yöneticilere göre 2030 yılına gelindiğinde Türkiye’deki müşterilerin satın alma kriterlerinin başında, ‘sürücüsüz araçlar/aktif sürücü desteği sistemleri’ bulunacak. Bu kriteri, günümüzde önemsiz görülen ‘sıfır emisyon/elektrikli mobilite’ takip edecek.
KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Hakan Ölekli, dünya genelinde artan volatilite, siyasi belirsizlikler ve korumacı politikalar sektörü zorlasa da, 2017’de rekor kıran üretim ve ihracat rakamlarının yanı sıra yerli otomobil projesinin, Türkiye otomotiv sektörünün güçlü konumunu sürdürdüğünün göstergesi olduğunu belirtti. Ölekli, geleneksel ve köklü otomotiv şirketlerinin geleceğin iş modellerine hazırlanırken, tüm ekosisteme hükmetmeye çalışmak yerine oyun alanını belirleyerek nerede işbirliği yapacağına veya rekabet edeceğine karar vermesi gerektiğinin altını çizdi. Ölekli’ye göre, gelecekteki başarıyı stratejik işbirlikleri, ortaklıklar ve ittifaklar belirleyecek.
‘Yıkım’ geleceği anahtarı
Tüm dünyada gelişen teknolojilerle hız kesmeyen değişim, ürün odaklı iş anlayışını zorlarken, otomotiv sektörünün başarı ölçütleri, iş modelleri ve geleceği sorgulanmaya başladı. Ölekli’ye göre otomotiv sektöründe bugünün iş anlayışının ‘yıkımı’, yarının ‘geleneksel’ iş yapış şekli olacak. Ölekli, teknolojinin geldiği ve çok daha fazlasını vadettiği bu noktada dijital dönüşüm kavramının tamamlanmasından değil ancak sürekliliğinin nasıl sağlanacağından bahsedilebileceğini vurguladı.
Yerli ve milli otomobil şart
Araştırmada Türkiye’de yerli ve milli bir otomobil üretilmesinin sektöre getireceği faydalara da yer veriliyor. Yerli araç üretiminde elektrikli modellerin seçilmesinin dünya devleriyle rekabet etmek için doğru tercih olduğu belirtilirken, sadece iç pazara değil, aynı zamanda dış pazara da hitap edecek alternatif modellerin üretilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. KPMG araştırmada, yerli otomobillerin yurtiçi pazarda yaygınlaşabilmesi için önemli devlet desteğine ihtiyaç duyacağını da vurguluyor.
Şehirler de ‘akıllanmalı’
Araştırmaya göre otomotiv yöneticilerinin yüzde 42’si, Türkiye’de ‘e-mobilite’ ekosisteminin önündeki en büyük zorluğun, akıllı şehir altyapısının olmaması olduğunu düşünüyor.
Yöneticilere göre elektrikli araçların müşteriler tarafından benimsenmesi önündeki başlıca engel araçların ‘menzili’ ile ilgili endişeler. Bu kaygıların giderilmesi için ilk etapta kamu yatırımıyla ülke çapında gelişmiş bir şarj ağı oluşturulabilir.
Otonom araçların gelişine 10 yıl var
Küresel otomotiv üreticilerinin yüzde 73’ü, 10 yıl içinde geleneksel toplu taşıma çözümlerinin yerine isteğe bağlı otonom kapsüllerin kullanıma girmesini bekliyor. Türkiye’de ise yöneticilerin yüzde 60’ı, büyük ölçekte otonom araç satışlarının 10 yıldan önce başlayamayacağını öngörüyor.
Hukuki altyapı gerekiyor
Araştırmada otonom araçların trafiğe çıkması için fiziksel altyapı çalışmalarının yanı sıra hukuki bir altyapı düzenlemesinin de gerekli olacağı vurgulanıyor. Otonom araçların kaza yapmaları halinde, sorumlunun şoför mü, üretici firma mı yoksa aracın yazılımını hazırlayan şirketin mi olacağı, yasal düzenlemelerin ardından belirlenecek.
İşte rapordan öne çıkan bazı satırbaşları:
  • Türkiye’ye yeni yatırım gelmesi için büyük önem taşıyan adımların çoğunu devlete bağlı değişiklikler (teşvik, vergi politikaları, hukuki düzenlemeler istikrar, vb.)oluşturuyor.
  • Otomotiv yöneticilerinin yüzde 95’i, 2030 yılına kadar sektördeki temel trendlerin en önemlisinin ‘bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ ile ‘elektrikli mobilite’ olacağını öngörüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 72’si, teknolojik gelişim ve artan dijitalleşmenin etkisiyle sektörün iş modellerinde yakın gelecekte kapsamlı bir yıkıcı gelişme bekliyor.
  • Türkiye otomotiv yöneticilerinin yüzde 85’i gelecekte otomotiv iş modelinin yakıtının ‘veri’ olacağı görüşünde birleşiyor.
  • Yöneticilerin yüzde 92’si, tedarik sanayisinin rekabetçi kalması için alınması gereken en önemli aksiyonun Ar-Ge sürecinde, yeni inovasyon ekipleri oluşturarak hız ve esnekliği artırmak olduğunu söylüyor.
  • Her 5 otomotiv yöneticisinden 4’ü gelecek dönemde otomotiv firmalarının başarılı olabilmesinin, yenilikçi startup’larla birleşmelerine ya da işbirliği yapmalarına bağlı olduğunu düşünüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 86’sı gelecekte en önemli başarı stratejilerinin, birbirine yaklaşan endüstrilerden oyuncularla işbirliği yapmak (OEM/araç üreticileri, kamu hizmeti şirketleri, bilişim ve iletişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren şirketler) ve sektör içinde ortak girişimler ile stratejik ittifaklar kurmak olacağını vurguluyor.
  • Yöneticilerin yüzde 95’i, dijital müşterileri çekmek için OEM ve yetkili satıcıların geleneksel pazarlama materyalleri ve tek kanal için tasarlanmış web sitesi yerine interaktif, araç özellikleri ve fiyat bilgileri dahil olmak üzere müşteri ihtiyacına yanıt verebilecek gelişmiş dijital hizmetlere yöneleceğini düşünüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 85’i artan çoklu kanal iletişim yolları sonucunda müşterilerin fiziksel perakende mağazalarına ziyaretlerinin azalmasını, buna karşın ürün ve markayı deneyimlemek için mağazaları ziyaret etmeyi tercih etmesini bekliyor.
  • Yöneticilerin yüzde 30’u, otomobile ihtiyacın ortadan kalkmasının en önemli nedeninin diğer seçeneklerin kullanımının daha kolay olması (araç paylaşımı, servis olarak mobilite vb) olacağını söylüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 78’i, elektrikli mobilitenin atılım gerçekleştirmesi için en iyi şarj etme deneyiminin hiç şarj etmemek olması gerektiğini düşünüyor.

http://www.sigortadunyasi.com.tr/2018/10/23/turkler-direksiyonu-otonom-araclara-birakacak/

22 Ekim 2018

ÇEKİCİNİN ARACA VERDİĞİ ZARARI KASKO KARŞILAR MI ?

Önce bir tespitle başlayayım...
Peşin peşin de söyleyeyim kimse alınmasın, bozulmasın. Toplum olarak ya kaderciyizdir, sigortaya uzak dururuz ya da sigorta yaptırıp, arkaya yaslanır, ‘nasıl olsa sigorta var, öder’ deyip olup biteni umursamayız. Sanırsınız ki, zarar gören milli servetimiz değil.



Buna örnek bir olay anlatacağım. Olay, geçtiğimiz hafta İstanbul’da yaşanıyor ve baş aktörü, bir çekici. Çekici, yanlış yere park etmiş bir aracı çekmeye çalışıyor. Ancak araç çekilmeye müsait konumda değil. Çekici, uğraşıyor da uğraşıyor; yandan kaldırıyor olmuyor, indiriyor, bir daha kaldırıyor. Baktı olacak gibi değil, bu sefer sürüklüyor, o da olmuyor. Bu arada da vatandaşın biri, olup biteni cep telefonu ile kameraya alıyor. Aracın hırpalanmasına dayanamayan vatandaş sonunda çekicinin şoförünün yanına gidip, “Memur bey, yazık değil mi araca. Bir dişli atsa 5-6 milyar, buradan kaç para alacaksınız ki, 200 lira para alacaksınız. Benim de aracım var, yazık olmuyor mu?” diyor.

VATANDAŞIN BAŞINA GELENLER
Bu lafın üzerine de çekicinin şoförü cevabı yapıştırıyor: “Niye sorun ediyorsun ki, kasko zararı karşılar, senin derdin ne?” Vatandaşın öfkesi artıyor ve “Zihniyete bak, iyi o zaman kasko karşılar diye saplayın aracın ortasına, götürün” diyor. Vatandaş ile şoför arasındaki tartışma biraz daha devam ediyor ve şoför üst üste kaskonun karşılayacağını söylemeye devam ediyor. Olayın tamamının seyretmek isteyenler varsa bu video, sosyal medyada ‘çekici terörü’ başlığı altında dolaşıyor.


Yok, ben, buna çekici terörü falan demeyeceğim; en hafif tabiriyle bilgisizlik diyeceğim. “Kasko öder, sen niye dert ediyorsun” diyen memura söylenecek tek laf var; o da, ‘hayır arkadaş, kasko değil, sen cebinden ödeyeceksin’. Neden mi? Çünkü çekici, kaskolu aracı çekerken zarar verirse sigorta şirketi, vatandaşın zararını öder; sonra da çekinin şoförüne ya da çekicinin bağlı olduğu vakfa rücu eder, yani ödediği zararı hukuk yoluyla talep eder. Şunu da söyleyeyim, bu işi yapan birinin, araca zarar verdiğinde dönüp dolaşıp bu zararı kendi cebinden ödeyeceğini ya da bağlı olduğu şirketin kasasından çıkacağını bilmemesi de vahim.

NE YAPACAKSINIZ ?
Bu olayı sigortacılara da sordum. Çekicinin neden olduğu hasarlarla sık karşılaştıklarını; genellikle çekicinin halatının kopup aracın yere düşmesi ya da çekicinin aracı kaldırmak için kullandığı ahtapot kolunun aracın üzerine düşmesi gibi daha ağır vakalar da yaşandığını ve hepsinde de ödedikleri hasarları çekici vakıflarına rücu ettiklerini söylediler.

Peki, böyle bir durumla karşılaştığınızda ne yapacaksınız? Öncelikle, ‘aracım çekilirken hasar gördü’ diye polis zaptı tutturacaksınız. Eğer zabıt tutulursa sigorta şirketi, çekicinin bağlı olduğu vakfa ödediği hasarı hemen rücu ediyor. Zabıt tutulamadığı durumlarda da olay yerini resimlerle belgeleyeceksiniz. Mesela yukarıda bahsettiğim olaydaki gibi video kaydı bu iş için yeterli.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/cekicinin-araca-verdigi-zarari-kasko-karsilar-mi-40993989

18 Ekim 2018

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU HAKEM KARARI 01


15.12.2017 tarih ve K-2017/17409 Sayılı Hakem Kararı
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER,
1.1.Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Aleyhine başvuru yapılan sigorta kuruluşu tarafından düzenlenen xxxx nolu kasko poliçesi ile sigortalanmış Başvuru Sahibine ait xxxx plakalı aracın 19.11.2017 tarihinde su birikintisinin içinde kalmış bulunması nedeniyle xxxx tazminatın sigorta kuruluşundan tahsili talebidir.
1.2. Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Tahkim Komisyonu tarafından gönderilen dosya teslim alınarak dosya içerisinde bulunan belgeler üzerinde yapılan incelemede belgelerin karar vermek için yeterli olduğu anlaşılmış ve dosya içeriğine göre aşağıdaki karar oluşturulmuştur.

2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuru Sahibi Vekili dilekçesinde ;
Aracının selde kaldığını, pert olması nedeniyle xxxx sının Sigorta Şirketinden tahsil edilmesi talebinde bulunmuştur.
2.2 Sigorta Kuruluşunun iddia, Delil ve Talepleri
Sigorta Şirketi Vekili Başvuruya karşı vermiş olduğu cevapta;
Davacının ağır kusuru ile hasara sebebiyet verdiğini, bu nedenle hasarın ve davanın reddinin gerekliliğinin mevzuat gereği olduğu, Davacı tarafın araçta meydana gelen hasarın giderilmesi amacıyla müvekkili şirkete başvuruda bulunduğu ve müvekkili şirket nezdinde xxxx numaralı hasar dosyasının açıldığını,
Yapılan inceleme neticesinde; dava konusu hasar sonrasında aracın yanına gidildiğinde aracın lastiklerinin ve alt kısımlarının tamamen çamurlu ve ıslak olduğu, aracın motor bölümlerinin ıslak olduğu, iç kısımlarda ise gösterge panellerinin, koltuk, zemin ve paspas üzerlerinin tamamen ıslak ve çamurlu olduğu ve araç içerisinde su birikintilerinin olduğunu, aracın park halinde olduğu yerde sudan ve selden etkilenecek şekilde su bulunmadığının tespit edildiğini, araç sürücüsünün beyanı ile xxxx cadde üzerinde aracın bulunduğu yerden 30 metre geride bulunan yağmurdan kaynaklı su birikintisine girdiği, aracın stop ettiği ve bulunduğu noktaya iterek getirildiğinin tespit edildiği, su birikintisinin 40 cm yüksekliğinde su birikintisi olduğu ve araçların bu birikintiye girdiğinde bozulacağının açık olduğu, Davacı taraf bu su birikintisine girdiğinde aracın bozulacağını bile bile olası kast ile su birikintisine girdiği, bu hasarın oluşmasında ağır kusurlu bulunduğu, zira birikintinin 40 cm yüksekliğinde olduğundan aracın içi su ile dolduğunu,
Davacının kasko genel şartlarındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini, bu nedenle başvurunun reddi gerektiği, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacının gerçek zararı belirlenmesini de talep etmiştir.

3.UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi Genel Şartları hükümleri dikkate alınmıştır.
4.DEĞERLENDİRME VE GEREKÇELİ KARAR
Başvuru Sahibinin talebi ile xxxx tutanakta ;
19.11.2017 günü şiddetli yağış nedeni ile XX plakalı otomobilin XX Cadde üzerinde lastikleri ile alt kısımlarının tamamen çamurlu ve ıslak olduğunun görüldüğü, motor bölümünün de ıslak olduğu, iç kısmında gösterge panelleri ve koltuk ile zemini üzerinde çamurlu su birikintisinin bulunduğunu, XX Cadde üzerinde yağmur kaynaklı su bulunduğu, yolun yaklaşık 50 metrelik kısmında yaklaşık 40 cm. yüksekliğinde su ile dolu olduğunu, otomobillerin geçişi için riskli ve zor olduğu tespit edilmiştir.
Sigorta Şirketince görevlendirilmiş Sigorta Eksperi xxxx düzenlediği raporda aynı tespitleri yapmıştır.
TTK nun 1429. Maddesine göre sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür.
Sigorta ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacıyla bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur.
Başvuru konusu olayda sigortalının kastının bulunduğuna dair bir delil bulunmamaktadır.
Yine TTK nun 1409. Maddesi gereğince de sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olup sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya ait bulunmaktadır.
XX tarafından Sigortalı Başvuru Sahibince rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar yükümlülüğünün kasten yerine getirilmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar edildiğine somut bir belge sunulmamış olduğundan talebin teminatta bulunduğuna karar verilmiştir.
Başvuru Sahibinin talebinin değerlendirilmesi için Bilirkişi olarak xxxx görevlendirilmiş olup Bilirkişi 17.02.2018 tarihli raporunda özetle;
Başvurana ait aracın 2. el piyasa rayiç değeri için yapılan tespit çalışmalarında rizikonun gerçekleştiği tarihte piyasa genelinde xxxx olduğunun tespit edildiğini,
Başvurana ait aracın sel hasarına maruz kalması nedeniyle elektronik parçalarının yanı sıra motor içerisine su çekmesi nedeniyle motor içerisinde de hasar oluştuğunun görüldüğü, ancak suyun zarar vermeyeceği, darbe olmaması nedeniyle sökme parça kategorisine girecek karoseri parçalarının (Kapılar, motor kaputu, bagaj kapağı, bakalit aksamı), yine suyun zarar vermeyeceği mekanik aksamının (motor traversi, dingil, mekanik alt takım parçaları) hurda piyasasında değerinin yüksek olması nedeniyle sovtaj değerinin xxxx TL olacağı,
Başvurana ait bulunan XX plakalı aracın 19.11.2017 tarihindeki olay neticesinde, araçta katma değer vergisi dahil XX lık hasar oluştuğu, bu hasar neticesinde onarımın ekonomik olmayacağı, pert-total değerlendirmesinin uygun olacağı, aracın piyasa değerinin xxxx, sovtaj değerinin ise xxxx TL olacağı kanaatine varmıştır.
Heyetimizce Bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime elverişli ve yerleşik Yargıtay Kararlarında benimsenen kriterler esas alınarak hazırlanması sebebiyle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Başvuru Sahibine ait xxxx plakalı araç halen Sigortalı da bulunduğundan aracın piyasa rayiç değerinden sovtaj değeri tenzil edilerek xxxx sının Başvurana ödenmesine karar verilmiştir.
5. KARAR
1 - Başvurunun KISMEN KABULUNE,
Başvuru sahibine ait xxxx plakalı araçtaki xxxx lık hasar tutarının xxxx nden alınarak başvuru sahibi xxxx’a ödenmesine,
2 - Başvuru sahibi tarafından ödenen xxxx başvuru ücreti ile xxxx bilirkişi ücreti olmak üzere toplam xxxx sının kabul/ret oranına göre xxxx sının xxxx’nden alınarak başvuru sahibi xxxx’a ödenmesine,
3 – Sigorta Şirketi vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre xxxx avukatlık ücretinin xxxx’nden tahsili ile Başvuru Sahibi xxxx’a ödenmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19.03.2018

12 Ekim 2018

SİBER RİSK HAFİFE ALINIYOR

Her şeyin son derece hızlı geliştiği ve dönüştüğü dijital çağda, söz konusu dönüşüm siber saldırı olarak adlandırılan riskleri de peşinden getiriyor...

Son yıllarda siber saldırı sözü ile sıklıkla karşılaşır olduk. Sigortacılık da bu konu ile ciddi halde ilgilenir oldu ve siber saldırılar, yapılan birçok araştırmada en önemli riskler arasında hızla zirveye doğru yükselmeye başladı. Dünyanın önde gelen sigorta şirketlerinden ABD’li Chubb da kısa süre önce 2018 Chubb Cyber Risk Anketi’nin sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.


 
Ankete göre siber saldırı dalgalarının sıklaşmasına karşın, çoğu insan büyük ölçüde hazırlıksız ve aileler bu riski hafife alıyor. Ankete katılanların büyük bir kısmı (% 86) siber olaylar hakkında endişeli olduklarını söylerken, çoğunluk sosyal medya sitelerinde kişisel bilgileri hedefleyen yaygın siber tehditlerin çevremizdeki internet bağlantılı akıllı aygıtlar üzerinden de hayatımızı tehdit edebileceğinden habersiz. Ankette bu konuda yanıt verenlerin yalnızca % 12’sinin herkese açık Wi-Fi kullanma riskleri hakkında endişelendiği görülürken, akıllı ev cihazlarından gelebilecek riskler hakkında sadece % 4’lük bir kesimin endişeli olduğu belirtildi. Fidye yazılımı da son yılların en yaygın siber tehditlerinden biri. Ankete göre ise, birçok insan son yaşanan siber saldırılardan haberdar değil.  Ankete katılanların yarısı fidye yazılımının ne olduğunu tanımlayamazken, % 19’unun da bu terimi hiç duymadığını belirtmesi dikkat çeken bir durum.

Ankete yönelik açıklamalarına yer verilen Chubb’dan Kişisel Risk Hizmetleri Bölüm Başkanı Fran O’Brien’ın söz konusu risklere yönelik ifadeleri ise uyarı niteliğinde: “Bugün herkes bir siber saldırıya maruz kalmaya yatkın. Bireylerin sadece % 40’ı siber güvenlik yazılımı kullanmakta ve üçte birinden azı online şifrelerini düzenli olarak değiştirmekte. Neyin tehlikede olduğu göz önüne alındığında, bireyler riski azaltmak için ellerinden gelen her türlü önlemi almalıdır. Hem bireyler hem de işletmelerin siber tehditlere proaktif olarak yaklaşmaları önemlidir. Her riske karşı korunmanın önleyici bir yolu olmamasına rağmen, siber sigorta boşlukların doldurulmasına ve siber güvenliğe dahil olan riskin korunmasına yardımcı olabilir.”

Siber güvenlik şirketi Kaspersky Lab tarafından yapılan yeni bir araştırmada ise mobil bankacılığı hedef alan Asacub adlı Truva atı (zararlı kod içeren yazılım) ile karşılaşan kullanıcıların sayısı günlük 40 bine ulaştığını görüyoruz. Bu Truva atı, Rusya başta olmak üzere Ukrayna, Türkiye, Almanya, Beyaz Rusya, Polonya, Ermenistan, Kazakistan, ABD ve diğer ülkelerdeki kullanıcıları da etkiledi.  Kaspersky Lab, zararlı yazılımlara yakalanmamak için şu basit kuralları uygulamanızı öneriyor:

* Uygulamaları yalnızca resmi kaynaklardan indirin.
* Mümkünse akıllı telefon ayarlarınızda üçüncü taraf kaynaklardan gelen uygulamaların kurulumunu devre dışı bırakın.
* Tanımadığınız kişilerden gelen şüpheli bağlantılara tıklamayın.
* Mobil cihazınızı korumak için sağlam bir güvenlik çözümü kurun.

http://www.sigortacigazetesi.com.tr/siber-risk-hafife-aliniyor/
10 Ekim 2018

Bireysel ve Ticari Siber güvenlik sigortası ile ilgili bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz...


11 Ekim 2018

KAZA TESPİT TUTANAKLARI İSTATİSTİKLERİ


Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne (SBM) iletilen kaza tespit tutanaklarından elde ettiğimiz istatistiklere göre, 2017 yılında en çok 31-35 yaş aralığındaki kişiler maddi hasarlı kazalara karışmaktadır.



2017 yılında gerçekleşen 720.631 kazanın 255.503 adedi İstanbul’da gerçekleşerek en çok kazanın gerçekleştiği il, önceki yıllarda olduğu gibi yine İstanbul oldu.

Ay bazında sadece maddi hasarlı 72.765 kaza ile Ekim ayı 2017 yılında en çok kaza meydana gelen ay olmuştur.

Araç grubu bazında en çok kaza otomobil ile (%55) ilk sırada gelmektedir.

2017 yılında meydana gelen sadece maddi hasarlı kazaların %2’si SBM sistem tarafından geliştirilen Mobil Kaza Tutanağı uygulaması üzerinden girilmiştir. 2017 ilk yarısında bu oran %1 olmakla beraber sigorta şirketlerin de katkıları ile bu oranın yükseltilmesi hedeflenmektedir.

2017 yılında SBM sistemine girilen kaza tespit tutanaklarının %49’unda kaza resmi yüklenerek 2016 yılına göre %14 oranında bir artış meydana gelmiştir. Kaza tespit tutanaklarının daha net değerlendirilebilmesi adına bu oranın %100’e yakın olması beklenmektedir.

ALINTIDIR : SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ DERGİSİ SAYI :10

SİGORTA SAHTECİLİKLERİNİ ENGELLEME BÜROSU (SİSEB) MİKRO SİTESİ YAYINDA!


Sigorta suistimalleri; haksız kazanç elde etmek veya hasarları büyütmek amacıyla sigorta şirketlerinin tazmin yükümlülüğü bulunmayan hasarlarda gerçeğin gizlenmesi, kasten ve organize olarak dolandırıcılık suretiyle gerçekleşmekte olup sözü edilen eylemin gerçekleştirilmesi hali yargıda suç sayılmaktadır.

Türkiye’de sigortacılık sektörü, hak edilmeyen hasarları tazmin edebilmek amacıyla likit para akışının iştah kabarttığı ve suistimal yapan kişilerin yoğunlaştığı sektörlerden biridir.



Bu konu ile ilgili olarak sigorta sektörünün yanı sıra kamuoyunun da bilinçlenmesi ve sigorta suistimalinin suç olduğu mesajının her kesime ulaştırılması, suç olduğu algısının betimlenmesi önem teşkil etmektedir.

Sigorta Sahteciliklerini Engelleme Bürosu (SİSEB) bu konu ile ilgili kamuoyunun sigorta suistimalleri ile ilgili bilginebileceği bir mikro web sitesi tasarladı. https://siseb.sbm.org.tr/ adresinden ulaşılabilinen mikro sitede, suistimal konusunda bilgilendirici yazılar, istatistikler, bu konudaki yasal mevzuatlar, suistimalle ilgili haberler yer almaktadır.

Online İşlemler menüsünden, Sigorta Suistimali İhbar Girişi, Yanlış Sigorta Uygulamaları (SİSBİS) Bilgi Düzeltme, Sigorta Suistimali İhbar Sorgulama, Yanlış Sigorta Uygulamaları Durum Sorgula menülerinden sigorta suistimali ile ihbarda bulunabilir, sorgulayabilir, SİSBİS bilgi düzeltme (itiraz) taleplerinizi buradan yapabilirsiniz.

ALINTIDIR : SİGORTA BİLGİ ve GÖZETİM DERGİSİ 10.SAYISI

10 Ekim 2018

TAMAMLAYICI KASKO

Allianz Tamamlayıcı Kasko sigortası ile trafikte başınıza gelebilecek; ancak zorunlu trafik sigortanızın karşılamadığı çarpışma, çalınma, 3. şahıslara karşı artan mali sorumluluk gibi risklere karşı güvence altında olursunuz.
AVANTAJLARI
Trafik sigortası poliçenizin sağladığı temel teminatlara ilave olarak sunulan zengin asistans hizmetleri, Allianz Oto Hizmet Merkezi, hızlı hasar süreci ve orijinal yedek parça garantisi bu ürünümüzde de standart olarak sunuluyor.
KİMLER YARARLANABİLİR
Tamamlayıcı Kasko’dan;
En az bir yıldır kasko sigortası yaptırmamış,
* Trafik sigortasındaki hasarsızlık kademesi 5,6 veya 7 olan,
25 yaşından büyük,
Aracı 3 yaşından büyük 20 yaşından küçük olan zorunlu trafik sigortasını Allianz’danyaptıran müşterilerimiz faydalanabilir.
Tamamlayıcı Kasko sadece trafik sigortası poliçesinin oluşturulduğu tarihten itibaren ilk 5 gün içerisinde alınabilir.

TEMİNATLAR
5.000 TL limitli çarpışma teminatı:
Trafik kazalarında aracınızın başına gelebilecek hasarları 5.000 TL’ye kadar teminat altına alır. 
100.000 TL limitli üçüncü şahıslara karşı ihtiyari mali sorumluluk teminatı:
Herhangi bir kaza yaptığınızda karşı tarafa verdiğiniz hasarın trafik sigortası tarafından ödenmeyen kısmını güvence altına alır.
(Örn: Trafikte lüks bir otomobile arkadan çarpıp 60.000 TL hasar verdiniz. Trafik sigortanız bu hasarın 36.000 TL’sini karşılar, geriye kalan tutarı ödemeniz gerekir. Bu teminat bu gibi durumlarda devreye girer.) 
20.000 TL limitli çalınma teminatı:
Aracınızın çalınması durumunda 20.000 TL ödeme alırsınız.*
*Aracın kasko bedeli 20.000 TL’nin altında ise araç bedeli ödenir.
EK TEMİNATLAR
Zengin Asistans Hizmetleri
Yol Yardım Hizmeti:
• Kaza geçirilmesi veya arıza durumunda,
• Aracın çalınması ve çalınmaya teşebbüs edilmesi halinde,
• Lastiğiniz patladığında,
• Akü veya benzininiz bittiğinde,
• Anahtar kaybı veya anahtarın araç içinde unutulması durumunda,
Oluşacak kaza veya arıza durumu sonucu aracın yola devamının imkansız veya sürüş güvenliğini tehdit edecek unsurların var olduğu hallerde,
Concierge Hizmetleri'ne ihtiyaç duyulduğunda (Bilgi ve Organizasyon Hizmetleri)
Bunlara ek olarak asistans firmayla görüşülerek gerekli ve uygun görülen durumlarda;
• Aracın emanet ve muhafaza edilmesi,
• Profesyonel sürücü organizasyonu,
• Aracın kullanılamayışı nedeniyle konaklanma hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.
Allianz Yol Yardım Hizmeti’ne 0850 399 99 99 numaralı Allianz Müşteri Hizmetleri'nden ulaşabilirsiniz. Ayrıca Allianz Müşteri Hizmetleri'nden yetkili servis, yol durumu, otel, restoran ve çeşitli etkinlikler ile ilgili dilediğiniz zaman bilgi alabilirsiniz.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Kaza yaptım ve aracım hareket edemez durumda, ne yapmam gerekiyor?
Hemen 0850 399 99 99 numaralı Allianz müşteri hizmetlerini arayarak çekici çağırabilir; aracınızı en yakın anlaşmalı servise çektirebilirsiniz.
Kaza yaptım, hasarımın ödenmesi için ne yapmam gerekiyor?
Öncelikle kaza yerinden ayrılmadan kaza tespit tutanağı tutun. Kazaya karışan aracın ve sürücünün bilgilerini alın. Kaza tespit tutanağı ile Allianz anlaşmalı servislerden birine giderek aracınızın tamir işlemini başlatabilir, ya da 0850 399 99 99 numaralı Allianz müşteri hizmetleri üzerinden hasar kaydı açarak gerekli yönlendirmeleri takip edebilirsiniz.
Kaza tespit tutanağı mevcut olmadan ödeme yapılmamaktadır.
Aracım çalındı, ne yapmam gerekiyor?
Öncelikle Polis ile irtibata geçerek zabıt tutun. Polis zaptı ve araç bilgilerini içeren talep yazısını dosya açılması için hasarevrak@allianz.com.tr adresine gönderin. Mail adresinize ve sistemde kayıtlı cep telefonunuza gelen bilgilendirme ile süreci takip edebilirsiniz 
Trafik kazasında aracımın hasarı 5.000 TL’nin üzerinde ve benim de kusurum var. Bu durumda ne yapmam gerekiyor?
Aracınızı anlaşmalı servise götürdüğünüzde tamir masrafının 5.000 TL’si ödenir; sizin servise geriye kalan tutarı ödemeniz gerekir. Aracınızı anlaşması olmayan bir servise götürdüğünüzde dosyanızın durumuna göre araç tamir masrafınızın 5.000 TL’si size ödenir.

Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...