14 Nisan 2017

TRAFİK SİGORTASINDA TAKSİT

Sigorta şirketleri tekrar taksite başlayacaklardır...

Bazı şirketlerin trafik sigortasına taksit uygulamayı bırakmasını yorumlayan Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şen, sigorta şirketlerinin ani pozisyon aldığını ancak tekrar eski modele geçeceklerini söyledi

Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Şen, bazı sigorta şirketlerinin trafik sigortası prim ödemelerinde taksiti kaldırdığını belirterek, "Bazıları da taksit yapmaya devam ediyor. Bunun sebebi şu; sigorta şirketleri şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar ve pozisyon almaya çalışıyorlar. Bu uygulamaların geçici olduğunu düşünüyorum. Bugün taksitlendirmeyi kaldıran şirketlerin yarın yeniden taksitlendirme modeline geçebileceğini düşünüyorum." dedi.

Hazine Müsteşarlığının "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Primlerine İlişkin Genelgesi"ne göre, söz konusu sigortanın zorunlu olması ve sigortalılar açısından primlerin ödenebilecek seviyede tutulması hususları göz önünde bulundurularak, 12 Nisan-31 Aralık döneminde uygulanmak üzere zorunlu trafik sigortalarına ilişkin bazı kararlar alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şen, Hazine Müsteşarlığının yayımladığı genelgenin trafik sigortasıyla ilgili birçok kaosu ortadan kaldırdığını belirterek, "Kimse memnun değildi. Tüketiciler primlerin yüksek olduğunu söylüyordu. Sigorta şirketleri de 'hasar yapana daha fazla prim tatbik edemiyorum' diye endişeleniyordu. Bu endişelerin ortadan kalkması açısından bizim tarafımızdan kabul görmüş bir genelgedir." diye konuştu.

Şen, ortalama 1.300-1.400 lira seviyelerinde olan hususi araç baz fiyatlarının 807 liraya çekildiğini ifade ederek, iyi sürücüden daha uygun prim, kötü sürücüden daha pahalı prim uygulaması geldiğini, böylelikle sistemin hasar yapan ile yapmayanı birbirinden ayırdığını söyledi.


'Herkesin işine yarayacak, kalıcı olmalı'
Doğan Şen, genelgenin herkesin işine yarayacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Kamyonetler için 1.055 lira baz prim var. İstanbul'da bu yüzde 6 artırılacak, o zaman 1.118 liraya tekabül ediyor. Eğer bu araç çok hasar yapan bir araçsa primine yüzde 150 zam gelecek ve primi 2 bin 795 liraya çıkacak. Dolayısıyla eskiden kamyonetler 2 bin liradan yüksek prim ödemiyordu. O bakımdan sigorta şirketleri hasar yapan kamyonetlerden daha fazla prim alabilecek. 2015 yılının ekim ayında yürürlüğe giren ticari araçlarla ilgili üst limit genelgesi kadük kaldı. Bu genelge oradaki eksiklikleri de ortadan kaldırıyor. Getirilen tavan fiyat primleri gayet iyidir ve korunması gerekir. Bu primlerle birlikte tüketiciler 'ben nereden ucuz prim bulurum?' derdine düşmeyecek. Sigorta acenteleri de 'daha uygun müşteri ve prim bulayım' diye komisyonlarını arkadaşlarıyla, başka acentelerle, şirketlerle paylaşmayacak. Kendisi net komisyon alacak ve dolayısıyla sektörde rehabilite söz konusu olacak."

Trafik sigortasında, sigorta şirketlerinin rekabet amacıyla primlerde tavan fiyattan daha uygun prim sağlayıp sağlayamayacağına yönelik soru üzerine Şen, sigorta şirketlerinin tavan fiyattan uyguna da prim önerebileceğini söyledi.
Şen, geçen yıl trafik sigortası poliçelerinin yüzde 96'sının acente tarafından satıldığını bildirdi.

'Yeniden taksite geçeceklerdir'
Bazı sigorta şirketlerinin söz konusu sigortanın prim ödemelerinde taksitlendirmeyi kaldırdığı iddialarına yönelik soru üzerine de Şen, bazı şirketlerin bu yöndeki uygulamalarını görmeye başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bazı şirketler taksiti kaldırdı, bazıları da taksit yapmaya devam ediyor. Bunun sebebi şu; sigorta şirketleri şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar ve pozisyon almaya çalışıyorlar. Bu uygulamaların geçici olduğunu düşünüyorum. Bugün taksitlendirmeyi kaldıran şirketlerin yarın yeniden taksitlendirme modeline geçebileceğini düşünüyorum."
Şen, sektör ortalamasına göre trafik sigortası bedellerinin 3 eşit taksitte tahsil edildiğini anımsattı.
Bu arada, dün Hazine Müsteşarlığından yapılan açıklamada, bazı sigorta şirketlerinin genelge ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde zorunlu trafik sigortası teklifi vermediğine ve söz konusu sigortayı yapmaktan kaçındığına ilişkin başvuruların intikal ettiği belirtilerek, bunu yaptığı tespit edilen sigorta şirketleri hakkında adli ve idari işlem tesis edileceği bildirildi.

http://www.sigortagundem.com/haber/sigorta-sirketleri-tekrar-taksite-baslayacaklardir/1185263#ixzz4eG3zWzEi

06 Nisan 2017

SAĞLIKTAKİ DÜZENLEMELER...

İlk defa 2012 yılında Türk Ticaret Kanunu tarafından düzenlenen sağlık sigortalarının işleyişinde zaman zaman aksaklıklar yaşanabiliyor. Bu yazımızda, riskin gerçekleştiği anın saptanmasından, ebeveynden yeni doğana geçen sigorta güvencesine kadar pek çok hususta ortaya çıkabilen aksaklıkları ve çözüm önerilerini değerlendirdik.

Günümüzde özel sağlık sigortalarının önemi azalmış görünmesine karşın yine de sürmektedir. Genel Sağlık Sigortası ile büyük ölçüde güvence altına alınmış olan vatandaşlar, özellikle daha konforlu bir sağlık hizmetine kavuşmak üzere özel sağlık sigortası da yaptırmaktadırlar.

Türk Ticaret Kanunu ilk olarak 2012 yılında özel sağlık sigortasını (ve hastalık sigortasını) düzenlemiş bulunmaktadır. Aşağıda bu yeni düzenlemenin bazı aksayan yönlerine özellikle vurgu yapacağız. Ancak ilk önce bazı saptamalarda bulunalım:

* Ülkemizde özel sağlık sigortaları birçok sigorta şirketi açısından “zarar ettiren” bir sigorta türü olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
* Bununla birlikte primler bazı sigortalılar için “astronomik” tutarlara varmıştır (“astronomik” sözcüğü dünya ile gökyüzündeki diğer yıldızlar arasında mevcut olan ışık yılı ile anlattığımız uzaklığa vurgu yapmaktadır).

BİREYSEL PRİM, GRUP PRİMİNİN 2 KATINA ÇIKABİLİYOR

* Üzülerek görüyoruz ki, grup sigortaları lehine ve bireysel sigortalar zararına bir çark işlemektedir: Grup sigortası primleri (gruplardan beklentiler sebebiyle) oldukça düşüktür (sigorta şirketleri prestij, çapraz satış v.b. sebeplerle grup sağlık sigortası primlerini olabilecek en alt düzeyde tutabilmektedirler); bunlara ait bütün zarar ise zaman zaman primi çok yüksek olan bireysel sigortalardan çıkarılmaktadır. (Bazı grup sigortalarında kişi başı prim ile bireysel sigortalardaki primleri karşılaştırdığımızda arada çok büyük farkların olduğu görülmektedir: grup primi, bireysel sigorta priminin yarısından daha az dahi olabilmektedir).
* Sigorta şirketleri, bireysel sigortalara ilişkin pahalılığı “bazı sigortalılar için 800-900 bin liralara ulaşan “hasarlar” ödemiş olmaları gibi bir gerekçe ile haklı göstermeye çalışmaktadırlar. Doğrusu bu gerekçe mantığa ve sigorta beklentilerine uygun düşmemektedir.
* Her şeyden önce, bir sigorta şirketi ödeme yapmak için vardır (Öte yandan, sigortacıların teminata girmeyen ancak sigorta ettirenle olan veya olması arzu edilen iyi ilişkilerini dikkate alarak  yaptıkları ex-gratia ödemeleri “lütuf ödemesi” deyimiyle tanımlamalarının yakışık almadığı gibi gerçek kişilerin sağlık harcaması yapmalarını “hasar” olarak nitelemek de pek yakışık almamaktadır). Kanımızca, en büyük tutarlı  ödemeyi örnek gösterip, bunun sigorta ettirenlerden yüksek prim alınmasını haklı kıldığını öne sürmek hatalı bir düşüncedir.  Sigorta şirketinin 900 bin liralık sağlık harcaması sonuç olarak belirli bir yaşın üzerindeki birçok sigortalı için öngörülen senelik primin yalnızca yaklaşık 120 katı civarındadır. Bunun da abartılmaması gerekir.



HASTALIK VE SAĞLIK SİGORTALARI

Türkiye’de özel sağlık (giderleri) sigortası hakkındaki yasal düzenleme Türk Ticaret Kanunu’nun 1511 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Bu yasal düzenleme ana hatlarıyla aşağıdaki gibidir
* Hastalık ve sağlık sigortası olmak üzere iki ayrı kategori sigorta söz konusudur.
* Hastalık sigortası, uygulamada “tehlikeli hastalıklar planı” (veya benzeri) bir ifadeyle tanımlanan ve sigortalının sözleşmede sayılan hastalıklardan birine yakalanması halinde kendisine toplu para verilmesini öngören bir “tutar” (eski deyimle “meblâğ”) sigortasıdır (mesela kansere yakalanıldığı takdirde 500 bin lira ödenmesi; bu tür sigortada kanserin gerektirdiği tedavi giderleri toplamı daha düşük olsa dahi, sigortacı buna bakmaksızın kararlaştırılan sigorta parasının tamamını ödemekle yükümlü olacaktır).  Buna karşılık sağlık sigortası esas olarak sağlık giderlerinin karşılanmasını hedef tutan bir zarar sigortasıdır (en fazla sağlık gideri karşılanır).
* Sağlık sigortası sözleşmede aksi kararlaştırılmış değilse, yasada sayılan bazı ek teminatları da içerecektir. Bu teminatlar yatarak tedavi görülen durumlara ilişkin “günlük hastane parası teminatı” (TTK kanımızca hatalı olarak bunu “günlük hastane giderleri teminatı” olarak tanımlamıştır); sağlık sorunu yüzünden çalışma hayatının sürdürülememesi olasılığında devreye girecek olan “günlük iş görememe parası” ve sigortalının bakıma gereksinim duyar hale gelmesi halinde söz konusu olacak olan “gündelik bakım parası” ve/veya “gündelik bakım gideri” teminatlarıdır. Günlük hastane parası, günlük iş görememe parası ve gündelik bakım parası teminatları tutar sigortası niteliğini taşıyan sigortalardır.

HASTALIK SİGORTASINDA LEHTAR ATANABİLİYOR

* Hastalık sigortasında lehtar atanması mümkündür. Lehtar atanmamışsa, yasa sigortalıyı lehtar sayıyor. Sigorta ettirenin başkasının hastalanması olasılığı üzerine sigorta yaptırmış olduğu hallerde (bu gibi bir sigortanın geçerli olması için sigortanın üzerine yapıldığı hastalanacak olan kişinin-sigortalının- yazılı izni de zorunludur), sigorta parasının kendisine ödenmesini sağlamak üzere kendini lehtar olarak belirlemesi gerekmektedir. Bundan başka, sigorta ettirenle hastalanması olasılığı üzerine sigorta yaptırılan kişinin (sigortalının) arasında bir çıkar ilişkisinin mevcut bulunması da gereklidir. TTK, bu çıkar ilişkisinin neye ilişkin bulunacağını belirtmemiştir. Kanımızca sigorta ettiren, sigortalının hastalanmaması bakımından çıkar sahibi olmalıdır.
* Hastalık sigortasında çifte sigorta söz konusu değildir. İstenildiği kadar (ve sigortacının kabul etmesi koşuluyla istenilen tutar üzerinden) sigorta yaptırılması mümkündür. Ancak eğer sigorta parası sigortalıdan (rizikonun üzerinde gerçekleşeceği, hastalığa yakalanacak olan kişiden) başkasına ödenecekse ve bu ödemeyi alacak kişinin çıkarı da -para ile ölçüldüğünde- ödeme tutarından düşükse, fazla kısım sigortalıya ait olacaktır.

RİSK NE ZAMAN GERÇEKLEŞMİŞ SAYILIYOR ?

* TTK hastalık sigortasında rizikonun ne zaman gerçekleşmiş sayılacağını düzenlemiştir: Sözleşmede öngörülen hastalıklardan birinin “ortaya çıkması” veya “gerçekleşmesi”. Bunlar arasındaki fark şudur: Hastalığın ortaya çıkması, kanımızca varlığının belirlenmesi (tanının konulması) anlamına gelir. Buna karşılık hastalığın gerçekleşmesi “tıp bilimi açısından hangi andan başlayarak mevcut sayıldığı” ile ilgili sayılmalıdır.
* Sağlık sigortasında rizikonun ne olduğu ve ne zaman gerçekleşmiş sayılması gerektiği konusunda ise yasa suskundur. Sağlık giderleri teminatında, riziko tedavi edilmesi gereken bir hastalığın sigorta süresi içinde ortaya çıkmış olması değildir; tedavinin fiilen uygulanmasıdır (ancak bu noktada şu noktayı netleştirmek lazımdır: tedavi öncesinde yer alan tanı koyma amaçlı araştırma ve incelemeler de tedavi kapsamında değerlendirilir. Kural olarak tedavinin sigorta süresi içinde gerçekleşen kısmı teminata dahildir. Ancak sigorta sözleşmeleri sigorta süresi içinde uygulanmaya başlayan ve bu süre bittiği anda sürmekte olan tedavilerle ilgili giderleri de (en azından sigorta sözleşmesinde öngörülen belirli bir zaman diliminin sonuna kadar) karşılamaktadırlar.

KAZANIN TEDAVİSİ DE TEMİNATA DAHİL OLMALI

* TTK’daki bir diğer eksiklik ise, kazadan kaynaklanan tedavi gereğini açıkça kapsayan bir düzenleme getirmemiş olmasıdır. Sağlık giderleri sigortasının konusu yalnızca hastalık (ve gebelik ve doğum) sebebiyle gerçekleştirilen tıbbi uygulamalar değildir. Kaza niteliğindeki (ani ve dış etkilerle gelişen) bir olaydan kaynaklanan tedavi uygulama veya tıbbi inceleme yapma gereği de teminata dahil olmalıdır. Ancak yasal düzenleme bunu açıkça öngörmediği için, kazanın gerektirdiği tıbbi uygulamaların teminata dahil olması sigorta sözleşmesinin bu husustaki hükümleri çerçevesinde söz konusu olabilecektir.
* TTK “bekleme süresi” (sigortalının belirli hastalıklar bakımından teminattan yararlanmaya başlayabilmesi için geçmesi gereken süre) hakkında çok yüzeysel bir düzenleme getirmiş ve bu konuyu açıkça düzenlemek yerine hangi makamın düzenleyeceğini belirtmekle yetinmiştir. Yasada bir tavan sürenin (mesela 6 ay) açıkça hükme bağlanması lazım gelirdi.

YENİ DOĞAN UYGULAMASI SIKINTILARA GEBE

* Yeni doğan bebeğin sigorta teminatından yararlanacağını öngören TTK hükmü yeni ve ayrıntılı olarak incelenmesi gereken bir hükümdür. Söz konusu düzenleme, yeteri kadar açık kaleme alınmamış olduğundan duraksamalara yol açmaktadır: Bu hüküm şöyledir: “Doğum sırasında, ana babadan biri için yaptırılmış bir hastalık veya sağlık sigortasının bulunması halinde, aksi kararlaştırılmamışsa, doğumun tamamlanmasından itibaren bebek, ek prim olmaksızın sigortanın kapsamına girer. Ancak, bunun için doğumun en geç iki ay içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir”. Burada her şeyden önce “neyin aksinin kararlaştırılmasına izin verildiği belirsizdir (doğumun tamamlanması? bebeğin sigorta kapsamına girmesi? ek prim alınmaması?). Kanımızca hükmün konuluş amacı, aksi kararlaştırılacak hususun yalnızca ek prim olduğu sonucuna götürmektedir. Bebeğin anne veya babadan biri için yapılmış bir sağlık sigortası varsa o sigortaya girmesi çözümü ile ilgili olarak ileride uygulamada çok sayıda sorun yaşanacağına kesin gözüyle bakmak gerekir. Her şey bir yana, ülkemizde sağlık giderleri sigortası özel koşulları çoğu halde doğumsal rahatsızlıkları teminat dışında bırakmaktadırlar. O zaman da bebeğin doğumdan başlayarak teminat altında olacağına ilişkin hükmün fazla bir anlamı kalmayacaktır.

SİGORTALININ ‘BİLGİ İSTEME HAKKI’

*  TTK’nın yeniliklerinden biri de, sigorta ettirene ve sigortalıya “bilgi isteme hakkı” tanımış olmasıdır. Sigortacının sigorta korumasını işletmeyi kısmen veya bütünüyle reddederken esas aldığı raporu, istem halinde sigorta ettiren veya sigortalının doktoruyla (neden kendisiyle değil?) paylaşma yükümlülüğü öngörülmüştür. Böylece sigorta ettiren ve sigortalı, sigortacının kararının dayanaklarını öğrenme ve değerlendirme olanağını elde edeceklerdir.
*  TTK, zarar sigortası niteliğini taşıyan sağlık giderleri sigortasına, hayat sigortaları için öngörülmüş olan sigortadan ayrılma (iştira) değerine, sigortacının ödünç verme yükümlülüğüne ve sigortanın prim ödemeden bağışık sigortaya dönüşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağını hükme bağlamaktadır. Bu yoldaki düzenlemenin amaç ve anlamı pek anlaşılamamaktadır.

‘İNSANİ’ DÜZENLEME YAPILMALI

* Özellikle altını çizmeliyiz: Sağlık  sigortasına ilişkin yasal düzenlemenin en başta gelen eksik taraflarından biri de sigortanın ömür boyu sürmesine ilişkin temel kuralları saptamamış ve sigortacının sözleşmeyi sürdürmeyerek sigorta ettireni veya sigortalıyı ortada bırakmasını önlememiş bulunmasıdır. TTK’da (mesela) kansere (veya başka bir önemli hastalığa) yakalanan bir sigorta ettiren veya sigortalının sigortaya en fazla gereksinim duymaya başladığı bir anda sigortası, sigortacı tarafından yeni dönem için sürdürülmediği için ortada kalmasını engelleyen (insani) düzenlemeyi getirmemiştir.
Yasadaki hükümlere ek olarak, Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği’ndeki düzenlemeyi de gözden geçirmemizde yarar vardır. Özellikle grup sağlık sigortaları; sigorta ettirene/sigortalıya ömür boyu yenileme garantisinin veya yalnızca yenileme garantisinin verilmesi; plan değişikliği ayrıntılı incelemeye ihtiyaç göstermektedir. Bunu da gelecek yazımızda işlemeye çalışacağız.

24 Mart 2017
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/sagliktaki-duzenlemelerin-hayatimiza-yansimalari/

04 Nisan 2017

SÜRÜCÜSÜZ ARAÇLAR SİGORTA ŞİRKETLERİNİ KORKUTUYOR


Sürücüsüz araçların trafikte olması sigorta şirketlerini düşündürmeye başladı...




Sürücüsüz araçlar sigorta sektöründe endişe yaratıyor. Sigortacılığın en önemli üretim kaynağı durumunda olan motor branşında kısa süre içinde hayatlarımıza girmesi beklenen ve test aşamasında olan sürücüsüz araçların sektöre neler getireceği merakla bekleniyor.


Geçen ay ABD'nin Arizona eyaletinin Tempe kentinde meydana gelen ve sürücüsüz aracında içinde yer aldığı kaza, arızalar ve sorumluluklarla ilgili bazı soru işaretlerini ortaya çıkarırken, uzmanlar söz konusu araçlar yollara çıktığında birçok sorunun peşinden geleceğininin altını çiziyorlar.

Milyarder yatırımcı Warren Buffett, sahibi olduğu sigorta şirketi Geico'yla ilgili Şubat ayında CNBC'ye verdiği demeçte "Araçların sürücüsüz olduğu gün gelirse bu durum Geico'nun işine çok ciddi zarar verecek." ifadelerini kullandı. Sigorta şirketleri için riski analiz eden Casualty Aktüeryal Topluluğu için çalışan aktüer Rick Gorvett ise "Bu kesinlikle üstünde durulması gereken bir konu" dedi.


Şu anda, kazaların yüzde 90'a yakınının sürücü hatası kaynaklı olduğunu ve sigorta oranlarının çoğunlukla sürücülerin niteliklerine dayanılarak hesaplandığını ifade eden uzmanlar, günümüzde bazı sigorta şirketlerinin hız ve diğer davranışları izlemelerine izin veren uygulamaları veya cihazları da kullandığına dikkat çekiyor.

Uzmanlar, sürücüsüz araçların yollara çıkmasıyla ise insan hatasının azaldığı bir ortamda kazalar daha çok insanın değil, makinenin hatası olacağını ve bunun da nasıl bir sigorta güvencesi gerektireceğinin netleştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

www.sigortagundem.com/haber/surucusuz-araclar-sigortacilari-korkutuyor/1182390#ixzz4dJ0QnqeC

28 Mart 2017

KONUT SİGORTASI & KASKO

CAN KANTAR: Konut sigortası mı, kasko mu daha pahalı?

Toplum olarak zorunlu sigortaları yaptırıyoruz. İhtiyari sigorta dediğimiz isteğe bağlı sigortalara ise çok fazla ilgi göstermiyoruz. Yıllardır sigorta tüketicilerinin konut sigortasına fazla rağbet etmemesini garip karşılarım. Çünkü her gün yüzlerce eve hırsız giriyor, yüzlerce ev çeşitli nedenlerle hasar görüyor. Her nedense aracımızı sigortalıyoruz, ama canımızı, sağlığımızı veya büyük zorluklarla aldığımız evi sigortalatmak aklımıza gelmiyor. Hatta bankadan kredi alan kişilerin konut sigortası yaptırmamak için banka görevlisi ile büyük tartışmalara girdiğine de tanık oldum. Konut sigortası hiç de tahmin edildiği gibi pahalı bir ürün değil. Sen 300-400 bin TL vererek ev satın al. Üstelik bunu büyük zorluklarla kredi ve borç alarak gerçekleştir, sonrasında sigorta için 200-300 TL vermek isteme. ‘Bunu o kadar zorluklarla alıyoruz bir de sigortaya para ayıramam’ deyip de evi yanıp kül olan ya da evi sular altında kalan örnekler çok. Bankaya kredi ödemeleri devam ederken, diğer taraftan zarar gören ev ve beyaz eşyaların yenilenmesi için para harcandığı örneklere çok rastladım.


Otoların riski daha yüksek...

Konut sigortasının neden pahalı olduğu düşünülüyor? TRT’de program yaptığımda vatandaşlarla yaptığım sokak röportajlarında şöyle bir soru ile karşılaşmıştım: “50 bin TL’lik aracıma bin 500 TL kasko ödüyorum, 150 bin TL’lik eve 4 bin 500 TL konut sigortası primi ödeyemem.” Bu gerçekten yanlış bir tahmin yürütme. Sigortacılar primleri belirlerken riski ölçümler. Bir konuta yılda hırsız girme veya su basması-yangın çıkması riski ile milyonlarca aracın, trafikte sizin aracınız için oluşturduğu risk aynı değil. Trafikte her an aracınıza karşı yönden gelen bir araç çarpabilir, üst geçitten üzerinize düşen bir araç olabilir. Siz çok dikkatli araç kullanıyor olabilirsiniz, ama karşı tarafın size zarar verme riski bir hayli fazla. Bu nedenle konut sigortalarının, araç sigortalarının neredeyse dörtte bir fiyatında olduğunu söyleyebilirim.

Asıl kiracılar konut sigortası yaptırmalı

Bu arada bir başka soru da ilgimi çekmişti: ‘Neden konut sigortası yaptırayım ki ben kiracıyım.’ Bu da bir başka yanlış bilgi. Çünkü evinizdeki eşyalar sizinse riskle sizin karşı karşıya olduğunuzu söyleyebilirim. Bunları güvence altına almak için sigorta yaptırmalısınız. Çünkü Allah korusun eviniz yandı ve buna siz sebep oldunuz. Ev sahibi, kiracı olduğunuz için zararın sizin tarafınızdan karşılanmasını talep edecektir. O sırada siz kendi eşyalarınız için mi, yoksa ev için harcayacağınız hasar masrafına mı üzüleceğinizi bilemez durumda olacaksınız. Özetle ev sahibi de olsanız, kiracı da olsanız araç sigortalarından çok daha ucuz olan konut sigortanızı mali gücünüz varsa mutlaka yaptırın.

Sigorta Haber – www.sigorta.net.tr

27 Mart 2017

DASK'IN ÖDEME GÜCÜ

DASK’ın ödeme gücü 15 milyar TL...

Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, kurumun tek bir deprem için 15 milyar liralık ödeme gücü bulunduğunu söyledi.
Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) verilerine göre; Türkiye’deki konutların yüzde 44’ünde Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, DASK’ın kurulduğu günden itibaren 22 bin 151 dosya için yaklaşık 173 milyon lira ödeme yapıldığına dikkati çekerek, “Türkiye’de Zorunlu Deprem sigortası açısından yeterli seviyede değiliz. Hedefimiz Türkiye’deki tüm konutların depreme karşı sigortalanması” dedi. DASK’ın olası bir İstanbul depremi durumunda muhtemel yükümlülükleri ile ilgili olarak yeterli kaynağı olduğunu belirten Kayacı, kurumun tek bir deprem için 15 milyar liralık ödeme gücü bulunduğunu söyledi.
DASK, depremden kaynaklı hasarlarda, tazminat tutarını zorunlu evrakların tamamlanması durumunda en geç 30 gün içerisinde ödüyor.



ZORUNLU DEPREM SİGORTASI NEDİR ?
Zorunlu Deprem Sigortası, 1999 depremi sonrasında 2000 yılında Afet Sigortaları Kanunu olarak Meclis’ten geçti. 18 Mayıs 2012'de Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu'nun 'Yükümlülüklerin Saptanması ve Sigortanın Kontrolü' başlıklı 11. maddesinin 3'ncü fıkrasında "elektrik ve su abonelik işlemlerinde artık zorunlu deprem sigortası aranacak." bilgisi yer aldı. Zorunlu Deprem Sigortası; devlet sınırları içerisinde kalmış olan mülklere yönelik bir sigorta biçimi olarak tanımlanabilir.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI KAPSAMI DIŞINDA TUTULAN MESKENLER HANGİLERİDİR?
- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar,
Köy yerleşim alanlarında yapılan binalar,
Tamamı ticari ve sinai amaçlar için kullanılan binalar (iş hanı, iş merkezi, idari hizmet binaları, eğitim merkezi binaları vs.),
- İnşaatı henüz tamamlanmamış binalar,
- 27 Aralık 1999 tarihinden sonra mesken olarak inşa edilmiş olan ancak ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat ruhsatı bulunmayan bağımsız bölümler ve binalar,
- Tapuya kayıtlı bulunmayan ve özel mülkiyete tabi olmayan arazi ve arsaların -hazine arazileri vb.- üzerine inşa edilmiş binalar.
- Mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar

www.sigortagundem.com/haber/daskin-odeme-gucu-15-milyar-tl/1173730#ixzz4cT6ZCqF5

21 Mart 2017

TRAFİK SİGORTASINDA İNDİRİM KİME YARAYACAK ?

CAN KANTAR

Hemen cevabını verip yazıya öyle giriş yapayım. Her yıl 3-4 kez kaza yapana yarayacak. Trafik sigortalarındaki fiyat artışı geçtiğimiz yıl kamuoyunu çok meşgul etmişti. Önce ticari araçlara tavan fiyat uygulaması getirilmişti. Şimdi de bu kapsam genişletildi. Artık tavan fiyat uygulaması tüm araçlar için geçerli. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dün açıkladı konuyu. Fiyatlarda yüzde 30-40 arası bir indirim sağlayacağını belirtti. Ben de bir tüketici olarak ilk duyduğumda sevindim. Ama gerçek böyle değil ne yazık ki. Evet, çok kaza yapsın yapmasın her aracın trafik sigortası primleri yükseldi ama, yılda 4-5 kaza yapan araçlarda prim artışı çok fazlaydı. Hiç kaza yapmayan araç sahipleri ‘biz neden fazla ödüyoruz o zaman’ diyorlardı. Şimdi onu da diyemeyecekler, onların fiyatlarında düşme ihtimali de ortadan kalktı.

4-5 bin acente kapanır

Çünkü il il, basamak basamak tavan fiyat uygulaması getirildi. Yani Sayın Şimşek’in öncelikle serbest piyasa ekonomisinden vazgeçmiş olması bence önemli. Çünkü bunu kendisi çok savunuyordu. Şimdi tokmak Devletin elinde davul şirketlerin elinde olacak. Hizmette, hasar ödemesinde bir sıkıntı olur mu ? Bilemem bazı küçük şirketler için belki olabilir. Belki de o şirketler de trafik ruhsatını Hazine’ye iade etmek isteyecekler. Şirketler geçmiş senelerden gelen büyük zararlarını geçtiğimiz yıl bir nebze olsun azaltmışlardı. Bu yıl için de dövizdeki ve asgari ücretteki artış nedeniyle fiyatları artırmamışlardı. Şirketler için de bir sıkıntı söz konusu. Onlar da şimdi acente komisyonlarını tekrar indirmek için kolları sıvayacaklar. Ama asıl sigorta acenteleri için büyük sıkıntı. Sadece trafik satarak yoksulluk sınırında gelir elde ederek ayakta kalmaya çalışan en az 5-6 bin acente gelirleri yüzde 30 azalacak bir de komisyonları düştüğünde kapılarına kilit vuracaklar. Bu da çalışan ve ailelerini katarsanız en az 30 bin kişi. Diğer taraftan her yıl 4-5 kaza yapan 40 bin araç sahibine yarayacak bu indirim. Özetle bir yanlış, bir doğruyu götürmüş olacak.



Hiç kaza yapmayanlara da yaramayacak

Kaza yapmayan ve fiyatların düşmesini bekleyenlere yansıyacağını zannetmiyorum bu indirimin. Çünkü basamaklarındaki tavan fiyatlar bu kesime uygulanacak muhtemelen. Yani bu uygulama da dikkatli araç kullanan primlerinin düşmesini bekleyenlere de pek yarayacak gibi görünmüyor. Devlet sigorta sektörüne avantaj sağlayacak kanunlar çıkardı. Sayın Mehmet Şimşek, fiyatların yüzde yirmi düştüğünü enflasyon ile bunun 25-30 ları bulduğunu daha kısa süre önce açıklamıştı. Şimdi ne oldu da böyle bir karar alındı derseniz, insanın aklına ister istemez popülist yaklaşımı getiriyor. Çünkü ticari araçların trafik primlerine geçtiğimiz yıl tavan fiyat uygulaması bir seçim öncesi getirilmişti. Şimdi de böyle bir kararın feferandum öncesi getirilmiş olması beni düşündürüyor. Faydası olacağına inansam sigortalıya avantaj sağlayacağını düşünsem tamam ama, Trafik sigortalarında İngiliz modeli, araçlara takılacak kara kutu ile öncelikle trafik kazalarının azaltılması denenip ve sonra da primlerin düşmesini beklemek alternatifini beklemeden böyle bir karar ilginç. Ne diyeyim.

www.sigorta.net.tr/2017/03/21/can-kantar-trafikte-indirim-kime-yarayacak/

15 Mart 2017

TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI

Tamamlayıcı Sağlığa İlgi Büyük

Tamamlayıcı sağlık sigortası prim üretimi 2016 yılında yüzde 183,7 artarak 206,1 milyon liraya yükseldi...

Sigorta sektörünün prim üretiminde önde gelen branşları arasında yer alan sağlık sigortalarında tamamlayıcı sağlık ürünlerine ilgi her geçen gün hızla artıyor. 

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) verilerine göre, 2016 yılında sağlık sigortası branşında toplam prim üretimi 2015 yılına göre yüzde 23,1 artarak 4,1 milyar liraya ulaştı.

Söz konusu branşın içinde yer alan “tamamlayıcı sağlık” sigortası prim üretimi ise güçlü bir performans gösterdi ve üretim yüzde 183,7 artarak 206,1 milyon liraya yükseldi. Sağlık branşının alt branşları içinde “sağlık” yüzde 19,8 artarak 3,7 milyar lira, “acil sağlık” yüzde 22,7 artarak 49,2 milyon lira, “yabancılar için sağlık” yüzde 13 artışla 149 milyon liraya yükseldi. Seyahat sağlıkta prim üretimi de yüzde 22,5 yükselerek 84,3 milyon lira oldu.


27 Nisan 2017

http://www.sigortagundem.com/haber/tamamlayici-sagliga-ilgi-buyuk/1188759#ixzz4fOVsf0G9

Anadolu Sigorta & Tamamlayıcı Sağlık Sigortası...

Tamamlayıcı Sağlık Sigortası, özel hastanelerdeki tedavi giderlerinin, SGK’nın karşılamadığı (FARK) kısımını, ödeyerek tedavi giderlerinizi tamamlayan bir sigorta ürünüdür...




Tamamlayıcı Sağlık Sigortasında; sigortalılarımızın, sigorta başlangıç tarihinden sonra ortaya çıkan hastalıklarına ait;

Muayene,
Tetkik,
Tedavi Giderlerini, poliçede belirtilen teminatların kapsamı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) geri ödeme kuralları ve Özel Şartlar dahilinde karşılar. 

Genel Sağlık Sigortası hak sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve Genel Sağlık Sigortası hak sahibi olan yabancı uyruklu kişiler bu poliçe kapsamında sigortalanabilir. 

Anadolu Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ürünümüzde iki farklı plan söz konusudur: 

1. Yatışlı Plan 
2. Yatışlı ve Yatışsız Plan 



Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nda Bir İlk: Tüp Bebek Teminatı! 

İsteğe bağlı olarak ek bir prim ödeyerek poliçesine tüp bebek teminatını ekleyen sigortalılarımızın tedavi giderlerini, bekleme süresi olmadan, SGK’nın ödeme şartları doğrultusunda karşılıyoruz. 1 yıllık poliçe süresi boyunca geçerlidir. 

Ayrıca Tamamlayıcı sağlık sigortalılarımız, poliçelerde belirtilen "Acil Durumlarda", Medline'ın 7 gün 24 saat hizmet verdiği İstanbul'daki alarm merkezini 0850 744 03 03 telefon numarasından arayarak, ücretsiz olarak danışmanlık hizmeti alabilecekler ve bir doktor eşliğinde kara ambulansı hizmetinden yararlanabileceklerdir. 

Sünnet İle İlgili Giderler:
Sigortalının sünnet giderlerinin karşılanması için; Bireysel Anadolu Tamamlayıcı Sağlık Sigortası kapsamında kesintisiz en az 1 yıl sigortalılık süresinin olması ve poliçesinin yenilenmiş olması şartı aranmaktadır.

Sünnet giderlerinin karşılandığı kurumlar web sayfamızın anlaşmalı kurumlar linkinde yer almaktadır.
Sünnet ile ilgili giderler, Medical Park İzmir Hastanesi dışında yer alan tüm anlaşmalı (Tamamlayıcı Sağlık Sigortası) kurumlarımızda karşılanmaktadır.


Anlaşmalı Sağlık Kurumlarımızın güncel listesine:
http://www.anadolusigorta.com.tr/tr/tamamlayici-saglik-sigortasi-anlasmali-saglik-kurumu-bul bağlantısından ulaşılabilir. 

Ürün hakkında ayrıntılı bilgi alabilmek için;
www. bizbize.com.tr/urunler/anadolu-tamamlayici-saglik-sigortasi_292.html

* Sadece SGK tarafından karşılanacak tedavi masraflarının yasal çerçeve içerisinde sigortalının ödemesi gereken fark kısmı, özel şartlar dahilinde ve bu poliçe kapsamında %100 ve limitsiz olarak karşılanacaktır 
** Anadolu Sigorta süre ve koşullar konusunda önceden haber vermeksizin değişiklik yapma ve yürürlükten kaldırma hakkını saklı tutar. 

SOMPO KASKO

SOMPO ARAÇ KASKO SİGORTASI  Hayatınızda önemli bir yere sahip olan aracınızın başına gelebilecek beklenmedik kazaların sizi etkilemesine izi...