14 Ocak 2019

TRAFİKTE GÜVENLİĞİN ANAHTARI : KASKO

Sigorta Medya internet sitesinde 14 Ocak 2019 tarihinde yayımlanan "Trafikte Güvenliğin Anahtarı : Kasko" başlıklı yazı...

Trafik sigortası tek başına asla yeterli değil ve kasko yaptırılmadan yola çıkılmaması gerekiyor. Hep karıştırılan trafik ve kasko haberimizde.

EDİP OZAN UÇOK / HAYATIMIZ SİGORTALI

Trafiğe çıkan araç sayısı her geçen gün artmasına rağmen trafik sigortası yaptıranların sayısı azalıyor. Trafik sigortası, trafikte güvenliğin anahtarı olarak görülüyor. Ancak trafik sigortası tek başına asla yeterli değil ve kasko sigortası yaptırılmadan yola çıkılmaması gerekiyor. Hep karıştırılan trafik ve kasko sigortasının kapsamları aslında oldukça farklı. Trafik sigortası, aracınızla karşı tarafa verdiğiniz bedeni ve maddi zararı karşılarken; kasko sigortası aracınızı kazalara karşı korumaya almanızı sağlıyor.

Fiyatı değil kapsamı önemli
Teminata odaklanın, her sigorta ürününde olduğu gibi kasko sigortanızı da yaptırırken öncelikli olarak fiyata değil, teminat kapsamına dikkat etmelisiniz. Dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko ve tam kasko paketlerinden ihtiyacınızı karşılayanı seçerek, bütçenize uygun poliçe oluşturabilirsiniz. Poliçenizdeki özel ve genel şartları mutlaka okumalısınız. Böylelikle hangi teminatlardan yararlandığınızı öğrenebilirsiniz. 
Hasarsızlık, indirime dönüşüyor. Kasko sigortanızı kullanmadığınız her yıl şirketinizden ‘hasarsızlık indirimi’ kazanırsınız. Bu oran yüzde 30’dan başlayarak, her geçen yıl yüzde 60’a kadar çıkabilir. Küçük hasarlarda kasko sigortanızı devreye sokmamak hasarsızlık indiriminizi korumanızı sağlar. Eğer poliçenizi yeniliyorsanız hasarsızlık indiriminizin yeni poliçeye uygulanıp uygulanmadığına dikkat edin.

Kaskonun dört çeşidi var
DAR KASKO: Çarpma, çarpışma, yanma gibi kasko sigortalarıy la teminat altına alınabilen risklerin bir kısmına teminat veriliyor.

KASKO: Çarpma, çarpışma, yanma gibi kasko sigortalarıyla teminat altına alınabilen risklerin hepsi için teminat verilen ürün.

GENİŞLETİLMİŞ KASKO: Kasko sigortalarıyla teminat altına alınabilen risklerin tamamına ve genel şartlarda ek sözleşme ile teminat alınabilecek risklerden bir kısmına teminat verilen ürün.

TAM KASKO: Kasko sigortalarıyla teminat altına alınabilen risklerin tamamına ve genel şartlarda ek sözleşme ile teminat alınabilecek risklerin hepsine teminat verilen ürün.

Hesaplı Kasko fiyatıyla fark ediliyor

Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Metin Oğuz, Hesaplı Kasko’yu daha uygun fiyatta müşterilerine sunmak için iki sene önce portföylerine kattıklarını söyledi. Oğuz, “Hesaplı Kasko ürünümüz, tüm hizmetlerini şirketimizle anlaşmalı özel servislerden alacağını belirten sigortalılarımız için önemli fırsat sağlıyor. Hesaplı Kasko, mevcut Birleşik Kasko Sigortası “Genişletilmiş Kasko” ürünümüz ile aynı teminat kapsamına sahiptir” dedi.



“Anlaşmalı servis ağımızın çok yaygın olduğu bu üründe, hususi otomobil grubu araçlar ile yolcu taşıyan maksimum 7 koltuk kapasiteli glass van tipi kamyonetlere de model yılı sınırlaması olmaksızın teminat veriyoruz” diyen Oğuz, “Ayrıca, poliçe kapsamında verilen mini onarım hizmetleri ile sigortalılarımıza araçlarında oluşan küçük çaplı hasarları ücret talep etmeden ve hasarsızlık indirimi bozulmadan giderme hizmeti sunuyoruz” şeklinde konuştu.

Hesaplı Kasko’nun, her bütçeye uygun bir kasko sigortası olma özelliği ile öne çıktığını belirten Oğuz şunları söyledi: “Sigortalılarımız çok sayıda anlaşmalı özel servis istasyonu seçeneğinden, 7 gün/24 saat hizmet sağlayan asistans yardımlarına kadar çok sayıda hizmetten yararlanma ayrıcalığına sahip oluyor. Üstelik bu ürünümüz ile tüm araç grupları için ihtiyari mali mesuliyet teminatını ‘sınırsız’ şekilde sunuyoruz ve bu özelliği sunan sektördeki tek sigorta şirketiyiz.

Kasko yaptırmadan önce mutlaka sormanız gereken 4 soru
Kasko ürünü hangi teminatları kapsar? 
Kasko ürünü çift taraflı çarpışma, çalınma ve yanma risklerine karşı güvence sağlamaktadır. Üstelik isteğe bağlı olarak ferdi kaza ve ihtiyari mali mesuliyet teminatlarının yanı sıra, asistans himetleri de ürün kapsamında sunulabilmektedir.

Kasko kapsamındaki asistans hizmetleri neler? 
Asistans hizmetleri kapsamında; aracın çekilmesi, aracın kurtarılması teminat kapsamındadır. Poliçe vadesi içinde kiralık araç hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. Ayrıca dilerseniz ek asistans hizmetlerini de poliçenize ekleyebilirsiniz.

Kasko primlerini düşürebilir miyim? 
Eğer ödediğiniz kasko primleri, bütçenizin üzerine çıkıyorsa ihtiyaçlarınızı yeniden değerlendirerek kendinize en uygun kasko ürününü seçmeniz çok önemli. Bu noktada, güvencenizi daha uygun fiyatlara sağlayabileceğiniz alternatifleri keşfedin!

Daha uygun fiyata kasko için ne yapmalıyım? 
İhtiyaçlarınızı karşılayacak doğru ürünü bulduktan sonra kaskonuzda yoksa kısa bir sürede siz de uygun fiyatla kasko yaptırabilirsiniz.

200 TL’ye kasko
Sompo Japan Sigorta, 2018 yılının ilk altı aylık döneminde kasko branşında başlattığı atağı hızlandırdı. Portföyünü büyütmeye devam eden Sompo Japan Sigorta, yeni ürünü Mini Kasko ile hedef kitlesinin çok önemli bir ihtiyacına çözüm sunarken; bu ürünü tanıtmak üzere hazırladığı radyo jingle’ı ve dijital reklam kampanyası ile de dikkat çekiyor. 
Sompo Japan Sigorta, Mini Kasko ürünü ile çift taraflı çarpışma, yanma ve çalınma gibi birçok riske karşı 200TL’den başlayan primler ile teminat sağlıyor. Sompo Japan Sigorta, radyo ve dijital reklam kampanyasında kullandığı akıllarda kalıcı jingle ile “Aracın Güvende, Paran Cebinde” mesajını vurguluyor. Tanıtım için hazırlanan radyo jingle’ında ayrıca kaskonun avantajlarından bahsedilirken; adı ‘mini’ ancak kendisi ‘dev’ olan ürünün farklılığının altı çiziliyor. 
Mini kasko ürünü ile ilgili bilgi veren Sompo Japan Sigorta Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özer Şimşek, “Sompo Japan Sigorta olarak, değişen piyasa koşullarında yükselen fiyatlardan dolayı kasko yaptırmayan ya da daha önce yenilemekten vazgeçen araç sahiplerini düşünerek, ihtiyaçları doğrultusunda Mini Kasko ürününü geliştirdik. Mini Kasko’nun ismi her ne kadar ‘mini’ olsa da, sunduğu kapsamlı hizmetlerle fiyat performans açısından önemli bir ürün. Mini Kasko ürünümüzü güçlü bir reklam kampanyası ile destekliyoruz. Radyo Jingle’ı ve dijital mecralarda başlattığımız kampanyamızda Mini Kasko’nun “dev” hizmetini akılda kalıcı bir jingle ile ön plana çıkarmaya çalıştık” dedi.

https://www.sigortamedya.com.tr/trafikte-guvenligin-anahtari-kasko/

ÖZEL SAĞLIKTA FİYATLAR ARTTI

Sn. Noyan DOĞAN'ın 14 Ocak 2019 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde yayımlanan, özel sağlık sigortalarında prim artışını konu alan yazısı...

SON günlerde okuyuculardan özel sağlık sigortası ile ilgili şikayet gelmeye başladı. Şikayetin konusu ciddi fiyat artışları. Kimi okuyucular, sigorta şirketinin yüzde 38 zam yaptığından yakınıyor, kimileri ise zam oranının yüzde 45 olduğunu söylüyor. En düşük zam oranı ise yüzde 30’lara yakın. Gelen şikayetlere baktım; genelde, yeni yılda sağlık sigortasında zam oranının ortalama yüzde 35’ler civarında olduğu dikkatimi çekti. Hal böyle olunca da vatandaş, enflasyonun yüzde 20 olduğu bir ortamda, sağlık sigortasında zam oranının neden yüzde 40’lara yakın olduğunu sorguluyor.

2.6 MİLYON SİGORTALI
Araştırdım; hem sigortacılarla hem sağlıkçılarla konuştum. Önce, sağlık sigorta pazarı hakkında bilgi vereyim. 2 milyon 640 bine yakın kişinin özel sağlık sigortası bulunuyor. Bunun bir milyon 400 bini grup sağlık sigortasından, yani şirketlerin çalışanları için yaptırdıkları sigortadan oluşuyor. Kalan bir milyon 167 bin kişi de ferdi olarak özel sağlık sigortası yaptırıyor. 80 milyonluk bir ülkede hepi topu sağlık sigortalı vatandaş sayısı 2.5 milyondan biraz fazla. Bence birinci sorun bu. Kaldı ki, 2017 yılında sigortalı sayısı 2.8 milyonmuş. Yani, sigortalı sayısında düşüş var.
Sigorta şirketlerinin sağlık sigortasındaki durumunu da inceledim. Çünkü konuştuğum sigortacılar, bu alanda zarar ettiklerini öne sürüyor. 2018’in 9 aylık döneminde sigorta şirketleri sattıkları tüm sağlık poliçelerinden –ki bunun içinde tamamlayıcı sağlık, seyahat sağlık, hastalık gibi sağlık sigortaları da var- 4 milyar TL gelir elde etmişler. Karşılığında ise 3.8 milyar TL giderleri olmuş ki, bu giderin 3.4 milyar lirası yine sigortalılara ödedikleri sağlık hasarından oluşuyor. Bakıldığında, 2018’in 9 aylık döneminde sigortacılar, özel sağlık sigortasında vatandaştan topladıkları her 100 liralık primin, 83 lirasını hasar olarak yine vatandaşa ödemişler.



DOKTORA YÜZDE 26 ZAM
Gelelim, fiyat artışının nedenlerine. Sigortacılar madde madde anlattılar. Birincisi, 2018’in ikinci yarısındaki, özellikle de Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında, dövizdeki hızlı yükselişin başta tıbbi malzeme olmak üzere tüm sağlık giderleri ve ilaç fiyatlarında yarattığı artış. Konuştuğum sigortacılar, “2018’in başında bir stent için hastaneye bin lira ödüyorduk şimdi 7 bin lira ödüyoruz” diyor. İkinci bir neden, doktor fiyatlarındaki artış. Türk Tabipleri Birliği, 2019 yılı hekim fiyat tarifesini açıkladı ve buna göre de yeni yılda hekimlerin alacağı ücretlere yüzde 26 zam yaptı.

NEDEN ZAMLANDI ?
Yine bir başka etken, özellikle son bir-iki yılda sağlık sigortası yaptıranların sigorta kullanımındaki artış. Sigortacılara göre; yaş değişimi nedeniyle sigortalılar daha fazla sağlık hizmetine başvuruyor, kimi sigortalılar sigortaya ödediği primi çıkarmak için sık sık doktora gidiyor, grup sağlık sigortalarında da çalışanlar ‘seneye şirket sigorta yapmaz, varken kullanayım’ diyor ve sene sonuna doğru bu kullanımlar daha da artıyor. Sigortacılara göre, sağlıkta sigortalı sayısı artmıyor ama hasar oranı artıyor. 
İşte tüm bunları alt alta koyduğunuzda, üzerine bir de şirketlerin bu alanda zarar açıklayacaklarını eklediğinizde; evet, vatandaş, şikayetinde haktı, 2019 yılında özel sağlık sigortasında fiyat artışı ortalama yüzde 35’lere yakın.

SAĞLIKÇILAR NE DİYOR?
Sigortacılar sağlık sigortasında fiyat artışının ana nedenini sağlık giderlerindeki artışa bağlıyor. Peki, bu konuda sağlıkçılar ne diyor? Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat ile konuştum. Bahat, dövize bağlı olarak başta malzeme ve ilaç olmak üzere sağlık giderlerinde ciddi artış olduğunu, sağlık enflasyonunun da yüzde 30’lar civarında olduğunu belirterek, Türk Tabipler Birliğinin de hekim ücretlerine yüzde 26 zam yaptığını söyledi. Reşat Bahat, bu noktada sigorta şirketlerine bir eleştiri de bulunarak, şunları söyledi: “Sigorta şirketleri sağlık hasarı olarak ödediği paraların yüzde 60’ını 20 hastaneye ödüyor. Oysa 500 özel hastane var. Diyorlar ki, o büyük hastaneler poliçede olmazsa, sigorta satamıyoruz. Doğrudur, ancak sigorta şirketleri o büyük hastanelere Tabipler Birliğinin belirlediği hekim fiyatının iki katını verirken, diğer hastanelere ise belirlenen fiyatın yarısını teklif ediyor. O zaman da diğer hastaneler özel sigortalar ile çalışmak istemiyor. Oysa el birliği ile sigortalı sayısını artırıp, özel sağlık sigortasını tabana yaysak fiyatlar düşecek.”
14 Ocak 2019
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/ozel-saglikta-fiyatlar-artti-41081937

13 Ocak 2019

HASAR TALEBİNDEN TAZMİNATA : TIBBİ SORUMLULUK SİGORTALARI (1)

1928 yılında kabul edilen 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanun’da 2010’da gerçekleştirilen değişiklikle (Ek Madde 12), hekimlere ve diş hekimlerine zorunlu sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü getirilmiştir. Anılan düzenleme aşağıdaki gibidir:  

Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir.

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan veya mesleklerini serbest olarak icra eden tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama sebebi ile kişilere verebilecekleri zararlar ile bu sebeple kendilerine yapılacak rücuları karşılamak üzere mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.

Zorunlu mesleki malî sorumluluk sigortası, mesleklerini serbest olarak icra edenlerin kendileri, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için ilgili özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yaptırılır.

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların sigorta primlerinin yarısı kendileri tarafından, yarısı istihdam edenlerce ödenir. İstihdam edenlerce ilgili sağlık çalışanı için ödenen sigorta primi, hiçbir isim altında ve hiçbir şekilde çalışanın maaş ve sair malî haklarından kesilemez, buna ilişkin hüküm ihtiva eden sözleşme yapılamaz.

Zorunlu sigortalara ilişkin teminat tutarları ile uygulama usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.

Bu maddedeki zorunlu sigortaları yaptırmayanlara, mülki idare amirince sigortası yaptırılmayan her kişi için beşbin Türk Lirası idari para cezası verilir.

Bu yasal düzenlemeden sonra 2010 yılında “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” (kısaca TKUZSSGŞ) yayınlanmış ve zorunlu sigorta bu hükümler çerçevesinde yaptırılmaya/yapılmaya başlamıştır. 

Aşağıda yaklaşık dokuz senelik bir uygulama deneyimi ışığında bu sigorta bağlamında ortaya çıkan bazı sorunlara kısaca değinmeye çalışacağız. 



10 YILLIK SÜRE AŞIMI
Sorumluluk sigortasının hangi esasa göre işleyeceği sorusundan maksat şudur: Acaba sigorta süresi içinde hangi olgu gerçekleştiği takdirde sigortacı sigorta teminatı sağlamakla yükümlü olacaktır?

Türk Ticaret Kanunu’na göre sorumluluk sigortaları aksi öngörülmedikçe “olay” esasına tabidir (TTK 1473(1)). Diğer bir anlatışla, yasada sigorta süresi içinde gerçekleşmesi lazım gelen olgu “olay” olarak belirlenmiştir. Olay, sorumluluğu sigorta edilen kişinin sorumluluğunun doğmasına yol açan zararın sebebi niteliğindeki olgudur. Bir örnekle açıklamak gerekirse: Hekimin yanlış tanı koyduğu için hatalı ilaç yazmış olduğunu ve bu ilacın düzenli olarak iki ay kullanımı sebebiyle de hastanın zehirlendiğini ve hastanede tedavi görmesi gerektiğini varsayalım. Burada sigorta süresi içinde meydana gelmiş olması gereken olgu TTK’ya göre hekimin hatalı ilaç yazmasıdır. Yoksa zararın söz konusu olması değildir. 

Ancak TKUZSSGŞ, yasanın verdiği olanaktan yararlanarak, TKUZSS’yı olay esaslı bir sorumluluk sigortası olarak öngörmemiş, “talep” esasını benimsemiştir. TKUZSSGŞ’nin “B. Zarar ve Tazminat” bölümünde yer alan “Rizikonun Gerçekleşmesi” başlıklı  B.1 maddesi uyarınca  

………sigortalının kendisine tazminat talebinde bulunulduğunu öğrendiği ya da zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvurduğu anda riziko gerçekleşmiş sayılır.” 

Bu durumda, bir TKUZSS poliçesinden tazminat ödenebilmesi için hekimin tıbbi hatayı ne zaman yaptığına veya bunun sonucunda zararın ne zaman meydana geldiğine değil, evvela mesleki hata sonucunda oluşan zarar için, zarar gören tarafından ne zaman tazminat istendiğine bakmamız gerekmektedir. Eğer tazminat talebi bir TKUZSS poliçesinin sigorta süresi içinde ileri sürülmemişse, o poliçe devre dışıdır. 

Tazminat talebine yol açan “olay” ise sigorta süresi içinde meydana gelmiş olmak zorunda değildir. Bununla birlikte TKUZSSGŞ’nin A.1 maddesi  sigorta korumasının 

“sözleşme tarihinden önceki on yıllık dönemdeki veya sözleşme süresi içindeki mesleki faaliyet nedeniyle verilen zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde sigortalı hekime yöneltilen tazminat talepleri” 

hakkında sağlandığı belirtilmektedir. Buna göre, sigortalının sorumlu olduğu zararla sonuçlanan tıbbi hata, sigorta sözleşmesinin yapıldığı tarihten geriye doğru 10 yıllık bir zaman dilimi içinde de gerçekleşmiş olabilecektir. (Ancak TKUZSSGŞ’nin A.1. maddesinde “10 yıllık dönemin başlangıç anının 30 Temmuz 2009’dan önce olamayacağı” da hükme bağlanmıştır. Bu sebeple, hekim hatası 30 Temmuz 2019’a kadar, en erken 30 Temmuz 2009’da gerçekleşmiş bulunmalıdır.)  

Yukarıdaki veriler ışığında özetlersek, TKUZSS’nın sağlayacağı koruma 

– Bir yandan tıbbi hatanın sigorta sözleşmesi öncesindeki 10 yıllık süre içinde yapılmış olması,
– Zarar görenin tazminat istemini sigorta süresi içinde sigortalı hekime karşı ileri sürmüş bulunması üzerine devreye girecektir.  

TAZMİNAT SÜRECİ 
Sorumluluk sigortaları alanında “tazminat talebi” deyiminden ne anlaşılması gerektiği konusu yasada düzenlenmemiştir. 

Yurt dışındaki genel anlayış, zarar görenin uğradığı zarar sebebiyle “sigortalı hekimi sorumlu tutma niyet ve arzusunu ortaya koyan” açıklamalarının yeterli olacağı biçimindedir. Hatta, zararın kuruşlandırılmış olması dahi gerekli sayılmamaktadır. Öte yandan, herhangi bir şekil koşulunun da aranmayacağı ve tazminat talebinin sözlü olarak -mesela telefonda- dahi yapılmış olabileceği kabul edilmektedir. 

Ülkemiz uygulamasında ise, dava, icra takibi ve noter ihtarı dışındaki tazminat istemleri duraksama yaratmaktadır. Özellikle e-posta, mektup, elektronik mesaj veya telefon gibi iletişim araçların kullanılması halinde durum tartışmalı hale gelmekte ve sigortacıların itirazı ile karşılaşabilmektedir. Buna karşılık, ceza soruşturması sırasında zarar görenin onayladığı tutar üzerinden sigortalı hekime yapılan uzlaştırma önerisi (CMK m. 253) tazminat istemi niteliğinde görülebilir. Aynı şekilde, ceza yargılaması sırasında gerçekleşen zarar görenin onayladığı tutar üzerinden yapılmış uzlaştırma önerisi de tazminat istemi ile bir tutulabilir (CMK m.254). 

Türkiye’de birçok halde hekim hakkında yapılan şikayet üzerine idari soruşturma ve/veya ceza soruşturması başlatılmakta ve zarar gören de tazminat davasını bu prosedürün nasıl sonuçlandığını gördükten sonra açmaktadır. Hekim hakkında yalnızca şikayette bulunulmasının ona yöneltilmiş bir tazminat istemi olarak değerlendirilmesi gerekip gerekmeyeceği önemli bir yorum sorunudur. Tazminat isteme niyeti bu aşamada çok belirgin değilse de (şikayet yazılarında hekimden tazminat talep edildiği/edileceği çoğu halde açıkça vurgulanmamaktadır), hekimin şikayet edilmesi ondan tazminat isteminde bulunulmasının başlangıç safhasıdır. Şikayetin kısmen dahi olsa haklı görülmesi ve hekim hakkında yönetsel işlem yapılması yahut ceza yaptırımı uygulanmasına karar verilmesi üzerine, çoğunlukla tazminat talebi dava veya icra takibi yoluyla ileri sürülmektedir. Bu yönden bakınca, şikayette bulunma olgusunu tazminat talebi  olarak nitelemek mümkündür. 

Ancak, bu konunun yargı tarafından sınırları bütün duraksamaları ortadan kaldırılacak biçimde açıklığa kavuşturulması lazımdır. Talepten ne anlaşılacağı ve ne zaman yapılmış sayılacağı TKUZSS’nın temel noktalarından biri olduğuna göre, bunun çok açık kurallara bağlanması gereksinimi vardır. 

Sorumluluk süreci boyunca gerek tazminat talebi öncesinde gerek bu talep sonrasında sigortalının sorumluluğunun önlenmesi veya azaltılması amacıyla girişimlerde bulunulması doğaldır. Bu girişimler çoğu halde masraf yapılmasını gerektirir. Sigortacının son aşamada kendisinin yararlanacağı bu giderleri de karşılaması lazımdır. Yasa (TTK 144,TTK 1474) ve genel şartlar giderlerin sigortacı tarafından ödenmesine ilişkin kurallar içermektedir. 

Genel hüküm niteliğindeki TTK 1448(1), (3) ve (4)’e göre 

“(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür.
(2) ……..
(3) Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür.
(4)Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.”

Kanımızca TTK 1448 özellikle tazminat isteminin henüz ileri sürülmediği dönemde gerçekleşen masraflar için devreye girebilecektir.  

Tazminat istemi ile ilgili giderleri hükme bağlayan TTK 1474 ise şu hükmü içermektedir.  

“Sigortalı aleyhine bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin makul giderler sigortacı tarafından karşılanır.

Giderler konusu genel şartlarda da düzenlenmiştir: TKUZSSGŞ’nin “Giderlerin Ödenmesi” başlıklı B.3.1 maddesi uyarınca 

“Sigortacı, zararı önleme, azaltma, artmasına engel olma ve rücu haklarının korunmasına yönelik sigortalının yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından ayrı olarak tazmin eder

Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.”

Sigortacının avans verme yükümlülüğü ayrıca TKUZSSGŞ’nin “Tazminata İlişkin Avans Verilmesi” başlığını taşıyan B.3.2 maddesinde de düzenlenmiştir: 

“Sigortacı, sigortalının talebi üzerine, tazminat talebine ilişkin giderler için avans vermek zorundadır.”

Bu iki hüküm arasındaki fark, ilkinin zarar görene ait zararın önlenmesini; ikincisinin ise zarar görenin zarara maruz kaldıktan sonra sigortalı hekime yönelttiği tazminat isteminin sonuçsuz kalmasını sağlamayı hedef tutmasıdır. 

Sigortacının bu giderleri karşılama yükümlülüğü emredicidir. Bu sebeple mesela sigortalı hekimin görevlendirdiği avukat tarafından istenen makul ücretin karşılanmayacağı kararlaştırılamaz. Ancak tazminat tutarı ile talebe ilişkin giderlerin toplamı sigorta teminat limitini aşarsa, sigortacı aşan kısmı TTK 1474(1) son cümle uyarınca, ancak sözleşmede aşan kısmın da ödeneceği kararlaştırılmış olduğu takdirde karşılayacaktır. 

TKUZSSGŞ’nın “Sigortalıya Yardım” başlığını taşıyan B.3.4 maddesi sigortacının sigorta bedelini aşan giderleri ödemesini öngören bir düzenleme içermektedir. Buna göre “Sigortacı dava sonucuna göre yargılama giderlerini ve avukatlık ücretlerini genel hükümler çerçevesinde ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde öder.” 

SİGORTACI “AVANS” VEREBİLİR
Sorumluluk sigortalarında, sigortacı aşağıdaki edimleri üstlenir: 

– Haklı tazminat istemleri söz konusu ise sigortalının kurtarılması

– Haksız tazminat istemleri ileri sürülmüşse, bu istemlerin haksız veya aşırı oldukları ölçüde sonuçsuz bırakılması. 

Sorumluluk sigortacısının zarar görene ödeme yapma edimi, en erken sigortalıya karşı bir tazminat talebi yöneltildikten sonra söz konusu olur. 

– Tazminat isteminin yerinde olduğunu belirleyen sigortacının gecikmeden ödeme yapması lazımdır. 

– Buna karşılık eğer tazminat isteminin haksız veya aşırı olduğu saptanmışsa, sigortacı haksızlık veya aşırılık ölçüsünde talebe karşı savunma yapılmasını kararlaştırabilir ve yargının bu hususta vereceği kararı bekleyebilir. 

Bu noktada hemen vurgulayalım ki “Tazminat Ödeme Borcu” başlıklı TTK 1427’de yer alan sigortacının tazminat ödeme borcunun ne zaman muaccel (istenebilir) hale geleceğine ve sigortacının avans vermesine ilişkin düzenleme (TKUZSSGŞ B.3.3 maddesinde de aşağı yukarı aynı ifadelerle tekrarlanmıştır) sorumluluk sigortalarına uygun düşmemektedir ve bu sigortalarda uygulanmaması lazımdır. TTK 1427’nin ilgili fıkraları aşağıdadır:  

(2) Sigorta tazminatı……, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446’ncı maddeye göre yapılacak (rizikonun gerçekleştiğine ilişkin) ihbardan kırk beş gün sonra muaccel olur. …….. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.

(3) Araştırmalar, 1446’ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder.

Aşağıda göreceğimiz gibi, sigortacı riziko bildiriminin kendisine ulaşmasından sonra beş gün içinde bu tazminat istemi hakkında karar verip sigortalı hekime bildirmek zorundadır (TTK 1476(1)). Şu halde sigortacı edimlerini kural olarak bu beş günlük sürenin sonundan başlayarak yerine getirmek durumundadır. Fakat, yine aşağıda altını çizeceğimiz gibi sigortacı, eğer öyle uygun görürse, sigortalı aleyhindeki istemin haklılığının ancak yargı kararıyla saptanması üzerine karşılanmasını da tercih etmiş olabilir. Bu son halde, tazminat ödemesi belki de rizikonun gerçekleşmesinden seneler sonra söz konusu olacaktır. 

Bu noktada sigortacıların, sorumluluk sürecinin uzunluğundan, bütün bu süre boyunca karşılık ayırmak gereğinden zaman zaman yakındıklarını da belirtelim. Kanımızca süreci kısaltmak mevcut koşullarda pek mümkün görünmemektedir. O sebeple çözüm daha çok zarar görenlerle uzlaşmada yatmaktadır.  

Öte yandan, sorumluluk sigortalarında sigortacının “avans” ödemesi de gerekmez. Eğer zarar görenin tazminat istemi yerinde ise sigortacı hemen ödeme yapmak zorundadır; bu istem yerinde görünmemekte ise yargı kararının kesinleşmesini bekleyecektir. Ancak bu bekleme süresince teminat göstermesi lazım gelebilir. 

http://www.sigortacigazetesi.com.tr/hasar-talebinden-tazminata-tibbi-sorumluluk-sigortalari-1/

x

09 Ocak 2019

YURT DIŞI TEDAVİ TEMİNATI & BİREYSEL SAĞLIK

Anadolu Sigorta’nın yurt dışında direkt ödeme anlaşması imzaladığı sağlık kuruluşları bulunmamaktadır.
Ancak Anadolu Sigorta, yurt dışında çok sayıda ülkede anlaşmalı sağlık kuruluşları bulunan bir asistans firma ile sigortalılarımızın bu anlaşmalardan yararlanabilmeleri amacıyla bir sözleşme imzalamıştır.

Bu sözleşmeye göre sigortalıların, yurt dışında yatışlı tedavi görecekleri sağlık kuruluşunun adını Anadolu Sigorta’ya önceden bildirmeleri ve tedavi görülecek sağlık kuruluşunun Anadolu Sigorta’nın anlaşmalı olduğu asistans firma ile anlaşması bulunması durumunda, söz konusu tedaviye ilişkin giderler sigortalının poliçe teminat limitleri dahilinde Anadolu Sigorta tarafından doğrudan yurt dışındaki ilgili sağlık kuruluşuna ödenecektir.
Ancak, sigortalıların yatışlı tedavi görecekleri sağlık kuruluşlarının asistans firma ile anlaşması bulunmuyorsa sigortalılar sağlık giderlerini sağlık kuruluşuna kendileri ödeyecek daha sonra fatura ve ilgili raporları Anadolu Sigorta’ya iletecekler; ödeme, poliçe genel ve özel şartları çerçevesinde sigortalıların banka hesaplarına yapılacaktır. Sigortalılar yurt dışındaki ayakta tedavi giderlerini önce kendileri ödeyecekler, sonra ödenmek üzere fatura ve ilgili evrakları Anadolu Sigorta’ya göndereceklerdir.
23 Nisan 2014 tarihi itibarıyla yeni düzenlenecek bireysel sağlık sigortası poliçelerinde, sigortalıların Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında ikamet etmeleri koşulu aranmaktadır. Ancak, bir poliçe döneminde yurt dışında kesintisiz 120 günden daha fazla süre ikamet edildiğinin tespiti durumunda, Anadolu Sigorta’nın pasaport talep etme ve yurt dışında gerçekleşen giderleri ödememe hakkı saklıdır.
Detaylı bilgi için:

08 Ocak 2019

BİNA KAPSAMINA DAHİL OLAN KIYMETLER


Konut paket sigortanızda “bina teminatı” bulunması durumunda, bu teminatın kapsamında yer alan kıymetler aşağıda yer almaktadır. Bu teminatla aşağıda yer alan bölgelerde meydana gelebilecek bir hasar sonucunda sizin uğrayacağınız zarar, poliçeniz kapsamında karşılanmaktadır.

Adresi poliçe üzerinde belirtilen sigortalı konuta ait;

• 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler

• 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümün dışında olup, doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan kömürlük, su deposu, garaj, elektrik, havagazı veya su saati yuvaları, tuvalet gibi eklentiler,

• 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki ortak yerler; temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin parçası diğer elemanlar, sarnıçlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş / bahçe kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvalet ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, çatılar, bacalar, genel dam terasları, yağmur olukları, yangın emniyet merdivenleri, ortak kullanıma yönelik garaj, su deposu, kömürlük, elektrik, su ve havagazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, Kalorifer daireleri, kuyular, sığınaklar, şehir şebekesi bitiminden başlamak üzere, her kat malikinin kendi bölümü dışındaki kanalizasyon tesisleri ve çöp kanalları ile kalorifer, su, havagazı/doğalgaz ve elektrik tesisleri ile yeraltı/yerüstü tesisatları, telefon, radyo ve televizyon için ortak şebeke ve antenler, sıcak ve soğuk hava tesisleri,



• Binaların dışındaki bahçıvan evi, binaların içlerinde veya üzerlerinde bulunan elektrik ve sıhhi tesisat (su, gaz vb.), güneş kollektörleri, sprinkler vb. her çeşit sabit tesisat, yürüyen merdivenler, yıldırımlık (paratoner), televizyon anteni gibi binayı tamamlayan şeyler, istinat duvarları, bahçe ve çevre duvarları, rıhtımlar, teraslar, iskeleler, bina dışındaki çeşme ve heykeller, yüzme ve süs havuzları

Çitler, kameriyeler, sabit oyuncaklar, bunların temel ve kaideleri, panjurlar, pergola ve binanın eklentisi durumundaki sabit tenteler, sabit duş kabinleri, bekçi kulübeleri, binaya sabitlenmiş/binanın eklentisi olacak şekildeki jeneratörler, hidroforlar, havuz ekipmanları, pompa ve motorlar (yer altında çalışanlar dahil) ile bunların kumanda panoları vb. ayrılmaz/tamamlayıcı unsurları, kulübe ve hayvan barınakları, sabit barbeküler, spor salonları, spor ve sosyal amaçlı kullanılan binalar, bu binalara ait pergola, tente vb. sabit eklentiler ile bu binalara ait tüm kapalı mekanlar, süs ve bahçe bitkileri yetiştirmek amacıyla kullanılan plastik veya cam örtü ile kaplı seraların taşıyıcı sistemleri ve örtüleri, binaya sabitlenmiş kasalar (içinde bulunan para, ziynet vb. her türlü kıymet hariç), sundurmalar, ışıklı/resimli/yazılı her tür levha ve tabelalar, binaların dışında yer alan kaldırım, yol, araç park yerleri, oyun alanları ve benzeri yerlerde bulunan beton, asfalt, taş ve diğer zemin döşemeleri, her türlü canlı bitki hariç olmak üzere peyzaj / çevre düzenlemeleri, bina sahibi tarafından yaptırılan binaya sabitlenmiş/binanın eklentisi olacak şekildeki kıymetler

Dış cephe camları, pencere camları, iç ve dış kapı camları, iç mekan bölümlendirme ve döşeme camları, sabit aynalar, plexiglass levhalar, bunlar ile beraber değişmesi zorunlu olan kol, kilit, mekanizma, çerçeve, kaide vb. aksamlar ile üzerindeki süs, resim, yazı kaplama malzemeleri ve vitraylar.

• Yukarıda sayılanların dışında kalıp da yine ortaklaşa kullanma, korunma veya faydalanma için zaruri olan diğer yerler ve şeyler Yukarıda sayılan kıymetlerden ortak kullanıma tabi olanlar için sigortacının sorumluluğu, sigortalının söz konusu kıymetler üzerindeki hissesi oranında olup her halükarda bina sigorta bedeli ile sınırlıdır.



28 Aralık 2018

SİGORTADA DAVA AÇMADAN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURU ARTIK ZORUNLU

Av. Arb. Şeyda Karayazgan, zorunlu arabuluculuk düzenlemesi karşısında sigorta alanındaki ihtilafların durumu hakkında açıklamalarda bulundu. 6/12/2018 tarih ve 7155 sayılı yasa ile 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da rakam sınırı olmaksızın zorunlu arabuluculuk uygulanacağını kaydeden Karayazgan, “Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalarda uygulanmayacaktır”dedi.

Karayazgan, konuyla ilgili soruları yanıtladı.
Sigorta sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda durum nasıl olacak?
Sigorta hukuku kaynaklı ihtilaflar bakımından, ihtilaf konusunun “hasar” veya “prim”den kaynaklı olması arasında bir fark yoktur. Yani konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. Burada istisna durum olan geçici hukuki korumalar, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, icra takipleri, çekişmesiz yargı işlemleri arabuluculuğun dışındadır. Yani bu gruptaki davalarda doğrudan dava açılabilir.
İcra ile başlanan süreçte itiraza uğraması halinde icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılması istenebilen hallerde dava şartı söz konusu değildir. İtirazın iptali, ticaret mahkemelerinde açılacak olursa dava şartı olarak arabuluculuk uygulanacaktır.
Trafik sigortası hariç olmak üzere diğer sorumluluk sigortalarında zarar görenlerin dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuk sürecini de tüketmeleri gerekecektir.
Zorunlu trafik sigortasında ise trafik kanunu aynen uygulanmaya devam edecektir. Buna göre, önce sigortacıya başvuru süreci tamamlanıp, anlaşma olmaz ise arabulucuya başvurma yine dava şartı olarak varlığını koruyacaktır.
Peki Tahkim’e başvuru hallerinde aynı prosedür geçerli olacak mı?
Hayır. Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru ihtiyari bir çözüm yoludur. Tahkime yapılacak başvuru öncesi arabuluculuğa başvurma şartı yoktur.
Aracılık sözleşmelerinden kaynaklı ihtilaflarda süreç nasıl işleyecek?
Acentelik sözleşmeleri & broker protokollerinden kaynaklı ihtilaflarda yine aynı şekilde ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olması sebebi ile arabuluculuk bu tür ihtilaflarda da zorunlu olacaktır.
Asistans şirketleri ve anlaşmalı kurumlarla olan sözleşmelerde süreç nasıl işleyecek?
Bu vesile ile şunu söylemek lazım ki ticari davalar kavramı kanunla çok geniş kapsamlı gelmiştir. Fikri ve sınai haklar mahkemelerinde bulunan hemen hemen tüm davalar, marka patent davaları, telif haklarına ilişkin davalar, bankacılık alanının tamamı, kambiyo senetleri gibi alanlar dava şartı kapsamındadır.
‘TESPİT VE TEDBİR DAVALARI KAPSAM DIŞINDA’
Davanın konusu arabuluculuğa başvurunun gerekip gerekmediği hakkında bize fikir verecektir. Bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Tespit, tedbir davaları kapsam dışındadır.
Sigortacının rücu ettiği durumlarda süreç nasıl işleyecek?
Rücu davalarının konusu bildiğiniz üzere ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkindir. Bu sebeple, şirketlerin rücu prosedürleri tamamlandıktan sonra yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne başvurmaları gerekecektir.
Yetkili yer meselesini biraz açabilir misiniz?
Arabuluculuk sürecine dair başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhal ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir.
Arabuluculuk süreci ile ilgili nelere dikkat edilmesi gerekir?
Yetki meselesi oldukça önemli. Buna ilaveten, başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür. İş kanununda ilk kez uygulanan zorunlu arabuluculukta arabulucuların en fazla sorun yaşadıkları sorun tarafların iletişim bilgilerine ulaşmaktı, kanunda getirilen yükümlülükle bu sorun çözüme kavuşmuş görünmektedir.
‘TOPLANTILARA KATILMAK ÖNEM TAŞIYOR’
Toplantıya katılmak önemli. Zira taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilecektir. Bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacak, ancak her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.
Tarafların arabuluculuk görüşmelerine giderken taleplerinin kapsamını, dayandıkları delilleri ve talep tutarına dair detaylı bir alacak hesabını yaptırmış olmalarında fayda var. Zira toplantı sırasında bu hesabı yapmak mümkün olmayabilir.
‘TARAFLAR İSTEDİKLERİ ARABULUCUYU SEÇEBİLİR’
Tarafların arabulucuyu kendilerinin belirleme imkanı var mı?
Taraflar listeye kayıtlı ve mutabık kaldıkları bir arabulucu ile çalışabilirler. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilir.
Arabuluculuk görüşmeleri ve süreç ne kadarlık bir zaman dilimini içerir? Maliyetlere kim katlanır?
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta + iki hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. Arabulucu gerekli görüyor ise birden fazla toplantı yapabilir.
Maliyet konusuna gelince; arabuluculuğun maliyeti davalara kıyasen çok daha düşük, başvuru harcı alınmıyor. Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanıyor.
Arabuluculuğa başvurmamanın müeyyidesi nedir?
Müeyyide davanın, “dava şartı yokluğu”sebebiyle usulden reddedilmesidir. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği bildirilir. Yani arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
28 Aralık 2018
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/sigortada-dava-acmadan-once-arabulucuya-basvuru-artik-zorunlu/

SOMPO KASKO

SOMPO ARAÇ KASKO SİGORTASI  Hayatınızda önemli bir yere sahip olan aracınızın başına gelebilecek beklenmedik kazaların sizi etkilemesine izi...