29 Haziran 2018

SAĞLIK SİGORTASI PRİMİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR NELERDİR?

Her sigorta da olduğu gibi sağlık sigortasında da primi etkileyen çok sayıda unsur vardır...
Bu unsurlardan bazıları sigortalının taşıdığı risk düzeyini belirlerken bazıları ise sigortalının sigortacıdan istediği hizmete bağlıdır.
Sigortalının risk düzeyini belirleyen hususlara kısaca değinecek olursak; 
  • yaş, 
  • cinsiyet, 
  • meslek, 
  • yapılan işin masa başı olup olmaması, 
  • alkol ve sigara gibi sağlığı olumsuz etkileyebilecek alışkanlıklar, 
  • ailede var olan ve genetik olarak ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar, 
  • kişinin o güne kadar yaşadığı sağlık problemleri gibi hususlar belirlenecek sağlık sigortası primini doğrudan etkilemektedir.


Diğer taraftan sigorta sözleşmesindeki bekleme sürelerinin uzun olup olmaması, ürünün sadece yatarak tedaviyi mi yoksa ilave olarak ayakta tedaviyi de kapsayıp kapsamadığı, teminatlardaki limitler, yararlanılacak sağlık hizmet sunucularının çeşitliliği gibi hususlar da doğrudan primin yüksek ve düşük düzeyde çıkmasına etki eder.
Son olarak da ilk kez sigorta yaptırıp yaptırmadığınız da prim seviyesini belirlemede önemli bir girdidir. Bir önceki yıldaki sigortayı kullanım alışkanlıklarınız da yenilemede göz önüne alınır.
Yukarıda belirtilen tüm hususların her biri ayrı ayrı poliçe primine etki etmektedir. Burada akılda tutulması gereken en önemli husus ise küçük bir tutarı tasarruf etmek adına, yarın önemli bir mali yükün altına gireceğimizi hatta bazı hallerde rahatsızlığımızın tedavisinde mali nedenlerden ötürü en iyi tedaviyi alamayacağımızdır. Bu nedenle yapacağımızı tasarruflarda neyden vazgeçtiğimizi değerlendirmeliyiz.
http://www.tsev.org.tr/sayfa/saglik-sigortasi-primini-etkileyen-unsurlar-nelerdir

22 Haziran 2018

TİCARİ SİBER GÜVENLİK PAKET POLİÇESİ

Sektörde her zaman en yenilikçi ürünlere ve ilklere imza atan Anadolu Sigorta, 2017 yılında hayata geçen ve büyük ilgi gören Bireysel Siber Güvenlik Sigortası'nın ardından şimdi de küçük ve orta büyüklükteki işletmelere yönelik yeni ve standart kapsamlı bir siber güvenlik sigorta paketi ile karşınızda; Ticari Siber Güvenlik Paket Poliçesi...



Ticari Siber Güvenlik Paket Poliçesi ile ticari işletmelerin ve KOBİ'lerin karşı karşıya kalabilecekleri siber güvenlik risklerine yönelik geniş kapsamlı standart bir koruma paketi, alternatifli limitlerle sunulmaktadır.

22 Haziran 2018 tarihi itibariyle yürürlüğe alınan yeni ürünümüze ilişkin teminatlar özet olarak aşağıda sıralanmaktadır. 

1.Veri Koruma Hasarı : Sigortalımızın, bilgisayar programları ve müşteri bilgileri de dahil olmak üzere veri varlığının bir siber güvenlik riski nedeniyle yok olması veya zarar görmesi sonucu oluşacak zararları, poliçede belirtilen limite kadar teminat altına alınmaktadır. 

2. İş Durması: Bir siber güvenlik ihlali nedeniyle sigortalımızın bilgisayar sistemlerinin durması nedeniyle maruz kalacağı iş durması zararları, poliçede belirtilen limit çerçevesinde tazmin edilmektedir. 

3. İdari Para Cezaları: Ülkemizde yürürlükte bulunan kişisel verilerin korunması mevzuatının sigortalımızca ihlali nedeniyle kamu otoritesi tarafından sigortalımıza verilen idari para cezaları, poliçemizde belirtilen limit ile sınırlı olarak temin edilmektedir.

4. Siber Fidye Hasarı: Sigortalımızdan, fidye ödemesi yapmadığı takdirde bilgisayar sistemlerindeki verilerinin yok edileceği veya tahrip edileceği tehdidiyle talep edilen fidye ödemeleri, poliçemizde belirtilen limit çerçevesinde tazmin edilmektedir.

5. Bilgi Güvenliği ve Gizlilik Sorumluluğu: Sigortalımızın, korumakla yükümlü olduğu üçüncü şahıs verisinin kişisel verilerin korunması mevzuatını ihlal edecek şekilde çalınması, kaybı, ifşa olması nedeniyle üçüncü kişilerden gelecek tazminat talepleri, poliçede belirtilen limit çerçevesinde teminat kapsamındadır.

6. Veri İhlali Masrafları: Sigortalımızın, korumakla yükümlü olduğu üçüncü şahıs verisinin kişisel verilerin korunması mevzuatını ihlal edecek şekilde çalınması, kaybı, ifşa olması nedeniyle sigortalımızın ihtiyaç duyacağı hukuki hizmetlere, bilgisayar uzmanı hizmetlerine ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuat çerçevesinde yapılması gereken bildirimlere ilişkin masraflar, poliçede belirtilen limit çerçevesinde teminat kapsamındadır.

www.bizbize.com.tr
www.bizbizesigorta.com.tr

TOPLUMUN RİSK BİLİNCİNİ ARTIRMALIYIZ

Sektörün duayen isimlerinden Mehmet Aydoğdu, sigortacılıkta yarım asrı geride bıraktı. Aydoğdu, 1966’da sektöre ilk adımını Güneş Sigorta’da attı. 24 yılı genel müdürlük olmak üzere 40 yıl boyunca Güneş Sigorta’da çalışan, ardından Groupama Sigorta Yönetim Kurulu Üyeliği ve Dubai Group Sigorta Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Aydoğdu, Sigortacı Gazetesi’nin “Duayenlerle Dünden Bugüne” başlıklı söyleşi dizisinin ilk konuğu oldu. 



Türk sigorta sektörünün değişime ön ayak olmuş sigortacılarından biri olan Aydoğdu, sigortacılığa nasıl bir tesadüfle başladığını, ilk yıllarındaki acenteleri, sektörün dönüm noktalarını, yıllar içinde sigorta bilincinin nasıl geliştiğini anlattı.

Çalışma hayatı boyunca birçok yenilik sunan Aydoğdu’nun sektörün gelişmesi için hâlâ fikir ürettiğini, acentelere ve sigorta şirketlerine tavsiyelerde bulunduğunu belirterek sözü kendisine bırakalım.

Çocukluluğunuzda sigortacı olmayı hayal etmiş miydiniz? 

Çocukluğumda sigortacılığı hayal etmediğim gibi sigortanın ne olduğunu bile bilmiyordum. Okuduğum yıllarda sigorta mesleğine dair hevesim de olmadı. Üniversitede ve yüksekokulda okurken de sigortacılıktan bihaberdim. 

Peki, sigortacılığa nasıl başladınız? 

Yüksek ticari ilimlerde okurken Şeker Sigorta’nın Genel Müdür Muavini rahmetli Bedii Artun benim sınıf arkadaşımdı. Ben 19 yaşındayken Bedii 40 yaşındaydı. O bana “Sigortacı olur musun?” diye sordu. O dönem meşhur Kazova’nın Beyoğlu mağazasında çalışıyordum. O zamanın parasıyla bin liraya yakın maaş alıyordum hem de ticaret yapıyordum. Para kazandığım için “Hayır” dedim. Üçüncü sınıfa geçtiğimde iş ve okulu aynı anda yürütmek zor gelmeye başladı. Bedii’ye “Beni şirketinize alır mısınız?” dedim. “Askerliğini yapmamış olanları almıyoruz” diye cevapladı. Ardından Güneş Sigorta’nın genel müdürüyle konuştu ve benim için bir iş görüşmesi ayarladı. O hikâyemi anlatayım da sigortacılıktan ne kadar habersiz olduğum iyice anlaşılsın. Genel müdür muavini beni muhasebeden imtihan etti. Beğendi, “Seni kaza servisine alacağız” dedi. Tam olarak anlayamadım. Dışarı çıktım, “Kaza servisi nedir? Acaba kazan mı?” diyorum. Şeker Sigorta’da çalışan bir ağabeyim vardı. Hemen onu aradım. Durumu anlattım. “Güzel kardeşim, kazan değil, kaza. Hani otomobillere trafik sigortası yapılıyor ya ondan bahsediyorlar” dedi. Sigortacılığı işte o gün öğrenmeye başladım. 1966’nın 25 Temmuz’unda Güneş Sigorta’da işe başladım. Başlayış o başlayış, hâlâ sigortacılık yapıyoruz.  

‘BENİ ELEKTRİK SİGORTACISI SANIYORLARDI’
Sigortacılığa başladığınız dönem toplumun sektöre bakışı nasıldı?

1966’da özel sigorta bilinmiyordu. Hatta biri “Ne iş yapıyorsun?” diye sorduğu zaman “Sigortacıyım” derdim. Herkes aynı soruyu sordu: “Sosyal Sigortalar Kurumu’nda mı çalışıyorsun?” “Hayır” cevabını verdiğimde “O zaman elektrik sigortacılığı yapıyorsun” derlerdi. Özel sigortacılık olduğunu söylediğimde de “Nedir o” diye sorarlardı. Trafik sigortası veya kaskodan bahsederdim. Bu arada özel araç sahiplerinin büyük bölümü trafik sigortasını bir nevi vergi gibi kabul ettiği için ufak tefek kazalarda gelip şirketlerden tazminat istemiyordu. O yüzden yıllarca korkunç kârlı bir branş olarak devam etti. 

O yıllardaki sigortacılığı da değerlendirir misiniz?

1980’e kadar sektör kendi içine kapalıydı. Kasko ve trafik yaptıranlar vardı. Ticari ve sanayi kesimindeki birinci nesil iş adamlarımız da sigorta yaptırmıyordu. Daha çok bankalardan kredi alanlar sigortalanıyordu. Ayrıca o zaman eksik sigortalar ile daha fazla karşı karşıya kalıyordunuz. Yangın ve nakliyat sigortaları çok azdı. Hayat sigortaları yoktu. 60’lı yılların başında yapılması denendi. Fakat enflasyon nedeniyle başarılı olamadı. 

Sigorta şirketlerinin sayısı 28’di. 14 tanesi, yabancı şirketlerin temsilcilikleriydi. Geriye kalanlar yerli sermaye şirketleriydi. Son derece küçük sermaye ile kurulmuş şirketlerdi. 

70’li yılların ortalarına kadar profesyonel acente sayısı son derece azdı. Otomobil satan bir yere giderdim, acentelik verirdim. Diyelim ki bin tane acente var. Sadece 40 tanesi profesyoneldi. Sigortacılık geri kalanının ikinci mesleğiydi. Ek gelir için yapılıyordu. Sektör 1980’e kadar yavaş gelişti. 

Primlerin önemli kısmı bankalardaki kredilerden geliyordu. Artık trafikten kaskodan acenteler vasıtasıyla ne kadar prim gelirse… Büyük bir portföy oluşmuyordu. 

‘ÖZAL, JAPONYA DÖNÜŞÜ İKİ VEKİLE TALİMAT VERDİ’
“Sektör 1980’e kadar içine kapalıydı” dediniz. 1980’de ne değişiyor? 

1980’den sonra sigorta yöneticilerinde, acentelerde ve satış kanallarında ciddi bir değişim yaşandı. Ayrıca Türkiye yurt dışına açılmaya başladı. Rahmetli Turgut Özal’ın büyük payı vardır. Hatta Japonya’dan dönüşünde iki milletvekiline talimat verdi. Sigorta sektörüyle temasa geçip nelere ihtiyaç olduğunu araştırdılar. Japonya’daki büyük yatırımların arkasında sigortacıyı gördüğü için böyle bir talimat verdi. Sigortayı çok iyi bilen bir insandı. Daha çok destek verilmesini istedi. 

1986’dan sonra sektör ekonomik olarak Devlet Bakanlığı’na bağlandı ve Hazine’nin içerisinde yer aldı. O sayede birçok şey de değişti.

Zamanla teknolojiye karşı ilgi arttı ve satış kanallarını geliştirme çabası göstermeye başladık. Acenteleri profesyonelleştirmeye başladık. Toplumu sigortaya karşı bilinçlendirmek, ilgilerini çekebilmek için pazarlama stratejileri üzerine eğitimler düzenledik. Acenteleri, satış organlarını, toplumu geliştirmek için çok çabaladık. Sonuçlarını yavaş yavaş vermeye başladı.

Bugünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanayi ve büyük ticari kuruluşlarda sigorta belli bir yere gelmiş vaziyette. Ama KOBİ’lerin hiçbirinde bir yangın sigortası bile yok. Sağlık sigortalarında sistem bir türlü oturmadı. 

Hayat sigortaları 1980’de başladı, daha sonra bireysel emekliliğe döndü. Bireysel emeklilik belli bir yere geldi ama yeterli değil. Önümüzde 80 milyonluk büyük bir pazar var. Emeklilikte, bireyin geleceğinin garanti altına alınması, ülkeye fon yaratması söz konusu. 

Acentelerin eğitimleri tam olarak istenen düzeyde değil. Brokerlik gelişmeye başladı. Sigorta şirketlerinin içerisinde IT sistemleri son derece gelişmiş seviyede. İnsan kaynakları, satış organları açısından gelişmiş ülkelerdeki seviyenin altında değil. Ama bu yetmiyor. Talep istenen düzeyde değil. Talep yaratmak da o kadar kolay olmuyor. Burada sigorta bilinci devreye giriyor. 

Talebi istenen düzeye çıkarmak için sigortacılar ne yapmalı?

Talep yaratamamanın tek sebebi sigortacılar değil. Burada medyaya ve devlete görev düşüyor. 

Geçen sene trafik sigortalarında fiyatlar yükseldi diye televizyonda kıyamet koptu. Benim çok hoşuma gitti. Sigortacılık yıllarca televizyonda bu kadar çok gündeme gelmemişti. Dolaylı olarak sigortanın, riskin ne olduğu konuşulmaya başlandı. 

Öte yandan sigorta talebi yaratabilecek yöntemler üzerine araştırmalar yapılmalı.

Güneş Sigorta’nın sizin dönemdeki başarısını çapraz satışla ilişkilendiriyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? 

Güneş Sigorta’da arkadaşları “Daha çok satalım” diye sıkıştırdığım bir gün Nakliyat Müdürüm bana “Trafik poliçelerinin her biri potansiyel müşteri değil mi?” diye sordu. O zamanlar trafikte ya birinci ya da ikinciyiz. Elimde büyük bir portföy var. O sıra aklıma çapraz satış geldi. Acentelere tavsiyem; trafik poliçelerinin yenilemesini mutlaka takip etsinler. Yangın ya da kasko gibi sigortalara ulaşabilecekleri en iyi yol trafik sigortası. Senin elindeki her bir poliçe yenisi satmak için bir fırsat. 

SİGORTA BİLİNCİNİN DÜŞÜK OLMASININ 3 NEDENİ 
Sigorta bilincinin düşük olmasını hangi sebeplere bağlıyorsunuz?

Sigorta bilincinin toplumda istenen seviyede olmamasını üç nedene bağlıyorum. Bunlardan ilki ekonomik, kişi başına düşen milli gelire bağlı. Geçimini zor sağlayanlar, sigortadan uzaklaşıyor. İkinci sebep Türkiye’de şu anda sahip olduğumuz portföyün, sahip olmamız gerekenden düşük olması. Diğer sebep de şu: Riski yeteri kadar görmedikleri için yaptırmıyorlar. Kişi önce riski görmeli, sonra da sigortalanmayı düşünmeli. 

Sigorta dersinin ilköğretimde müfredata girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kesinlikle olması lazım. Toplumun riske karşı bilincini artırmalıyız. Bir insan arabasına sigorta yapıyor, hayatına yaptırmıyor. Şimdi bu insan sigorta bilincine sahip mi, değil mi, tereddüt ediyorum. Basına da, devlete de iş düşüyor. Nerede deprem olsa devlet gidip yaraları sarıyordu. Ne zaman ki büyük bir deprem meydana geldi, bizleri dinlediler ve DASK kuruldu.

‘OTO PLAZALAR SİGORTA TAZMİNATLARIYLA GELİŞTİ’
“Toplum riski umursamıyor” dediniz. Peki, toplum şirketlere ne kadar güveniyor? 

Başına hasar geldiği zaman tazminatı alan insanlarda ciddi bir güven oluşuyor. Ama başına hasar gelmeyen insanlarda hâlâ bir güvensizlik söz konusu. Burada da “Şirketler hasar ödemede hata yapıyor” demek doğru değil. 52 yıllık sigortacıyım. Otomobil plazalarının büyük bir bölümü sigorta şirketlerinin tazminatları sayesinde gelişti. Özel hastaneler de sigortacılar sayesinde bu kadar cazip hale geldi.   

Satın alma alışkanlıklarını artırmak için acentelere ve diğer satış kanallarına ne söylemek istersiniz? 

Türkiye’de en önemli satış kanalı acente. Artık bu yerleşmiş, bunu kaldıramazsınız. Bağlı acentelik sistemi mutlaka getirilmeli. Acentelerin imkanları sigorta şirketleri tarafından artırılmalı. Şirketler satış konusunda acentelere ciddi eğitimler vermeli. Ayrıca acentelerin küçük küçük portföylerle de satış yapması gerekiyor.

‘DEVLET BES FONLARI İÇİN ÖZEL TAHVİL ÇIKARABİLİR’
Daha fazla insanı bireysel emekliliğe yönlendirmek için ne yapmak gerekiyor?

Bireysel emekliliğin getirisini artıracak enstrümanları daha iyi hâle getirmek lazım. Devlet, bireysel emekliliğin fonlarıyla ilgili özel bir tahvil çıkarabilir. Öte yandan işveren az da olsa bir katkı payı vermediği sürece istenen sonuç alınamaz. 

Sağlık sigortasında yapılmasını istediğiniz düzenleme var mı?

Evet, biz zamanında özel sağlık primi ödeyemeyecek olanların priminin devlet tarafından ödenmesini istiyorduk. Bir müessese kurulmasını ve devletin ödediği primler ile ortaya çıkan hasarların sigorta şirketleri arasında paylaştırılmasını talep ettik. Böylelikle bütün sigorta şirketleri üretime dahil olacaktı. Bu düzenleme özel hastanelerin daha canlı bir hale gelmesine de yol açacaktı.

GENÇLER ÇALIŞKAN VE DÜRÜST OLMALI
40 yıl aynı şirkette çalışmış biri olarak iş hayatına yeni atılan gençlere önerileriniz var mı?

İşin başında bir defa çok iyi eğitim lazım. Gençlerin hırslı ve dürüst olmaları lazım. Hedefe ulaşabilmek için her şeyi mübah görmesinler. Çalışkan olmalılar. Bir hedef koyup o hedefe odaklanmaları gerekiyor. 

ŞİRKETLER İNSANLARA DOKUNABİLMEK İÇİN SOSYAL KONULARDA HARCAMA YAPMALI
Sigortacı sponsorluğunda kurulan ilk spor takımı Güneş Sigorta Bayan Voleybol Takımı’ydı. 1986’da, sizin dönemizde yapılan bir yenilikti. Şu an sektöre baktığımızda spora ve sanata destek arttı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sigorta şirketlerinin, bir yerlere dokunabilmek için kârın bir kısmını sosyal konularda harcaması gerekiyor. Peki ben nelere dokundum? Öğrencilere büyük oranda burslar vermeye başladım. Spor alanına girdim. Bugün Türk bayan voleybol takımı bu kadar başarılı ise Eczacıbaşı ve Güneş Sigorta sayesindedir. İnsanlara, çocuklara dokunuyorsunuz. Üçüncü projem de sağlık üzerineydi. Mümkün olduğu kadar hastanelere yardımcı olmak için odalar yaptırdık. Bu gibi işlerle oradaki hastalara dokunuyorduk. Bu şekilde sosyal olayların içine sigorta şirketinin ismini sokarak bir yerlere ulaşabilirsiniz. 

DASK POLİÇESİ OLMAYANA CEZA ÖNERİSİ
Zorunlu deprem sigortasında sigortalılık oranının %50 civarında olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

İnsanımız tapuyu aldıktan sonra poliçeyi iptal ettiriyor ya da bir yıl sonra yenilemiyor. DASK kurulduğu zaman hedefimiz ilk yılda %100’e ulaşmaktı. Ama olmadı. Bunun primle de alakası yok. Konutu olan bir insanın maddi imkansızlığından bahsedemezsiniz. Kadercilik de demeyeceğim. Zamanında kaç defa anket yaptırdım. Sonuçlarda dini inançlar çıkmıyor. Yaptırmamasının nedeni “Bana bir şey olmaz” düşüncesi. Tek cevap şu kalıyor: Riski umursamamak.

Önerim şu: Mecburi olan şeyleri trafik sigortasındaki gibi daha sıkı gündeme getirelim. Yaptırımları çok ciddi boyutlara getirmek, bir mekanizma kurup kontrolleri sıklaştırmak lazım. Kimin DASK poliçesi yok, ona cezai müeyyide uygulayacaksın. Ben de istemem ama tek yolu bu.

Oğul Doğa Gökşin

ogul@sigortacigazetesi.com.tr 

22 Haziran 2018

http://www.sigortacigazetesi.com.tr/toplumun-risk-bilincini-artirmaliyiz/

DEVLET DESTEKLİ ALACAK SİGORTASI GELİYOR...

KOBİ'ler için alternatif bir ticaret finansman yöntemi olarak alacak sigortası uygulaması hızlanırken, ticari alacak sigortası ürünü sunulacak olan KOBİ'lerin seçimi Hazine Müsteşarlığı tarafından yapılacak.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Ticari Alacak Sigortası Sunulmasını İçeren Devlet Destekli Sistemin İşleyişine Dair Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayınlandı.

KOBİ’ler sattıkları malın bedelini tahsil edememe riskine karşı alacak sigortası yaptıracak. KOSGEB imkânlarından faydalanan KOBİ’ler için zorunlu olacak.
Hazine, KOBİ'lerin seçiminde KOSGEB'in görüşünü de dikkate alacak.
Alacakların tahsilatında yaşanan problemlerin, şirketlerin likiditesini ve karlılığını olumsuz etkilediğine hatta bazı durumlarda şirketlerin iflasına neden olduğu, şirket iflaslarının yaklaşık dörtte birinin tahsil edilemeyen alacaklar nedeniyle gerçekleştiğini belirtilmişti.
Mevcut uygulamada alacak sigortasını büyük ölçekli şirketler, satış yaptıkları KOBİ’lerden olan alacaklarını tahsil edememe riskine karşı yaptırıyordu. Sigortacılar da bu kapsamda KOBİ’lerin riskini alıyor ve sigorta kapsamında KOBİ’lere kefil oluyordu. Yeni uygulamayla KOBİ'ler de alacak sigortasını yaygın olarak kullanabilecek. (Business HT)
http://www.sigortagundem.com/haber/devlet-destekli-alacak-sigortasi-geliyor/1317922#ixzz5J9rlnbWL

20 Haziran 2018

GELECEK İÇİN PANİKLEMEYE BAŞLAYALIM MI?

Bu sefer gelecek çok hızlı ve öfkeli geliyor ! 

20 yıl sonra ne yapacaksınız planladınız mı?

Kaç yaşına kadar yaşayacaksınız? Muhtemelen babanızdan biraz daha, dedenizden çok çok daha uzun zaman!

E... güzel haber tabii. Çoğumuz 90’ı, 100’ü, hatta 110’u bazılarımız belki 120’yi göreceğiz.

Peki biz 60 yaşlarında ve hâlâ çakı gibi sağlıklıyken, önümüzde 40-50 yıl daha varken, dünya nasıl olacak? O ana kadar öğrendiklerimiz, eğitimimiz, tecrübemiz bir işe yarayacak mı?



Emeklilik kaç yıl sürecek?

Veya şöyle diyelim: Bizim kuşakta ve daha gençlerde hayatın neredeyse yarısı emeklilik olarak mı geçecek?

Devletler, bireysel emeklilik şirketleri, sigortacılar kara kara düşünmekteler. Bu evde oturup, emekli maaşı alıp televizyon seyreden “gençlerle” nasıl uğraşacaklar?

Evde oturmasalar, çalışkan, gayretli insanlar olsalar bile, ne iş yapacaklar?

İçinde bulunduğumuz seçim döneminde bütün partilerin bu konuya uyanması ve geleceğimizin en sonunda gündem olmasını alkışlıyorum. Şu da konuşulsun: Mesela 1980 doğumlu bir insan, veri analisti, yapay zekâ eğitmeni, robot teknisyeni, nanoteknoloji mühendisi olabilecek mi? Olamayacaksa ne yapacak?

Şimdi icra ettiğimiz mesleklerin bir kısmı 10 yıl içinde arzuhalcilik, kalaycılık, seyyar fotoğrafçılık, nalbantlık, hallaçlık gibi tedavülden kalkacak mı? Uzayan hayatlarda, her şey bu kadar hızlı değişirken, 60’lı yaşlardaki (ki 60’lar artık yeni 40’lar deniyor) insanlar hem kendi ev ekonomileri, hem ülke için nasıl verimli olabilecekler?

Önünde daha 30-40 yıl olan, eli ayağı tutan biri, bütün gün evde bilmece çözerek kendisi dâhil kime, nasıl faydalı olabilir?

Eski toplumlarda olgun yaşların bilgeliğinden faydalanılırdı. Bu insanların emeklilik sonrası öğretmenlik, eğitmenlik yapması için şimdiden özel programlar planlanamaz mı?

Bankacı bankacılık, hukukçu hukuk, tedavülden kalkmış bir meslek sahibi bile en azından bildiği yabancı dili, matematiği, el becerisini, mesleğin tarihini öğretemez mi?

Yetişmiş olgun iş gücü, tecrübesiyle topluma ve özellikle eğitime faydalı olamaz mı?

Aslına bakarsanız şu an önceliğimiz olan hikâye, hepimizin geleceğinin kalitesi, tamamen yeni nesillerin eğitimine bağlıdır!

Yeni bilgi, yeni yöntem, yeni meslekler elbette anahtar kelimelerdir. Ama bunlar için mesela her şekilde yabancı dil gerekliyken, 60 yaşın üstünde kaç emekli potansiyel yabancı dil öğretmeni evlerinde pinekliyor olacak?

Ya ev kadınları?

Çocukları artık liseye-üniversiteye başlamış, ODTÜ’lü, Boğaziçili, ülkenin en iyi imkânlarıyla eğitim görmüş, ya hiç çalışmamış ya çocuklardan sonra iş hayatını bırakmış o kadar çok kadın tanıyorum ki... Şu anki öğretmen kalitesine bakarsak, bu insanların evde farklı yemek tarifi denemesine izin verecek lüksümüz yok!

Bu beyin ve birikimleri eğitim öğretim kadrolarına katmanın bir yolu olmalı!

Geleceğe yatırım yaparken sadece yastık altındaki dövizleri değil, yastık altında atıl duran yetişmiş beyin ve iş gücünü de derhal sisteme sokmanın bir formülünü bulmalıyız.

Paniklemeye başlayalım!

Artık dün bile çok geç !

30 Mayıs 2018

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/gulse-birsel/gelecek-icin-paniklemeye-baslayalim-mi-40851954

18 Haziran 2018

KASKOYU UNUTMA !!!

22.5 milyon aracın sadece 6 milyonu kaskolu...

Zorunlu trafik sigortası kadar önemli olan kasko, trafik sigortasının zararı karşılamada yetmediği noktada imdada yetişiyor. Bu anlamda hem sizi hem de karşı tarafı koruyor...

SADECE 6 MİLYONDA VAR

Trafikteki 22.5 milyon araçtan 17.5 milyonu zorunlu trafik sigortası yaptırırken, kaskolu araç sayısı 6 milyon. Çok rağbet görmese de kasko çok önemli. Zorunlu trafik sigortası adı üstünde zorunlu ve kaza halinde karşı tarafın hasarını karşılar. Aracınızda oluşacak herhangi bir hasarı kesinlikle karşılamaz.

TAZMİNATLAR DA DAHİL

İsteğe bağlı olan kasko ise aracınızdaki hasarları, sizin veya teminata göre yanınızdaki yolcuların sağlığıyla ilgili oluşan tüm masrafları karşılar. Hatta eklenecek teminatlarla karşı tarafın açacağı davalara, bu davalar sonucunda tazminat ödenmesi gerekirse koruma sağlar. Peki kaskoda nelere dikkat edilmeli?



LİMİT YETMEYEBİLİR

Trafik poliçesinde karşı tarafa vereceğiniz maddi zararın limiti araç başına 36 bin lira, kaza başına 72 bin lira. Lüks veya birden fazla araca çarpabilirsiniz. O yüzden kasko yaptırın ve kasko poliçesinde ‘ihtiyari mali mesuliyet’ limitini 100 bin liranın üzerinde belirleyin. Trafik poliçesi yetersiz kalırsa eksiği kasko tamamlar.

ARAÇ PERT OLURSA

Kasko, zarar gören ön camları herhangi bir standart camla, anlaşmalı servislerde değiştirmeyi öngörür. Az bir ek prim ödeyerek camın orijinaliyle, dilediğiniz serviste değiştirileceğini poliçeye yazdırın. Kaskoda ‘sıfır araç klozu’ maddesi var. Bazı sigorta şirketleri bu kloz ile sıfır araç ilk yıl ‘pert’ olursa ‘anahtar teslim fiyatı’nı ödüyor. İyi araştırın!

YÜKSEK OLMASINA DİKKAT

Kazada sadece maddi hasar oluşmayabilir. Karşı tarafa ve üçüncü şahıslara vereceğiniz zarar sonucunda, mağdur kişinin ailesi size dava açabilir. Bu durumda, çok yüksek tazminat ödenmesi gündeme gelebilir. Uzmanlar tarafından bu duruma karşı kendinizi korumak için kaskoda en yüksek manevi tazminat limitinin alınması öneriliyor.

İKAME ARAÇ TALEBİ

Kaskoda dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ikame araç. Standart bir poliçe, aracınız kaza sonrası tamirdeyken 7-15 gün başka bir araç sağlar. Ancak tamir uzun sürebilir. O yüzden ek prim ödeyerek kasko poliçesine ‘Tamir süresi bitene kadar’ yazdırın. Lüks araç kullanıyorsanız ikame aracın da lüks olmasını isteyebilirsiniz.

http://www.posta.com.tr/kaskoyu-unutma-2011344

"SAĞLIK SİGORTASI YAPTIRIRKEN DİKKAT !"

Can KANTAR...

Sigorta karşılıklı güven esasına dayanır. Her iki tarafta birbirine güvenmeli. Tabii ki bu güvenin temelinde, tarafların dürüstlüğü oldukça önemli. Sigorta yaptırırken öncelikle bir poliçe hazırlanıyor. Burada dikkat edilecek en önemli şey poliçenin detaylı okunup incelenmesi. Şimdi, “karınca duası gibi yazılmış 100 sayfayı nasıl okuyalım” dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu karınca duası gibi yazıları okumak istemiyorsanız iyi bir sigorta danışmanı, yani bir acenteden yardım almanız gerekecek. 

Size bu konuda destek vermeye biz, hazırız... www.bizbize.com.tr

Acente yetkilisine ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi söyleyebilirsiniz. Acente de sizin bu isteklerinizi karşılayacak teminatları poliçeye koyacaktır. Tabii acente de olaya biran evvel poliçeyi yapayım diye bakmamalı. Poliçe hazırlanışında taraflar karşılıklı dürüst olduklarında sıkıntı yok. Sigortalı ile sigortacı arasında sonradan ortaya çıkan sorunların temelinde karşılıklı dürüstlük yatıyor. Lafı bu hafta sağlık sigortalarına getireceğim. Öncelikle şunu söyleyeyim, hastalandıktan sonra sigorta yaptırdığınızda sağlık harcamalarınız karşılanmayacaktır

"Evet, poliçe yapılmadan önce var olan rahatsızlıklarınız kapsam dışında kalacaktır. Ama teminat altına alacağınız sağlık risklerinizi de göz ardı etmemenizi tavsiye ederiz." Biz Bize Sigorta...

Poliçe devam edecekse karşılaşılan sağlık sorunu kapsam dışında kalacaktır. Sağlık sigortası yaptırırken sizin beyanınız esas alınıyor. Yani size geçmişte bir rahatsızlık teşhisi konuldu mu? Ya da halen bir rahatsızlığınız var mı? diye soruyorlar. Yok diyorsanız, sigortacılar size güveniyor. İşte güven işi burada başlıyor. Fakat sonrasında bir sağlık sorunu yaşadığınızda bunun geçmişe dayanan bir sağlık sorunu olup olmadığı bugüne kadar çok kolay tespit ediliyordu. Gerek hastanelerdeki geçmiş bilgilerinize ulaşılıyordu. Ya da hekimler bunun geçmişte yaşanan bir sağlık sorununun devamı olup olmadığını rahatça anlayabiliyor.



Sağlık sigortası aslanın ağzında olabilir !

Şimdi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile sigorta şirketlerinin bu bilgilere ulaşması engellenecek gibi. En azından hastaneler bu bilgileri vermeyecekler. Nasıl sizler otomobil alırken bile geçmişte kazalarını SBM’den sorguluyorsanız, sigortacılar da sağlık sigortası teminatı verecekleri sigortalıların geçmişteki sağlık sorunlarının bilgilerine ulaşmak isteyeceklerdir. Aksi durumda sağlık sigortası yaptırmak için artık bir check-up yapılacak ya da sigorta yaptırılmayacak. Şimdi sigortacılar sağlık sigortası yaptırırken bu bilgilere ulaşılması için sigortalı müşterisi izin veriyor olsa da kanun kapsamında bunun mümkün olmayacağı konusunu tartışıyor. Bu durum sağlık sigortacılığının gelişmesinin önünde önemli bir engel. Halbuki Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ile Devletin üstünden önemli bir yük alınmış oluyordu. Şimdi sonuç ne olacak ben de merak ediyorum. Ama özellikle sağlık sigortalarında sigortalı ile sigortacı arasında çok sorunlar yaşanacak ve arada da doktorlar, hastaneler kalacak gibi. Sigortacılar yüzbinlerce TL tazminat ödüyor, bundan hiç gocunmuyorlar da. Hatta bir yönetici ile geçmişte bu konuyu konuştuğumda, şunları söylemişti: “Can bey geçtiğimiz günlerde bir kanser hastasına 400 bin TL tazminat ödedik. Fakat kendisi vefat etti. Bu kadar çabamıza karşılık bir işe yaramamış olmamız bizi üzüyor. Ama hayata kazandırdıklarımız ile o kadar mutlu oluyoruz ki, harcanan milyon TL’ler umurumuzda olmuyor.”

Özetle sağlıklı iken sağlık sigortası yaptırın gerisini sigortacılara bırakın.

http://www.sigortamedya.com.tr/can-kantar-saglik-sigortasi-yaptirirken-dikkat/

14 Haziran 2018

NAZAR BONCUĞU SAĞLIK SİGORTASI & ALLIANZ


Allianz Nazar Boncuğu Sağlık Sigortası ile yatarak tedavi sağlık giderleriniz bizden!

Nazar Boncuğu anlaşmalı kurumlarında geçerli 50.000 TL limit ve %90 ödeme yüzdesi ile ameliyat ve yoğun bakım giderleriniz Allianz tarafından karşılanır.

Ayrıca Genel Sağlık Sigortanızı kullanarak Resmi Sağlık Kurumları’nda ameliyatlı ve yoğun bakım yatışlarınız olması durumunda size nakit ödeme imkanı da sunulmaktadır.



Size Özel Avantajlar

Yurtiçi Yatarak Tedavi Teminatı:
Yurtiçinde gerçekleşen yatarak tedavileriniz sonucu oluşan sağlık giderleriniz, hastane hizmetleri veya ek maddi destek şeklinde yıllık 50.000 TL limit ve %90 ödeme yüzdesi ile karşılanır. Poliçenin toplam limiti yıllık net 45.000 TL ile sınırlıdır.

Bu teminattan karşılanan giderler:
Ameliyatlı Yatış: Doktor ve hemşire ücreti, ilaç, tıbbi malzeme
Ameliyatsız Yatış: Normal oda, yoğun bakım
Yatak, yemek, refakatçi

Küçük Müdahale Teminatı:
Bu teminat, ayakta veya yatarak gerçekleşmiş olmasına bakılmaksızın, hastanede veya doktor muayenehanesinde tedaviye yönelik olarak yapılan ve Türk Tabipler Birliği Asgari Ücret Tarifesi'nde 150 birime kadar olan girişimlere ilişkin her türlü gider (kırıklara alçı uygulaması, derideki yaraların dikişi, gözden yabancı cisim çıkarılması, mide yıkanması vb.) poliçede belirtilen teminat limiti ve ödeme yüzdesi dahilinde güvence altına alır.

Ayrıca yatış süresi 24 saati aşmayan ameliyatsız tedavilere (gözlem/müşahede) ait sağlık giderleri, bu teminat kapsamında değerlendirilir.

Ek Maddi Destek:
Genel Sağlık Sigortası kapsamında Resmi Sağlık Kurumları’nda gerçekleşen ameliyatlı yatışlar ile yoğun bakım yatışlarından sonra yapılacak nakit ödemeleri kapsar. Poliçede belirtilen kategoriler bazında, yıllık toplam 45.000 TL’ye kadar tazminat ödemesi yapılır.

* Bu teminat ile hedeflenen, Devlet veya Devlet Üniversitesi Hastanelerinde gerçekleşecek olan ameliyat veya yoğun bakımlı yatış sonrası yapacağınız harcamadan bağımsız olarak, aşağıdaki tabloda kategorilerde belirtildiği gibi sabit tutarların nakit olarak sizlere ödenerek destek sağlanmasıdır.

Ek Hizmetler

Diş Bakım Paketi:
Bu hizmet kapsamında ücretsiz sunulan hizmetlerle ağız sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Diş Hekimi Muayenesi
Detertraj (Diş Taşı Temizliği)
Tek Diş Röntgen Filmi

0850 399 99 99 numaralı Müşteri Hizmetlerimizden hafta içi mesai saatlerinde randevu alarak diş bakım paketinden yılda 1 kez ücretsiz yararlanabilir; kapsam dışı tedavileriniz için Türk Diş Hekimleri Birliği fiyat garantisiyle hizmet alabilirsiniz.

Ayrıca hastaneye yatmanızı gerektirecek durumlarda günün 24 saati onay alabilirsiniz.

Acil durumlarda ülkenin neresinde olursanız olun, 7 gün 24 saat Allianz Müşteri Hizmetleri aracılığı ile ücretsiz kara ambulansı ve tıbbi danışmanlık hizmetinden yararlanabilirsiniz.

Nazar Boncuğu anlaşmalı sağlık kuruluşlarında, teminat limit ve yüzdeniz dahilinde beklemeden hizmet alabilirsiniz.

Ayrıca Türkiye’nin her yerindeki anlaşmalı sağlık kurumlarında, teminat dışı sağlık masraflarınız için özel indirimli fiyatlardan yararlanabilirsiniz.

Kimler yararlanabilir?
18-45 yaş arasında iseniz ve tanısı konmuş bir rahatsızlığınız yoksa Nazar Boncuğu Sigortası sahibi olabilirsiniz.

Teminatlar
Nazar Boncuğu Sağlık Sigortası ile aşağıdaki teminatlara sahip olabilirsiniz:


TEMİNAT LİMİTİ
TEMİNAT YÜZDESİ
UYGULAMA
YURTİÇİ YATARAK TEDAVİ
50.000 TL
%90
Yıllık
Hastane Hizmetleri Teminat
50.000 TL
%90
Yıllık
Küçük Müdahale
500 TL
%90
Yıllık
Suni Uzuv
5.000 TL
%90
Vaka Başı
EK MADDİ DESTEK
45.000 TL
%100
Yıllık
Kategori 1:
Böbrek nakli, by-pass, beyin tümörleri ameliyatı gibi büyük ameliyatlar veya 10 günden uzun süreli yoğun bakım yatışı
5.000 TL
%100
Vaka Başı
Kategori 2:
Mide fıtığı ameliyatları, kapalı safra kesesi ameliyatı gibi orta ölçekli ameliyatlar veya 6-10 gün arası yoğun bakım yatışı
2.500 TL
%100
Vaka Başı
Kategori 3:
Kasık fıtığı ameliyatı, hemoroid ameliyatları, apandisit ameliyatı gibi küçük ameliyatlar veya 2-5 gün arası yoğun bakım yatışı
1.000 TL
%100
Vaka Başı
DİŞ BAKIM PAKETİ



Diş Hekimi Muayenesi
Limitli
%100
Yılda 1 Kez
Diş Taşı Temizliği (Detertraj)
Limitli
%100
Yılda 1 Kez
Tek Diş Röntgen Filmi (Periapikal)
Limitli
%100
Yılda 1 Kez

Ayrıntılı bilgi ve teklif alabilmek için;
http://bizbize.com.tr/urunler/nazar-boncugu-saglik-sigortasi_332.html
0 312 473 21 56
0 532 262 41 32
bilgi@bizbize.com.tr

12 Haziran 2018

CAN KANTAR: BAYRAM SİGORTASI

Birçok sigorta ismi duydunuz ama ‘Bayram Sigortası’nı ilk kez duymuş olmalısınız. Evet önümüz bayram. Tüm okurlarımın bayramını şimdiden kutlarım.

Bayram milletçe ortak değerimiz. Bu değerlerimizi nesilden nesile aktarmalıyız. Fakat ne yazık ki son yıllarda dini bayramlarımız artık bir tatil vesilesi haline geldi. Geleneklerimize göre bayramlaşma kültürü cep telefonundan, WhatsApp mesajlarına kadar indirgenmiş durumda. Birçok kişinin aynı anda bayramının kutlandığı soğuk bir yöntem bana göre. Rutin bir sözcük dizisi ile üstelik. Çünkü vakit yok, tatil bizi bekliyor. Tabii ki bunun da faydası yok değil. Tatillerin mutlaka iç turizme ve dolayısıyla da birçok sektöre ekonomik getirisi söz konusu. İç piyasada bu vesileyle hareketleniyor. Konumuz elbette bu değil. Yazının girişine ‘Bayram Sigortası’ diyerek başladım. Aslında Bayram Sigortası diye bir şey yok ama bayram tatili veya diğer tatillerimizde yaptırmamız gereken sigorta ürünleri çok. 
Peki bayramda hangi sigortalar olmalı? Öncelikle otomobilimiz ile yola çıkıyorsak, Zorunlu Trafik Sigortası’nın mutlaka olması gerekiyor. Bilindiği gibi Zorunlu Trafik Sigortası bir üçüncü şahıs mali sorumluluk sigortası. Yani sizin aracınızın karşı araca vereceği zararı karşılar. Ama Allah korusun geri geri gelirken veya köşeyi dönerken tamponu çarptınız. Bunu Trafik Sigortası karşılamıyor. Bunun karşılanmasını istiyorsanız ise ‘kasko’ yaptırmalısınız.

Konut sigortasını unutmayın!
Evinizi geçici bir süre terk etmiş olsanız da evinize hırsız girme riski her zaman mevcut. Hırsızlar tahmin edeceğiniz gibi tatilleri sever. Bunun için hırsızlık teminatı da bulunan Konut Paket Poliçesi yaptırmalısınız. Evinizin değerini düşünüp otomobil sigortanız ile kıyaslamayın. Konut sigortası yılda bir kez verilen ve sizin isteğinize göre 200 TL’den başlayarak bin TL’lere kadar çıkabilen bir ürün. Fakat ortalaması 300-400 TL civarında. Yani ayda 20-30 TL ile konut sigortası yaptırabilirsiniz. Tatilinizi huzur içerisinde geçirmenizi sağlayacak bir sigorta ürünüdür Konut Sigortası. Zorunlu sigortalar dışındaki ürünleri ise tabii ki bütçeniz elverdiği ölçüde yaptırmalısınız.

Sigorta ile ilgili gerekli olan bu hatırlatmaları yaptıktan sonra büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Ramazan Bayramı’nız şimdiden kutlu olsun.

http://www.sigortamedya.com.tr/can-kantar-bayram-sigortasi/

Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...