24 Haziran 2017

KASKO TERCİHLERİ

Kasko satın alırken nelere dikkat ediyoruz ?

Kasko alırken markaya, satış kanalının yaygın olmasına ve fiyatına bakıyoruz.
Unico Sigorta, tüketicilerin kasko satın alma kararları ile ilgili bir araştırma yaptı. 25 yaş üstü 500 araç sahibi ile 5 büyük ilde (İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Samsun) yüz yüze görüşme tekniği ile hazırlanan çalışma, sektörün öncü firmalarından GFK ile birlikte yapıldı. Araştırma sonuçları oldukça çarpıcı. 

Kasko Seçiminde Markanın Etkisi İlk Sırada
Katılımcılar, kasko seçiminde marka bilinirliği ve markaya olan güvenin en temel kriter olduğunu belirtti. Araştırmada bu oran %31 olarak ölçümlenirken; ürün fiyatlaması, süresi ve teminat kapsamı gibi kriterlerin önüne geçti. 



Satış Kanalı , Fiyatlama ve Diğer Faktörler
Yaygın satış kanalı ve kolay ulaşılabilir olmak en temel seçim kriterlerinden birisi olarak öne çıkıyor. Acente yaygınlığı ve hizmet kalitesi, dijital satış ve hizmet kanallarının yaygınlaşması bu konudaki beklentileri daha da yukarıya taşımış durumda. Katılımcılara göre satış kanalı ve kalitesi “marka” faktörünün ardından %17 ile ikinci sırada yer aldı. Bir diğer önemli etken de fiyatlama olarak ölçümlendi. Kasko fiyatları ve sigorta şirketlerinin yaptığı promosyonlar %16 ile temel tercih nedenleri arasında yer aldı.

İstediği Teminatı Seçebilme Özgürlüğü
Katılımcılar kasko satın alırken özgürlük istediğini belirti. Dilediği teminatı seçebilme ve kendi ihtiyacına uygun kasko ürününü satın alabilme özgürlüğü %14 ile ön plana çıkan kriterlerden bir tanesi oldu.

www.sigortagundem.com/foto-galeri/nelere-dikkat-ediyoruz-galeri/1205765/5#ixzz4kx0RpOWH



12 Haziran 2017

SEYAHAT SAĞLIK SİGORTASI


Seyahat ya da tatil, her geçen gün gündemimizde daha çok yer tutan kavramlar. Bundan 50 yıl önce, tatil ülkemizde çok az kişinin bildiği bir şeydi. Tatil için ciddi bütçeler gerekiyordu ve bunu ayırmak, çoğumuz için çok zordu. Tatil cenneti Bodrum bile 1970’lere kadar tanınmıyordu. Seyahate çıktığımız zaman ise tren ya da otobüs kullanıyorduk. Uçağı ancak uzaktan seyredebiliyorduk.

Günümüzde ise seyahat etmek, tatile çıkmak, ciddi bir ihtiyaç haline geldi. Rutinden sıyrılıp iş stresinden uzaklaşmak için önce yurtiçi tatiller, sonrasında ise yurtdışı tatiller özellikle çalışan kesimler için vazgeçilmez oldu. Hatta, henüz çalışıp para kazanmaya başlamayan öğrenciler bile harçlıklarını biriktirip seyahate çıkabilmek için fırsat kolluyor. Uçak biletlerinin otobüs bilet fiyatlarıyla yarışabilir duruma geldiği günümüzde, uçağa binip bilmediğimiz yerleri görmek en çekici etkinlik haline geldi.

Geldi ama bununla birlikte bazı riskler de ortaya çıktı. Özellikle yurtdışı seyahatlerinde hastalanmamız ya da kaza geçirmemiz ciddi bir sorun oluşturuyordu. Çünkü oralarda herhangi bir sağlık güvencemiz yoktu ve başımıza bir sağlık sorunu geldiğinde önümüze ödemekte zorlanacağımız büyüklükte faturalar çıkabiliyordu. Bundan dolayı vize işlemlerinde seyahat sigortası zorunlu tutuldu. Böylece son 10 yılda seyahat sigortasında gözle görülür bir artış yaşandı. Ancak seyahat sigortası, sadece vize alınırken zorunlu tutulması gereken bir sigorta değil, bizi gerçekten ciddi bir güvence altına alan bir ürün. Bu yüzden vize aldıktan sonra yurtdışına çıkarken, hatta yurtiçi seyahatlerimizde de verdiği farklı teminatlara başvurmamız gereken, önemli bir teminat.

SEYAHAT SAYISI AZALDI AMA HARCAMALAR ARTTI
Geçtiğimiz aylarda döviz kurlarında yaşanan artış seyahatleri bir miktar azaltmış olsa da yurtiçi ve yurtdışı seyahatler Türk insanının hayatında da önemli bir yer kaplamaya devam ediyor.  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 yılı “Hanehalkı Yurtiçi Turizm Araştırması” yurtiçinde geçen yıl seyahat harcamalarının, önceki yıla göre yüzde 15 civarında artarak 28 milyar liraya yükseldiğini gösteriyor. Ancak, yine araştırmaya göre yapılan seyahatlerin sayısı düşüş gösteriyor. Toplam seyahat sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 3,9 azalarak 68 milyon 450 bin seviyesinde gerçekleşti. Seyahat talebinin artması ya da azalması da neredeyse doğrudan olarak seyahat sigortalarını ve dolayısıyla sigorta sektörünü de bağlıyor.

BİLİNÇ ARTTIKÇA SEYAHAT SİGORTASI BÜYÜYECEK
Pazarı büyütmek her ne kadar turizmin gelişimine bağlı gibi gözükse de seyahat sigortası hakkındaki bilincin artırılması ya da internet üzerinden seyahat sigortası satışının yaygınlaşmasının sektörü büyütebileceği öngörülüyor. Konuyu sektörün seyahat konusunda iddialı şirketlerine sorduk.

Umut Deniz Elçi
umut@sigortacigazetesi.com.tr



Generali Sigorta Oto Sigortaları Direktörü Pınar Doğru: Seyahat sigortasında bilinç artırılmalı

“Sigortalıları bilinçlendirmek ve ürünün kapsamını poliçe satış aşamasında müşterilere anlatmak sigortacıların önemli görevleri arasında yer alıyor. Tüm sigorta ürünlerinde olduğu gibi sigortalıların satın aldıkları poliçe şartlarını iyi okumaları ve gerekli durumlarda poliçeden nasıl faydalanabileceklerini bilmeleri kendileri açısından önem taşıyor.”

Seyahat sigortası ürünlerini vize amacıyla sağlanan bir belge olması dışında, acil durumlarda ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap veren bir sigorta türü olarak yapılandırmak gerektiğini ifade eden Generali Sigorta Oto Sigortaları Direktörü Pınar Doğru, şu görüşleri aktardı: “Seyahat sigortaları çok geniş kapsamlı olmasına rağmen primleri oldukça düşük poliçelerdir.  Sigortalıları bilinçlendirmek ve ürünün kapsamını poliçe satış aşamasında müşterilere anlatmak sigortacıların önemli görevleri arasında yer alıyor. Tüm sigorta ürünlerinde olduğu gibi sigortalıların satın aldıkları poliçe şartlarını iyi okumaları ve gerekli durumlarda poliçeden nasıl faydalanabileceklerini bilmeleri kendileri açısından önem taşıyor.”

Yurtdışında vatandaşların yaşadığı olumsuz olaylarda kendi başlarına hareket etmeden poliçede yer alan telefon numarasını aramaları ve sigorta şirketinin yönlendirmesi durumunda aksiyon almalarının önemine değinen Doğru, “Aksi durumda poliçede teminat olsa dahi ilk anda sigorta şirketinin aranmaması nedeniyle bazı teminatlar kapsam dışında kalabiliyor. Bu tarz durumları önlemek adına sigortalılar muhakkak acenteleri aracılığıyla sahip oldukları poliçeleri ve şartlarını muhakkak teslim almalı; anlamadıkları konularda sigorta şirketine başvurmalılar” diye konuştu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; 2016 yılında yurtdışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısının 2015 yılına paralel olarak 13 milyon 505 bin kişiye ulaştığı bilgisini veren Doğru, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

%50’Sİ 1-7 GÜNÜ KAPSIYOR

“Vize zorunluluğu nedeniyle seyahat sigortaları da bir zorunluluk haline geldi. Bu zorunluluk, sektörde prim ve poliçe adetlerinde de artışı beraberinde getirdi. Seyahat sigortaları prim üretimi 2015 yılına göre 2016 yılında %23 büyüme sağladı. Seyahat sigortası yaptıranların sayısı ise 2015 yılı ile paralel seyrediyor. Seyahat sigortalarındaki artış yurtdışına çıkan kişi sayısına bağlı olarak artabilen bir yapıdadır. Bu alanda hazırlanan poliçe adetlerinin %54’ü “1 ila 7 gün” arasını kapsamaktadır. Çalışma koşulları, izin süreleri dikkate alındığında bu sürelerin turizm sektörüne paralel olduğu gözlemleniyor.”

Doğru, seyahat sigortasının hem yurtiçi hem de vize olmadan giriş yapılan ülkelerde zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini de dile getirdi: “Türkiye’de paket turlar kapsamında yapılan seyahatlerde, seyahat acenteleri kendilerini de korumak adına bu tür sigortaları şart koşabiliyorlar. Seyahat sağlık sigortası; ulaşım araçlarından herhangi birisini kullanarak yurt içine veya yurt dışına seyahat edenleri, seyahatleri esnasında karşılaşabilecekleri sağlık risklerine karşı koruyan bir özel sigorta türüdür. Seyahat sırasında poliçenin geçerlilik tarihleri arasında meydana gelen bir kaza veya önceden mevcut bir duruma bağlı olmayan hastalık hali sonucunda sigortalıya, poliçede belirtilen teminatları sağlıyor. Sigortanın süresi yurt dışına yapılan seyahatler için pasaportla ülkemiz sınırlarından çıkıldığı tespit edildiği an başlıyor; yine pasaportla ülkemiz sınırlarına girildiği tespit edildiği anda da sona eriyor.”

3 FARKLI ÜRÜN

Yurtiçi Seyahat Sigortası, Schengen ülkelerini kapsayan Seyahat Sigortası ve tüm dünyayı kapsayan olmak üzere 3 farklı seyahat sigorta ürünlerinin olduğunu söyleyen Doğru, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ürünlerimizin kapsamında yer alan teminatlar; Tıbbi tedavi teminatı, tıbbi nakil teminatı, cenaze nakli, refakatçi nakli, refakatçinin yakınının konaklama giderleri, kişisel eşyaların ikamesi, gerekli ilaçların sevki, refakat edilemeyen çocukların geri dönüşü, hastaneden taburcu oluşu takiben otelde konaklama, tedavi sonrası ikametgâha dönüşün sağlanması,  sigortalının vefatı halinde aile fertlerinin dönüşü, sigortalının yakınının sağlık durumunun izlenmesi, ülkeye öngörülmeyen dönüş (birinci derece akrabasının vefatı durumunda), acil mesajların iletilmesi, idari asistans,  bagaj kaybı veya hasarı, kayıp bagajın bulunup ulaştırılması, hukuki yardım, kefalet için avans ödemesi şeklindedir.”

12 Haziran 2017
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/yaz-geldi-seyahat-sezonu-acildi/

11 Haziran 2017

TAMAMLAYICI SAĞLIKTA BÜYÜME HIZ KESMİYOR

Sağlık sigortası her dönem üzerinde pek çok tartışmanın yaşandığı bir branş. Öte yandan bu tartışmaların paralelinde gelişmelerin ve büyümenin de hızla devam ettiği bir branş olma özelliğine sahip.

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) verilerine göre, 2017 yılının ilk çeyrek döneminde sigorta sektörünün toplam prim üretimi geçen yıla göre %12’lik artışla 11 milyar 935 milyon lira oldu. Üretilen toplam rakamın yaklaşık %13’lük kısmını ise hastalık/sağlık branşı karşıladı. Sigorta sektörü sağlık sigortalarında son yıllardaki büyüme hacmini klasik sağlık sigortalarına ek olarak satılmaya başlanılan yeni ürünlerin etkisiyle de artırmaya çalışıyor. Bu ürünlerden bir tanesi de genel ve özel sağlık sigortaları dışında son yıllarda adını sıkça duyduğumuz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası. Türkiye’de özellikle 2000’li yılların başından itibaren yoğun şekilde tartışılmaya başlayan Tamamlayıcı Sağlık Sigortası, ilk kez 5510 sayılı Kanun’un 98’inci maddesinde konu edildi.

Poliçe sayısı 2016 yılında 643 bini aştı

2011 yılının ekim ayında yayınlanan Orta Vadeli Program’da (2012-2014) ise, ‘tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sigortası modellerinin geliştirileceği’ konusuna yer verildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) özel sağlık sigortasında gerçekleştirdiği düzenlemeyle ise Tamamlayıcı Sağlık Sigortası hayatımıza girmiş oldu. Tamamlayıcı sağlıkta son iki yıldaki büyüme ise çok ciddi rakamlara ulaştı. Öyle ki söz konusu üründe 2015 yılında poliçe sayısı 371 binken, 2016’da 643 bine yükseldi. Sigorta Bilgi Merkezi’nin (SBM) SAGMER verilerine göre, 2017 yılının ilk 4 ayında ise tamamlayıcı sağlıkta poliçe sayısı 270 bini aşarken, bu hızla devam etmesi durumunda poliçe sayısının 800 bine ulaşması bekleniyor. Bu büyümede son aylarda Türkiye’nin en büyük şirketlerinin de mavi yaka çalışanlarına bu üründen almaya başlaması etkili oldu.

Tamamlayıcı sağlığa “havuz” modeli
Sektör temsilcileri gelecek dönemlerde toplu iş görüşmeleri sırasında sendikaların da bu konuda talepkâr olacağına dikkat çekiyor. Aynı zamanda uzun dönemde bu konuda hükümetin de teşvik verme çalışmaları yürüttüğünün altı çiziliyor. Öte yandan Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’yla ilgili yaşanan son gelişme ise bir sigorta havuzunun kurulacak olması. Bu havuzun kamu tarafından yönetileceği ve devletin de havuza destek olacağı belirtiliyor. Kurulacak havuzun, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) gibi özel hastanelerle anlaşmalar yapacağı da ifade ediliyor.  Bu durumda ise ülke sigortacılığı yeni bir sigorta havuzu ile tanışmış olacak. Sigortacı Gazetesi olarak sektör yöneticilerine Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın geldiği durum ve gideceği nokta konusunda görüşlerini sorduk.

Yakup Sayar
yakup@sigortacigazetesi.com.tr

Allianz Türkiye Sağlık Genel Müdür Yardımcısı Pınar Oruç Lembet: Bilinirlik arttıkça talep edilir duruma geldi

“2015-2016 yılı döneminde tamamlayıcı sağlıktaki artışın arkasındaki temel sebebin kamuoyunca bilinilirliğinin artması ve buna bağlı olarak artan talep olduğunu görüyoruz.”

Allianz Türkiye Sağlık Genel Müdür Yardımcısı Pınar Oruç Lembet, Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın (TSS) özel sigorta almak isteyen, ancak bütçesi daha kısıtlı olan müşteriler için ideal bir ürün olduğunun altını çizerek, “Nitekim devlet tarafından Genel Sağlık Sigortası kapsamında sunulan sağlık hizmet paketi her ne kadar geniş kapsamlı olsa da, TSS ile sigortalılar daha yaygın bir kurum ağıyla ve beklemeksizin, farklı standartlarda sağlık hizmetine de kolaylıkla erişebiliyorlar” dedi.

“Allianz olarak bu ürünü bireysel müşterilere TSS, kurumsal müşterilere ise TSS veya hibrid ürün olarak sunabiliyoruz” diyen Lembet sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurumsal sağlık poliçelerinde TSS ve özel sağlık sigortası özelliklerini tek bir ürün altyapısında buluşturan hibrid ürünler pazara son dönemde girdi. Allianz Türkiye olarak biz de hibrid ürünümüz “Karma”’yı da 2015 yılından itibaren müşterilerimize sunmaya başladık. Dolayısıyla bu iki ürünle gerek bireysel, gerekse kurumsal tarafta sigorta ettirenlere daha ekonomik çözümler de sunarak sağlık sigortası pazarını büyütmeyi hedefliyoruz. 2015-2016 yılı döneminde tamamlayıcı sağlıktaki artışın arkasındaki temel sebebin TSS ve Karma gibi türev ürünlerinin kamuoyunca bilinilirliğinin artması ve buna bağlı olarak artan talep olduğunu görüyoruz. Bunun da pazar büyümesine hizmet eden olumlu ve istediğimiz yönde bir gelişme olduğunu söylemek mümkün.”

‘ÖZEL SAĞLIK ÜRÜNLERİ TSS’YE DÖNÜŞMEZ’

Söz konusu ürünlerde poliçe sayısı yerine sigortalı sayısına bakıldığında seyahat sağlık hariç olarak toplam primin yüzde 23, sigortalı sayısının ise yüzde 29 arttığının görüldüğüne dikkat çeken Lembet, “Allianz Türkiye olarak tamamlayıcı sağlığı, sigorta ettirenlere bütçeleri dahilinde farklı alternatifler yaratarak pazarı büyütme imkanı sağlayacak bir unsur olarak konumlandırıyor ve sektör olarak bu yönde çalışmalar yapılmasını destekliyoruz. Özel sağlık sigortası ürünleri her geçen gün sunduğu yenilikler ve müşteriye yaşattığı farklı deneyimler ile, değişik müşteri ihtiyaçlarına hizmet etmeye devam edecektir. Tamamlayıcı sağlığa dönüşmelerini beklemiyoruz.”


Toplumda bilinç düzeyi arttıkça özel sağlık sigortasına olan ilginin de arttığını söyleyen Lembet sözlerini şöyle sürdürdü: “Allianz Türkiye olarak, sağlık sigortacılığında sadece sağlık harcamalarını finanse eden kurum olmanın ötesine geçen bir vizyonla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Önceliğimiz daima; değişen talep ve ihtiyaçlara göre yenilikçi çözüm ve uygulamalar sunabilmek. Geleneksel sağlık sigortalarında çözümlerin sektör genelinde değişen ihtiyaçlara bağlı olarak değişmeleri, sunulan ürünlerin farklılaşmaları gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim bu yönde attığımız çeşitli adımlar mevcut ve ilerleyen dönemlerde yeni çözüm ve uygulamalar sunabilmek üzere hazırlanıyoruz.”

Sompo Japan Sigorta Bireysel, Teknik ve Finansal Kurumlar Satış Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı  Şenol Ortaç: Sağlıkta TSS’nin payı giderek artıyor

“2014 sonu itibarıyla sağlık branşında üretilen her 100 liralık primin 1.2 lirası tamamlayıcı sağlıktan geliyordu. 2016 sonunda bu miktar 4.88 liraya yükseldi.”

Tamamlayıcı sağlık sigortalarındaki gelişimi sigorta sektörü açısından gayet olumlu ve umut verici olarak değerlendirdiklerini belirten Sompo Japan Sigorta Bireysel, Teknik ve Finansal Kurumlar Satış Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı  Şenol Ortaç, “Özel sağlık sigortaları, ister geleneksel, ister tamamlayıcı sağlık sigortası olsun; aslında sağlık hizmetlerinin finansmanı için en makul ve adil yöntemlerin başında geliyor. Türkiye’de sağlık için harcanan para 104 milyar liraya ulaştı. Kişilerin bireysel olarak yaptıkları ödemeler ise yaklaşık 15 milyar lira. Bunun yarısının dahi özel sigorta modeliyle finanse edilebileceği varsayımını yaparsak, pazarın büyüme potansiyeliyle ilgili çok daha net bir tablo ortaya koymuş oluruz. Bununla beraber gerek sağlık, gerek hizmet sunumu, gerekse sigorta perspektifinden; kamunun özel sektöre çok hızlı alan açmayı tercih edebileceği bir konu değil. Bu konuda aşamalı olarak alan açıyor, özel sağlık sigortaları da aşamalı olarak bu alanı tamamlıyor. O yüzden buradaki gelişimin uzun bir zamana yayılarak gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Tamamlayıcı sağlık aslında fiilen 2 yıllık geçmişi olan, çok yeni sayılabilecek bir ürün. Her ne kadar bu büyüme grup poliçelerinin etkisiyle olmuş gibi görünse de, önümüzdeki dönemde bireysel tamamlayıcı sağlığın da belirli bir hızla artacağına inanıyoruz. Zira, tamamlayıcı bireysel sigortalı adedi ise 2015 yılında 50 binlerdeyken, 2016 sonu itibarıyla 200 binlere yaklaşmış durumda. Ayrıca 2014 sonu itibarıyla sağlık branşında üretilen her 100 liralık primin 1.2 lirası tamamlayıcıdan gelirken; 2016 sonunda 4.88 liraya yükseldiğini görüyoruz” diye konuştu.

‘ÖZEL HASTANELERİN TUTUMU ÖNEMLİ’
Klasik sağlık poliçelerinin tamamının TSS’ye dönüşmesini öngörmediklerini ifade eden Şenol Ortaç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada pazarın ne şekilde ve hangi hızla dönüşeceğini; aslında SGK ile anlaşması olmayan, dolayısıyla da tamamlayıcı sağlık ürünlerinin ağında bulunmayan büyük özel hastane gruplarının davranışları belirleyecek gibi duruyor. Artık tüketiciler; nitelikli sağlık hizmetine çok daha uygun primlerle erişebiliyorlar. Bu durum, her geçen gün genişleyen bir müşteri kitlesi tarafından da fark ediliyor. Bu sağlık grupları, afaki sayılabilecek hizmet fiyatları ile hizmet sunmaya devam edip; fiilen konsolide olmuş bir pazarda, sınırlı sayıda sigorta şirketi ile işbirliği içinde sınırlı bir segmente mi hizmet verecekler, yoksa fiyat anlaşmalarını makul düzeylere çekerek sigorta sektörünün geneli ile yeniden bir kazan-kazan ilişkisine mi girmeyi tercih edecekler; birlikte göreceğiz.”

Şenol Ortaç, Sompo Japan Sigorta olarak en çok önem verdikleri konunun, ürünlerinin sigortalılarına farklı değerde öneriler sunması olduğunu ifade ederek, “Tamamlayıcı sağlık ürünümüzde, sunduğumuz teminatlar ve yarattığımız farklar hakkında; hem dağıtım kanallarımızdan, hem de müşterilerimizden çok olumlu geri bildirimler alıyoruz. Geleneksel sağlık ürünlerimizi de aynı bakış açısıyla revize ederek zenginleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz, sağlıkta müşteri ve paydaşlarının tamamına değer yaratan, saygın ve istikrarlı bir şirket olmak. Bunun için, geleneksel sağlık ürünlerimizin de ‘sigortalı için değer önerisi yüksek, prim seviyesi olarak sürdürülebilir, kanal için satışı kolay’ olacağını şimdiden söyleyebiliriz” diye konuştu.


http://www.sigortacigazetesi.com.tr/tamamlayici-saglikta-buyume-hiz-kesmiyor/

SOMPO JAPAN SİGORTA'NIN GELİŞİMİ

Büyümenin sürdürülebilir olması için kârlılık şart...

Geçtiğimiz sene ve bu yılın ilk çeyreğinde sadece oto sigortalarında değil, sağlıktan iş yeri sigortalarına, bankasüranstan konut sigortalarına kadar her alanda çok önemli bir büyüme gösterdiklerini kaydeden Şenol Ortaç, bu büyümenin yanı sıra kârlılıklarını da sürdürdüklerini ifade etti.

Sompo Japan Sigorta Bireysel, Teknik ve Finansal Kurumlar Satış Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Şenol Ortaç, 2016’da sadece oto sigortalarında değil, her alanda çok önemli bir büyüme gösterdiklerini söyledi. Bu başarıyı her zamanki gibi kârlılıklarından ödün vermeden elde ettiklerini ifade eden Ortaç, “Büyümenin sürdürülebilir olması için kârlılık şart” dedi.

Sompo Japan, 2016 yılını ve bu yılın ilk çeyreğini nasıl geçirdi?

Sadece geçtiğimiz yılın değil, son birkaç yılın bireysel sigortacılık pazarında tartışmasız en başarılı şirketi Sompo Japan. Şirketimizin kurulduğu günden bugüne her alanda gösterdiği, en başta fiyat istikrarı olmak üzere, acentelerimize yönelik hizmet anlayışı, kampanya ve komisyon uygulamaları, süreklilik arz eden kârlılık ve teknolojik gelişmelerde öncü bir şirket olmamız bu başarıyı da beraberinde getirmiştir.

Geçtiğimiz yıl sadece oto sigortalarında değil, sağlıktan, yangın sigortalarına, bankasüranstan, konut sigortalarına her alanda çok önemli büyüme ve pazar payı gelişimi gösterdik. Ayrıca her zamanki gibi kârlılığımızdan da ödün vermedik.

‘KASKODA EN KARLI VE EN HIZLI BÜYÜYEN ŞİRKETİZ’

2016’da kaskoda sektörün en çok kâr eden 2. şirketi olduk. Hatta sadece acente kanalını göz önünde bulundurduğumuzda sektörün bu alanda kârlılık oranı en iyi şirketiyiz. Yine 2016’daki gibi, son 12 yılın tamamında kaskodan kâr etmeyi başaran tek şirketiz.
%32 büyüme oranı ile %7 poliçe adedi pazar payına ulaşırken, bu alanda da sektörün en hızlı büyüyen ve en çok pazar payı kazanan şirketi olduk. Kaskodaki bu büyümede en önemli ayrıntı ise daha çok bireysel ve KOBİ segmenti müşterileri diye ifade edebileceğimiz pazardaki pazar payımızın %10 seviyesine ulaşmasıdır. 2017’de de pazar payımızı, yine her zamanki gibi kâr ederek koruyoruz.

Trafik sigortasındaki yeni gelişmelerden sonra pozisyonunuz ne olacak?

Biz her zaman serbest tarifeyi savunan bir yönetim ekibiyiz. Havuz sistemlerinde ürün içeriği, segmentasyon ve fiyatlama gibi sigorta şirketine farklılaşma olanağı sağlayan uygulamalarda hizmet farkınızı göstermeniz çok kolay olmuyor. Özellikle bizim gibi genç, yenilikçi, fark yaratan, teknolojiyi iyi kullanan şirketlerde bu tarz uygulamalar hep dezavantaj oluşturuyor.
Önümüzdeki kısa dönem için trafik sigortasında bu durumu değiştirebilmemiz çok mümkün gözükmüyor. Bu durumda bize düşen görevse bu dönemi en az kayıpla kapatmak. Bunun için de hem tarife, hem de pazarlama birimlerimiz başta olmak üzere şirketimizin ilgili departmanları çok yoğun bir şekilde mesai harcıyor. Trafik ürününde, pazar payımızda bir miktar azalmaya rağmen yine de sektörün en önemli oyuncularından biriyiz.

Bireysel sigortalardaki diğer alanlarda ne durumdasınız?

Aslında biz sadece oto sigortalarında değil, bireysel sigortacılık pazarının birçok alanında önemli büyümeler gösteriyoruz. Örneğin sağlık branşı. Biz sağlık branşında diğer şirketlere göre nispeten yeni oyuncularından biriyiz. Buna rağmen Tamamlayıcı Sağlık, Yabancı Sağlık, Seyahat Sağlık gibi ürünlerde sektörde öne çıkan ve hatta bizden daha eski şirketlere örnek olan çok farklı ürün ve uygulamalarımız mevcut. 2016 yılında sağlık branşında pazara “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” ürünümüzü sunduk. Bu ürünle birlikte; diğer şirketlere de örnek olacak şekilde kendi sağlık yazılımlarımızı geliştirdik, geliştirmeye devam ediyoruz. Kendi iç kaynaklarımızla gerçekleştirdiğimiz teknolojik altyapımızın bize sağlık branşında da ciddi avantajlar sağlayacağına inanıyoruz. Sağlıkta diğer bir başarımız ise yine her zaman olduğu gibi kârlılık. Kârlılığımız sayesinde rekabetçi fiyat ve komisyon uygulamalarımız devam ediyor. 2017 yılında da büyümeye ve acentelerimizi bu alanda büyütmeye devam ediyoruz.

Teknolojinin hızlı değişimiyle birlikte önümüzdeki yıllarda pazarı neler bekliyor?

Kuruluşumuzdan beri teknolojiyi iş süreçlerine her zaman entegre etmeyi başardık. Bunu yaparken, sadece o dönemi değil gelecek dönemi düşünerek stratejilerimizi ve altyapı yatırımlarımızı gerçekleştirerek, başta acenteler olmak üzere müşterilerimize fayda sağlamayı başardık. Artık müşteriler en iyi teknoloji kullanımı, en iyi ürün içeriği, pazardaki en iyi fiyat, en hızlı hasar ödemesi ve istedikleri her an her yerden şirket ile iletişime geçmeyi istemektedir. Bu durum, gelecekte şirketlerin müşterilerin olduğu her alanda, en iyi olma zorunluluğunu da beraberinde getirecektir. Bu değişim, sektörde bireysel sigortacılıktaki rekabeti ve pazar payı kazanma savaşını daha da artıracaktır.

ACENTE SAYISI 2000’E YÜKSELDİ

Bir diğer önemli gelişme de acente sayımızda oldu. Teknolojik uygulamalarımız, hasar hizmeti kalitemiz, istikrarlı fiyat politikamız ve rekabetçiliğimiz acentelerin şirketimize olan ilgisini her geçen gün daha da artırıyor. Şu an acente sayımız 2000’e ulaşmış durumda. Acentelik verme kriterlerimizde çok önemli beklentilerimiz olmasına rağmen, uygulama ve hizmetlerimizdeki sürekli iyileşme ile son bir yılda acente sayımız 1500’den 2000 adede ulaştı. 2016 yılı sonunda acente satış kanalı prim üretimi büyüme oranımız %147 seviyesinde gerçekleşti.

“Sürekli kendini yenileyebilen ve sürekli kâr edebilmeyi başaran iş yapış şeklimiz sayesinde, özellikle kriz dönemlerinden daha da güçlenerek çıkıyoruz.”

“Kurulduğumuz ilk günden bu yana, teknoloji ve altyapı konusunu çok önemsedik.”

Yabancı sağlıkta hem geçen yıl hem de bu yılın ilk çeyreğinde üretimde sektörün lider şirketlerindeniz. Seyahat sağlıkta 2016’yı 3. sırada tamamladık. Bu yıl nisan sonu itibarıyla sektör lideriyiz.

“Zorunlu tarife, DASK, TARSİM gibi havuz sistemi diye adlandırdığımız uygulamalara her zaman karşı olduk.”

“Nispeten düşük pazar payına rağmen geçtiğimiz yıl sektörün sağlık branşında matrah olarak en iyi ikinci teknik sonuç elde eden şirketiyiz.”

10 Haziran 2017
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/buyumenin-surdurulebilir-olmasi-icin-karlilik-sart/

05 Haziran 2017

TRAFİK SİGORTASI İNDİRİMİ...

Tavan fiyat uygulaması bir yaş araç sahiplerine yaradı.

Trafik sigortasına getirilen tavanın ardından ortalama fiyatlar yüzde 22 oranında gerileyerek 628 liradan 486 liraya indi. En çok fiyat indirimi geçen yıl araç alıp bir yıl kullanılan araçlarda gerçekleşti.

Trafik sigortasına getirilen prim tavanının ardından trafik sigortasında ortalama primler yüzde 22 düşerek 628 liradan 486 liraya geriledi. Sigorta Bilgi Merkezi (SBM) verilerine göre prim tavanının geldiği ilk ay olan nisanda düşüş yüzde 30’u aşarak 439 liraya inmişti. Mayısta ise biraz toparlandı ve 486 liraya çıktı. Tavan nedeniyle cebinden en az para çıkan kesim ise otomobilini 2016’da alıp geçen yıl sigorta yaptıranlar oldu.

Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre 2016’da araç satın alıp 4’üncü basamaktan sisteme giren vatandaşlardan kaza yapmadan 5’inci basamağa çıkanların sigorta primi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31.6 düştü. Yine 2016’da sisteme giren ancak bu kez kaza yaparak 3’üncü basamağa inenlerde de prim yüzde 30.4 geriledi. Kaza yapmadığı için fiyatı zaten çok düşük olan 7’nci basamakta ise indirim değil yüzde 7’lik artış oldu. Ancak bu rakam geçen yılın aynı dönemine (Ocak-Mayıs) göre kıyaslandığı için ortalama rakamlar daha doğru bilgi veriyor.



7’NCİ BASAMAK YÜZDE 8 GERİLEDİ
Ortalama rakamlara bakıldığında ise 7’nci basamakta bulunanların priminin yüzde 8 indiği görülüyor. İki yıl arka arkaya kaza yapmadan 6’ncı basamağa çıkanlarda ise fiyat indirimi yüzde 10 düzeyinde gerçekleşti. 2016’da sisteme girenlerin ortalama prim fiyatları ise yüzde 18 ile 19 arasında düşüş gösterdi. Araç aldıktan sonra 2-3 yıl ardı ardına kaza yapan ve 1’inci basamağa düşenlerin ise yazılan primleri yüzde 11.6 ortalama primleri ise yüzde 9 geriledi. Bu durum hem kaza yapmayan dikkatli sürücülerin hem de çok kaza yapan trafik canavarları için primlerin eskiden de zaten çok yüksek olmadığını ortaya koyuyor.

TRAFİKTE YENİ ÇALIŞMA BAŞLATILDI
Trafik sigortasına getirilen tavan prim uygulamasının ardından sigorta şirketleri bu durumdan zarar ettiklerini veya edeceklerini beyan ediyorlar. Buna karşın başta taksiciler olmak üzere birlik ve kooperatiflerin keyfi yerinde. Hükümet ve bürokrasi ise her iki kesime de zarar vermeden zorunlu bir sigorta olan trafikte doğru fiyatı bulmaya çalışıyor. Şirketler 2015 ve 2016’da gerçekleşen fiyat artışlarının nedenini özellikle geçmişe dönük bedeni tazminatların yargı kararları ile suiistimal edilerek artmasını gösterirken hükumet bu konuda kanun ve yönetmelikler çıkararak sigorta şirketlerinin önünü görmesini sağlamaya çalıştı. Diğer yandan 2-3 yıl öncesine kadar sektörde yaşanan yüksek büyüme hızı da zararın üstünü örterek şirketlerin daha düşük fiyatlama yapmasını sağlamıştı. Büyüme rakamları normal düzeyine inince bu kez görünür hale gelen zararı kapatmak için de yüksek oranlı prim artışları gelmişti. Bir ara yüzde 100’ü aşan prim zamları vatandaşı ve birlikleri harekete geçirince de hükumet önlem almak için bir çok yol denemiş fiyatlar geri gelmeyince tavan fiyat uygulamasına gitmişti.

FİYAT ARTIŞI GELEBİLİR
Ancak yeni tavan fiyatlar ile şirketler zarar edeceğini hesaplıyor. Sadece bu yıl meydana gelen araç hasarlarının karşılanması değil oluşabilecek insanların vefat etmesi, sakat kalması gibi bedeni riskler için de bundan sonraki 10 yıl sorumlu olan şirketler bir nevi kuyruğu olan bu sigorta türünde gelecek yıllarda zarar edeceğinden emin. Sigortacılardan sorumlu olan Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün hesabı ise farklıydı. Onlar mevcut fiyatlar ile zarar edilmeyeceğini bir başa baş noktasının (ne kâr ne zarar) yakalanacağını düşünüyordu. Şimdi ise özellikle Sigorta Birliği’nin yeni Başkanı Can Akın Çağlar’ın çabaları ile gerçek durumun ortaya konulması için bir çalışma başlatıldı. Hesap öyle koyal değil. Bunu özel hesapcılar yani aktüerler hesaplıyor. İşte şimdi şirketlerin aktüerleri ile Hazine’nin hesap yapanları bir araya gelip bir röntgen çekecek. Belki doğru noktayı bulacak. Çalışma sonucunda her şeyin doğru bir şekilde ortaya konulması sigorta şirketlerinin de zarar etmeden işlerini yürütmesi için trafik sigortasında yeni fiyat artışı sağlayabilir.

ŞARTLAR DEĞİŞİYOR MALİYET DÜŞECEK
Trafikte zararın azaltılması, şirketlerin maliyetlerinin azaltılması çalışması da sürüyor. Genel şartlar içinde destekten yoksun kalma, eşdeğer parça kullanılması ve araçların değer kaybı konusunda çalışma yapılıyor.

İKİLİ DENETİM SIKIŞTIRMASI VAR
Başlatılan hesap ve genel şartların değişecek olması şirketleri rahatlatırken diğer yandan ikili denetim ise can sıkacağa benziyor. Edinilen bilgilere göre bir yandan Rekabet Kurulu diğer yandan Sigorta Denetim Kurulu özellikle trafik sigortasında poliçe kesmekten çekinen sigorta şirketlerini tespit edecek çalışma başlatmış durumda.

http://www.sigortagundem.com/haber/tavan-fiyat-uygulamasi-1-yas-arac-sahiplerine-yaradi/1200667#ixzz4j9JuSzkY


Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...