30 Nisan 2017

TAZMİNAT YOLLARDA

Yol çalışmaları, park ve bahçe sularken yola taşan su, kapatılmayan çukurlar, açık kalan rögar kapakları gibi birçok ihmal nedeniyle zarara uğrayan vatandaşın tazminat alma hakkı var ! 

Nasıl mı? İşte detayları...

Türkiye’nin her hangi bir yerinde yol ve inşaat çalışması görmek mümkün. Bu çalışmalar denetlense de ihmaller söz konusu olabiliyor. Unutulan çukurlar, üzeri kartonla kapatılan rögar kapakları, yerinden çıkmış kaldırım taşları, sürücünün göreceği şekilde işaretlenmemiş kasisler, özellikle yaz aylarında bitkileri sularken yola taşan sular büyük kazalara ve kayıplara neden oluyor. Tedbirler alınmadığı için en çok zararı vatandaş görüyor.




MUTLAKA DAVA AÇIN

Karayolları’nın ve belediyelerin gerekli önlemi almaması ‘hizmet kusuru’ olarak değerlendiriliyor. Bu kusur nedeniyle idari davalar açıp hakkınızı arayabilirsiniz. Dava açmadan önce izlenmesi gereken yollar var. Bu konuda POSTA’ya açıklamalarda bulunan Avukat Cevat Kazma, hizmet kusuru nedeniyle zarara uğrayan kişinin önce belediyelere maddi ve manevi zararın karşılanması için ihtarname çekmesi gerektiğini söyledi.

60 GÜNLÜK SÜRE VAR

Belediyelerin ihtarnameye 60 gün içinde yanıt vermesi gerektiğini ifade eden Cevat Kazma şöyle dedi: “Bu sürede cevap gelmezse 60’ıncı günün bitiminden itibaren vatandaşın dava açma hakkı doğuyor. Dava açmak için de 60 gün süre var ve geçirilmemeli. Kusur nedeniyle kaza geçiren ve zarar görenler bu durumu fotoğraf, tutunak ve tanıklarla desteklesin. Danıştay’a kadar giden ve mağdur kişiler lehine biten birçok örnek karar var.”


KASİSLER DAVALIK

Hizmet eksikliğinden dolayı, kırılan topuktan tutun da sağlık sorunlarına kadar yüzlerce olay dava konusu oluyor. 20 milyon araç sahibini ilgilendiren en önemli konu ise kasisler. Avukat Cevat Kazma, belirlenen standarda ve ölçülere uygun olmayan yani gelişigüzel yapılmış kasisler nedeniyle aracı hasar görenlerin dava açabileceğini vurguladı. Bu konuda açılan yüzlerce dava olduğu belirtiliyor.

KASKO ÖDESE DAHİ
Örneğin; kullandığınız araç, fark etmediğiniz bir çukur veya kasis nedeniyle zarar görsün. Kaskonuz ve trafik sigortanız da var. Bu durumda kasko tüm masrafınızı karşılıyor. Yine de ölüm veya sakatlanma gibi hallerde belediyelerden veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi idarelerden manevi tazminat talep edilebileceğini vurgulayan Cevat Kazma, tazminatların olaya göre 100 bin liralara kadar çıkabildiğini söyledi.

BİLAL EMİN TURAN / POSTA GAZETESİ

http://www.posta.com.tr/tazminat-yollarda-haberi-1291452







GÜNEŞ ENERJİSİNE YENİ SİGORTA MODELİ

Güneş enerjisi kullanımının artırılmasıyla ilgili önemli destekler içeren ‘Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları’ süreci Konya Karapınar’da devam ediyor. Sigorta ve reasürans sektörü de bu yeni model üzerinden oluşacak teminat talebine özel ürünlerle destek verecek...


Ülkemizde güneş enerjisi kullanımının hızlı bir biçimde artırılmasıyla ilgili önemli destekler içeren YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) süreci, YEKA-1 adıyla Konya'nın Karapınar ilçesinde devam ediyor. Sigorta ve reasürans sektörü de bu yeni model üzerinden oluşacak olan teminat talebine özel ürünlerle destek veriyor. 

VHV'nin Mapfre ile birlikte geliştirdiği güneş enerji santrallerine özel tasarlanan ürünü de bu ihtiyaca cevap veren ürünlerden biri olarak dikkat çekiyor. VHV Reasürans Genel Müdürü Maximilian Stahl, Karapınar YEKA süreci ile ilgili olarak şu bilgileri paylaştı: "Türkiye'deki yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjiye verilen teşviklerin yanında, YEKA modeli ile birlikte yenilenebilir enerjinin toplam üretim payı içerisinde hızlı bir sıçrama yapacak olması sevindirici. Yaklaşık 1.3 milyar dolarlık bir yatırımın gerçekleştirileceği santralden yılda yaklaşık 1.7 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek ve 600 bin evin ihtiyacı karşılanacak. Ayrıca ihaleyi kazanan yüklenici, %80'i Türk mühendislerden oluşacak en az 500 megavat / yıl fotovoltaik modül üretim kapasitesine sahip bir fabrika kuracak ve burada 10 yıl boyunca AR-GE faaliyetinde bulunacak. Karapınar'da inşasına başlanacak olan YEKA modelinin tekrarlanarak sürdürülmesini bekliyoruz. Böyle bir yatırım dünyaya da Türkiye ekonomisinin büyüklüğü açısından önemli bir mesaj veriyor. Çıkan sonucun ekonomik değeri de, son dönemdeki ekonomik dalgalanmalardan çıkış için güzel bir sinyal veriyor."


KÂR KAYBINA DA TEMİNAT VERİYOR
VHV Reasürans olarak, inşa halindeki ve faaliyete geçmiş çok sayıda yatırımcıya teminat sağladıklarını aktaran Maximilian Stahl, sözlerine şu şekilde devam etti: "Güneş enerjisine dayalı üretim santralleri için tasarlanan, inşaat ve operasyonel dönemi birlikte kapsayan, tüm riskler teminatı bazlı bu paket ürün, bir süre önce Mapfre Sigorta dağıtım kanalları üzerinden yatırımcıyla buluştu ve sektör tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Piyasadan gelen ek teminat talepleri özellikle kâr kaybı ve performans kaybı teminatı üzerinde yoğunlaşıyor ve mevcut ürün, bu istekleri de teminat şartları kapsamında sağlıyor."

http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2017/04/26/gunes-enerjisine-yeni-sigorta-modeli

24 Nisan 2017

EN ÇOK KAZA YAPANA EN BÜYÜK İNDİRİM

Trafik sigortasına getirilen prim limiti, özel araçlarda primi ortalama yüzde 20 ucuzlatırken, ticari araçlarda bu oran yüzde 71'e kadar çıktı. Kamyonlar başta olmak üzere bu araç tipi en çok kaza yapıp hasar çıkaranlar....

Zorunlu trafik sigortasına getirilen prim tavanının özel araçlarda sigorta primini yüzde 20-30 ucuzlatması bekleniyor. Ancak rakamlar vatandaşlardan ziyade sürekli kullanılan ticari araçlara piyango vurduğunu ortaya koyuyor.




Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre ticari araçlara 2015’te limit getirilmişti. Getirilen tavan ile taksilere 5 bin 400, otobüse ise 17.700 liralık sigorta prim limiti konmuştu. Tavan düzenlemesi bu tutarlar üzerinden yüzde 47’den yüzde 71’e kadar prim indirimi öngörüyor. Son prim tavanı ile taksilerin prim tavanı 2 bin 89 liraya indirildi. Otobüs ise 5 bin 7 liraya sigortalanacak. Bu rakamlar 4’üncü basamakta yani sisteme yeni girenler için geçerli. Eğer otobüs ve taksi bir yıl kaza yapmazsa yüzde 15, ikinci yıl kaza yapmaz ise yüzde 30 indirim alacak. 3 yıl ve daha fazla kaza yapmaz ise indirim tutarı yüzde 45’i bulacak.



1.467 LİRAYA KAMYON SİGORTASI


Böylece taksi eğer 3 yıl kaza yapmaz ise 1.357 liraya sigortalanabilecek. Otobüste ise bu rakam 3 bin 254 liraya kadar inecek. En çok kaza yapan ve sigortacılara hasar yaratan kamyonda durum ilginç bir hal alıyor. Çünkü 3 yıl kaza yapmayan bir kamyon bin 467 liraya sigortalanabilecek. Oysa bu araçlardan herhangi biri kaza yaptığında hasarları 50 bin lirayı aşıyor. En fazla kaza yapan diğer araç türü olan taksilerde de her yıl onlarca bin liralık hasar çıkaran taksiler ne kadar kaza yaparlarsa yapsınlar en fazla 5 bin 322 lira ödeyerek yeniden sigorta yaptırabilecek.

HER BİRİ 34 BİN LİRALIK HASAR YAPIYOR



Türkiye Sigorta Birliği (TSB) istatistiklerine göre ticari araçların sadece 547’si yılda 3’ten fazla kaza yapıyor ve bunların sigortacılara maliyeti ortalama 34 bin liraya çıkıyor. Yılda 5’ten fazla kaza yapanların sayısı sadece 41 iken bu 41 araç sahibinin her biri yılda 47.3 bin liralık hasar maliyeti çıkarıyor. Bu konuda en uç örnek 2014’te 13 kez kaza yapan bir kamyon. Rekortmen kamyonun sigorta şirketine maliyeti 78 bin 122 lirayı bulmuş durumda. Fakat bu kamyon bile şu anda 5 bin 940 liraya sigortalanmış durumda.



16 Nisan 2017

SÜRÜCÜYE SİGORTA


Sürücüye sigorta soru işaretleri ile gündemde...

Yaklaşık 28 milyon ehliyet sahibini yakından ilgilendiren trafik sigortasında, sürücüye yönelik poliçe düzenlenmesi gündemdeki yerini koruyor. Bugüne kadar araç bazında yapılan sigortanın sürücünün ehliyet bilgilerine ve ceza puanına göre yapılması yönünde çalışmalar devam ediyor.

Zorunlu trafik sigortası fiyatlarının yukarı yönlü seyri, plakaya sigorta yerine sürücüye sigorta gibi farklı alternatifleri gündeme getiriyor. Kısa süre önce  Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek tarafından dile getirilen konuya sektör genelde olumlu yaklaşırken, temkini de elden bırakmıyor. Katıldığı bir canlı yayında zorunlu trafik sigortası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, mevcut düzende trafik sigortası ile ilgili birçok eksik olduğunu ifade etmişti. Yeni bir model üzerinde çalışmaların başladığını söyleyen Şimşek, yeni modelle beraber aracın değil, sürücünün sigortalanabileceğini dile getirmişti.


Gündemdeki sıcaklığını koruyan söz konusu değişiklik için sektör temsilcilerinin görüşlerini aldık. Sektör temsilcileri değişiklik fikrinin değerlendirilebilir bir fikir olduğunun altını çizerken, bu tür bir düzenleme için çok iyi bir altyapı çalışması gerektiğine dikkat çektiler.
“Sürücüye sigorta değerlendirilebilir”
Allianz Sigorta Genel Müdürü Arif Aytekin, “Uygulamaya geçmeden önce sistemi bir bütün halinde düşünmek ve analiz etmek hem operasyonel süreçlerin yönetimi hem de beklenen faydanın sağlanması anlamında önem taşımaktadır” dedi.
Allianz Sigorta Genel Müdürü Arif Aytekin, “Sürücüye sigorta yapılması” önerisini değerlendirilebilir bir öneri olarak gördüklerini belirterek, “Ancak sistemin tüm detayları ile ele alınarak analiz edilmesi ve sağlıklı bir uygulama haline dönüşebilmesi için altyapı ve kuralların titizlikle kurgulanması gerekmektedir. Önerinin trafik sigortası uygulamalarının yanında, ehliyet ve ceza puanları ile birlikte değerlendirilmesi ve olası sorunların tespit edilerek en aza indirgenmesi halinde ‘sürdürülebilir’ bir yapı haline dönüştürülebileceği görüşündeyiz. Sektörün bugüne kadarki tecrübeleri kadar sektör dışı birtakım uygulama, kanun ve yönetmeliklerin gözden geçirilmesi ve önerilen sistem içerisindeki etkilerinin de göz önünde bulundurulması önem arz etmektedir” diye konuştu.
‘UYGULAMAYA GEÇMEDEN ÖNCE ÇOK ÇALIŞILMALI’
Bir kişinin birden fazla araca sahip olması ya da araç sahibi ile sürücüsünün farklı kişiler olabilmesi gibi durumların günümüzde mevcut olduğuna işaret eden Aytekin, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ayrıca bu sisteme geçişle çok sık araç kullanmayan, ancak ehliyet sahibi kişilerin sigortalanma taleplerinin olmayacağını da hesaba katmak gerekebilir. Sistemin kendi içinde suistimale neden olabilecek bir yapıya izin vermemesi için birden fazla kişi tarafından kullanılan araçlar için farklı bir kontrol mekanizması üzerinde de düşünülmelidir. Bu yüzden pratikte karşılaşılabilecek sorunların trafik sigortalarındaki diğer uygulamalarla entegre bir biçimde düşünülerek tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması, sistemin sağlıklı bir şekilde uygulanabilirliği açısından kritiktir. Uygulamaya geçmeden önce sistemi bir bütün halinde düşünmek ve analiz etmek hem operasyonel süreçlerin yönetimi hem de beklenen faydanın sağlanması anlamında önem taşımaktadır.”
“Sadece özel kullanıcılara uygun olabilir”
Turkland Sigorta Teknik Koordinatörü Zeynep Azim, “Bu uygulama sadece özel kullanıcılar için geçerli olabilir. Kiralık araçların veya firma araçlarının sürücüleri değişkenlik göstereceği için sürücüye bağlı bir fiyatlandırma mümkün olmayacaktır” diye konuştu.
Turkland Sigorta Teknik Koordinatörü Zeynep Azim, trafik sigortalarında, riski artıran en önemli faktörün kişinin özellikleri, araç kullanırken içinde bulunduğu durum ve bu duruma sebep olan nedenler olduğunun altını çizerek, “Sigorta yapılırken kişinin özellikleri önemli ölçüde dikkate alınmalı, ancak aracın nerede, ne amaçla kullanıldığı, aracın eski veya yeni bir araç olması da fiyatlandırma kriterleri arasında olmalıdır” dedi.
Sürücü özelliklerine göre sigorta yapılmasının pratikte faydalı ve gerekli bilgiler sağlanırsa sorunsuz bir uygulama olabileceğini söyleyen Azim şunları söyledi: “Ancak bu uygulama sadece özel kullanıcılar için geçerli olabilir. Kiralık araçların veya firma araçlarının sürücüleri değişkenlik göstereceği için sürücüye bağlı bir fiyatlandırma mümkün olmayacaktır. Buralarda da firmanın geçmiş yıllardaki hasar frekansına göre tarifede bir farklılaşmaya gidilebilir.”
‘ŞİRKETLERE EK BİR YÜK GETİRMEZ’
Trafikte sigortasızlık oranı her dönemde %20 civarında seyrederken, primlerin yükselmesiyle bu oranların %30’lar civarında seyretmeye başladığına işaret eden Azim, “Sürücüye sigorta sistemi, sigorta yaptırmayan bu %10’luk kısım için ikna sebebi olabilir. Bunun da şirketlerin operasyonlarına ek bir operasyon yükü getirmesi mümkün değildir. Şirketlerin bu konudaki altyapıları güçlüdür. Sistem uygulamalarının değişmesi söz konusu olursa, gerekli data transferini sağlamak ve bu datalar üzerinde çalışarak yeni tarife yapıları oluşturmak,  belirli bir süreç gerektirecektir” dedi.
13 Nisan 2017
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/surucuye-sigorta-soru-isaretleri-ile-gundemde/

14 Nisan 2017

TRAFİK SİGORTASINDA TAKSİT

Sigorta şirketleri tekrar taksite başlayacaklardır...

Bazı şirketlerin trafik sigortasına taksit uygulamayı bırakmasını yorumlayan Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şen, sigorta şirketlerinin ani pozisyon aldığını ancak tekrar eski modele geçeceklerini söyledi

Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Şen, bazı sigorta şirketlerinin trafik sigortası prim ödemelerinde taksiti kaldırdığını belirterek, "Bazıları da taksit yapmaya devam ediyor. Bunun sebebi şu; sigorta şirketleri şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar ve pozisyon almaya çalışıyorlar. Bu uygulamaların geçici olduğunu düşünüyorum. Bugün taksitlendirmeyi kaldıran şirketlerin yarın yeniden taksitlendirme modeline geçebileceğini düşünüyorum." dedi.

Hazine Müsteşarlığının "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Primlerine İlişkin Genelgesi"ne göre, söz konusu sigortanın zorunlu olması ve sigortalılar açısından primlerin ödenebilecek seviyede tutulması hususları göz önünde bulundurularak, 12 Nisan-31 Aralık döneminde uygulanmak üzere zorunlu trafik sigortalarına ilişkin bazı kararlar alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şen, Hazine Müsteşarlığının yayımladığı genelgenin trafik sigortasıyla ilgili birçok kaosu ortadan kaldırdığını belirterek, "Kimse memnun değildi. Tüketiciler primlerin yüksek olduğunu söylüyordu. Sigorta şirketleri de 'hasar yapana daha fazla prim tatbik edemiyorum' diye endişeleniyordu. Bu endişelerin ortadan kalkması açısından bizim tarafımızdan kabul görmüş bir genelgedir." diye konuştu.

Şen, ortalama 1.300-1.400 lira seviyelerinde olan hususi araç baz fiyatlarının 807 liraya çekildiğini ifade ederek, iyi sürücüden daha uygun prim, kötü sürücüden daha pahalı prim uygulaması geldiğini, böylelikle sistemin hasar yapan ile yapmayanı birbirinden ayırdığını söyledi.


'Herkesin işine yarayacak, kalıcı olmalı'
Doğan Şen, genelgenin herkesin işine yarayacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Kamyonetler için 1.055 lira baz prim var. İstanbul'da bu yüzde 6 artırılacak, o zaman 1.118 liraya tekabül ediyor. Eğer bu araç çok hasar yapan bir araçsa primine yüzde 150 zam gelecek ve primi 2 bin 795 liraya çıkacak. Dolayısıyla eskiden kamyonetler 2 bin liradan yüksek prim ödemiyordu. O bakımdan sigorta şirketleri hasar yapan kamyonetlerden daha fazla prim alabilecek. 2015 yılının ekim ayında yürürlüğe giren ticari araçlarla ilgili üst limit genelgesi kadük kaldı. Bu genelge oradaki eksiklikleri de ortadan kaldırıyor. Getirilen tavan fiyat primleri gayet iyidir ve korunması gerekir. Bu primlerle birlikte tüketiciler 'ben nereden ucuz prim bulurum?' derdine düşmeyecek. Sigorta acenteleri de 'daha uygun müşteri ve prim bulayım' diye komisyonlarını arkadaşlarıyla, başka acentelerle, şirketlerle paylaşmayacak. Kendisi net komisyon alacak ve dolayısıyla sektörde rehabilite söz konusu olacak."

Trafik sigortasında, sigorta şirketlerinin rekabet amacıyla primlerde tavan fiyattan daha uygun prim sağlayıp sağlayamayacağına yönelik soru üzerine Şen, sigorta şirketlerinin tavan fiyattan uyguna da prim önerebileceğini söyledi.
Şen, geçen yıl trafik sigortası poliçelerinin yüzde 96'sının acente tarafından satıldığını bildirdi.

'Yeniden taksite geçeceklerdir'
Bazı sigorta şirketlerinin söz konusu sigortanın prim ödemelerinde taksitlendirmeyi kaldırdığı iddialarına yönelik soru üzerine de Şen, bazı şirketlerin bu yöndeki uygulamalarını görmeye başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bazı şirketler taksiti kaldırdı, bazıları da taksit yapmaya devam ediyor. Bunun sebebi şu; sigorta şirketleri şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar ve pozisyon almaya çalışıyorlar. Bu uygulamaların geçici olduğunu düşünüyorum. Bugün taksitlendirmeyi kaldıran şirketlerin yarın yeniden taksitlendirme modeline geçebileceğini düşünüyorum."
Şen, sektör ortalamasına göre trafik sigortası bedellerinin 3 eşit taksitte tahsil edildiğini anımsattı.
Bu arada, dün Hazine Müsteşarlığından yapılan açıklamada, bazı sigorta şirketlerinin genelge ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde zorunlu trafik sigortası teklifi vermediğine ve söz konusu sigortayı yapmaktan kaçındığına ilişkin başvuruların intikal ettiği belirtilerek, bunu yaptığı tespit edilen sigorta şirketleri hakkında adli ve idari işlem tesis edileceği bildirildi.

http://www.sigortagundem.com/haber/sigorta-sirketleri-tekrar-taksite-baslayacaklardir/1185263#ixzz4eG3zWzEi

06 Nisan 2017

SAĞLIKTAKİ DÜZENLEMELER...

İlk defa 2012 yılında Türk Ticaret Kanunu tarafından düzenlenen sağlık sigortalarının işleyişinde zaman zaman aksaklıklar yaşanabiliyor. Bu yazımızda, riskin gerçekleştiği anın saptanmasından, ebeveynden yeni doğana geçen sigorta güvencesine kadar pek çok hususta ortaya çıkabilen aksaklıkları ve çözüm önerilerini değerlendirdik.

Günümüzde özel sağlık sigortalarının önemi azalmış görünmesine karşın yine de sürmektedir. Genel Sağlık Sigortası ile büyük ölçüde güvence altına alınmış olan vatandaşlar, özellikle daha konforlu bir sağlık hizmetine kavuşmak üzere özel sağlık sigortası da yaptırmaktadırlar.

Türk Ticaret Kanunu ilk olarak 2012 yılında özel sağlık sigortasını (ve hastalık sigortasını) düzenlemiş bulunmaktadır. Aşağıda bu yeni düzenlemenin bazı aksayan yönlerine özellikle vurgu yapacağız. Ancak ilk önce bazı saptamalarda bulunalım:

* Ülkemizde özel sağlık sigortaları birçok sigorta şirketi açısından “zarar ettiren” bir sigorta türü olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
* Bununla birlikte primler bazı sigortalılar için “astronomik” tutarlara varmıştır (“astronomik” sözcüğü dünya ile gökyüzündeki diğer yıldızlar arasında mevcut olan ışık yılı ile anlattığımız uzaklığa vurgu yapmaktadır).

BİREYSEL PRİM, GRUP PRİMİNİN 2 KATINA ÇIKABİLİYOR

* Üzülerek görüyoruz ki, grup sigortaları lehine ve bireysel sigortalar zararına bir çark işlemektedir: Grup sigortası primleri (gruplardan beklentiler sebebiyle) oldukça düşüktür (sigorta şirketleri prestij, çapraz satış v.b. sebeplerle grup sağlık sigortası primlerini olabilecek en alt düzeyde tutabilmektedirler); bunlara ait bütün zarar ise zaman zaman primi çok yüksek olan bireysel sigortalardan çıkarılmaktadır. (Bazı grup sigortalarında kişi başı prim ile bireysel sigortalardaki primleri karşılaştırdığımızda arada çok büyük farkların olduğu görülmektedir: grup primi, bireysel sigorta priminin yarısından daha az dahi olabilmektedir).
* Sigorta şirketleri, bireysel sigortalara ilişkin pahalılığı “bazı sigortalılar için 800-900 bin liralara ulaşan “hasarlar” ödemiş olmaları gibi bir gerekçe ile haklı göstermeye çalışmaktadırlar. Doğrusu bu gerekçe mantığa ve sigorta beklentilerine uygun düşmemektedir.
* Her şeyden önce, bir sigorta şirketi ödeme yapmak için vardır (Öte yandan, sigortacıların teminata girmeyen ancak sigorta ettirenle olan veya olması arzu edilen iyi ilişkilerini dikkate alarak  yaptıkları ex-gratia ödemeleri “lütuf ödemesi” deyimiyle tanımlamalarının yakışık almadığı gibi gerçek kişilerin sağlık harcaması yapmalarını “hasar” olarak nitelemek de pek yakışık almamaktadır). Kanımızca, en büyük tutarlı  ödemeyi örnek gösterip, bunun sigorta ettirenlerden yüksek prim alınmasını haklı kıldığını öne sürmek hatalı bir düşüncedir.  Sigorta şirketinin 900 bin liralık sağlık harcaması sonuç olarak belirli bir yaşın üzerindeki birçok sigortalı için öngörülen senelik primin yalnızca yaklaşık 120 katı civarındadır. Bunun da abartılmaması gerekir.



HASTALIK VE SAĞLIK SİGORTALARI

Türkiye’de özel sağlık (giderleri) sigortası hakkındaki yasal düzenleme Türk Ticaret Kanunu’nun 1511 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Bu yasal düzenleme ana hatlarıyla aşağıdaki gibidir
* Hastalık ve sağlık sigortası olmak üzere iki ayrı kategori sigorta söz konusudur.
* Hastalık sigortası, uygulamada “tehlikeli hastalıklar planı” (veya benzeri) bir ifadeyle tanımlanan ve sigortalının sözleşmede sayılan hastalıklardan birine yakalanması halinde kendisine toplu para verilmesini öngören bir “tutar” (eski deyimle “meblâğ”) sigortasıdır (mesela kansere yakalanıldığı takdirde 500 bin lira ödenmesi; bu tür sigortada kanserin gerektirdiği tedavi giderleri toplamı daha düşük olsa dahi, sigortacı buna bakmaksızın kararlaştırılan sigorta parasının tamamını ödemekle yükümlü olacaktır).  Buna karşılık sağlık sigortası esas olarak sağlık giderlerinin karşılanmasını hedef tutan bir zarar sigortasıdır (en fazla sağlık gideri karşılanır).
* Sağlık sigortası sözleşmede aksi kararlaştırılmış değilse, yasada sayılan bazı ek teminatları da içerecektir. Bu teminatlar yatarak tedavi görülen durumlara ilişkin “günlük hastane parası teminatı” (TTK kanımızca hatalı olarak bunu “günlük hastane giderleri teminatı” olarak tanımlamıştır); sağlık sorunu yüzünden çalışma hayatının sürdürülememesi olasılığında devreye girecek olan “günlük iş görememe parası” ve sigortalının bakıma gereksinim duyar hale gelmesi halinde söz konusu olacak olan “gündelik bakım parası” ve/veya “gündelik bakım gideri” teminatlarıdır. Günlük hastane parası, günlük iş görememe parası ve gündelik bakım parası teminatları tutar sigortası niteliğini taşıyan sigortalardır.

HASTALIK SİGORTASINDA LEHTAR ATANABİLİYOR

* Hastalık sigortasında lehtar atanması mümkündür. Lehtar atanmamışsa, yasa sigortalıyı lehtar sayıyor. Sigorta ettirenin başkasının hastalanması olasılığı üzerine sigorta yaptırmış olduğu hallerde (bu gibi bir sigortanın geçerli olması için sigortanın üzerine yapıldığı hastalanacak olan kişinin-sigortalının- yazılı izni de zorunludur), sigorta parasının kendisine ödenmesini sağlamak üzere kendini lehtar olarak belirlemesi gerekmektedir. Bundan başka, sigorta ettirenle hastalanması olasılığı üzerine sigorta yaptırılan kişinin (sigortalının) arasında bir çıkar ilişkisinin mevcut bulunması da gereklidir. TTK, bu çıkar ilişkisinin neye ilişkin bulunacağını belirtmemiştir. Kanımızca sigorta ettiren, sigortalının hastalanmaması bakımından çıkar sahibi olmalıdır.
* Hastalık sigortasında çifte sigorta söz konusu değildir. İstenildiği kadar (ve sigortacının kabul etmesi koşuluyla istenilen tutar üzerinden) sigorta yaptırılması mümkündür. Ancak eğer sigorta parası sigortalıdan (rizikonun üzerinde gerçekleşeceği, hastalığa yakalanacak olan kişiden) başkasına ödenecekse ve bu ödemeyi alacak kişinin çıkarı da -para ile ölçüldüğünde- ödeme tutarından düşükse, fazla kısım sigortalıya ait olacaktır.

RİSK NE ZAMAN GERÇEKLEŞMİŞ SAYILIYOR ?

* TTK hastalık sigortasında rizikonun ne zaman gerçekleşmiş sayılacağını düzenlemiştir: Sözleşmede öngörülen hastalıklardan birinin “ortaya çıkması” veya “gerçekleşmesi”. Bunlar arasındaki fark şudur: Hastalığın ortaya çıkması, kanımızca varlığının belirlenmesi (tanının konulması) anlamına gelir. Buna karşılık hastalığın gerçekleşmesi “tıp bilimi açısından hangi andan başlayarak mevcut sayıldığı” ile ilgili sayılmalıdır.
* Sağlık sigortasında rizikonun ne olduğu ve ne zaman gerçekleşmiş sayılması gerektiği konusunda ise yasa suskundur. Sağlık giderleri teminatında, riziko tedavi edilmesi gereken bir hastalığın sigorta süresi içinde ortaya çıkmış olması değildir; tedavinin fiilen uygulanmasıdır (ancak bu noktada şu noktayı netleştirmek lazımdır: tedavi öncesinde yer alan tanı koyma amaçlı araştırma ve incelemeler de tedavi kapsamında değerlendirilir. Kural olarak tedavinin sigorta süresi içinde gerçekleşen kısmı teminata dahildir. Ancak sigorta sözleşmeleri sigorta süresi içinde uygulanmaya başlayan ve bu süre bittiği anda sürmekte olan tedavilerle ilgili giderleri de (en azından sigorta sözleşmesinde öngörülen belirli bir zaman diliminin sonuna kadar) karşılamaktadırlar.

KAZANIN TEDAVİSİ DE TEMİNATA DAHİL OLMALI

* TTK’daki bir diğer eksiklik ise, kazadan kaynaklanan tedavi gereğini açıkça kapsayan bir düzenleme getirmemiş olmasıdır. Sağlık giderleri sigortasının konusu yalnızca hastalık (ve gebelik ve doğum) sebebiyle gerçekleştirilen tıbbi uygulamalar değildir. Kaza niteliğindeki (ani ve dış etkilerle gelişen) bir olaydan kaynaklanan tedavi uygulama veya tıbbi inceleme yapma gereği de teminata dahil olmalıdır. Ancak yasal düzenleme bunu açıkça öngörmediği için, kazanın gerektirdiği tıbbi uygulamaların teminata dahil olması sigorta sözleşmesinin bu husustaki hükümleri çerçevesinde söz konusu olabilecektir.
* TTK “bekleme süresi” (sigortalının belirli hastalıklar bakımından teminattan yararlanmaya başlayabilmesi için geçmesi gereken süre) hakkında çok yüzeysel bir düzenleme getirmiş ve bu konuyu açıkça düzenlemek yerine hangi makamın düzenleyeceğini belirtmekle yetinmiştir. Yasada bir tavan sürenin (mesela 6 ay) açıkça hükme bağlanması lazım gelirdi.

YENİ DOĞAN UYGULAMASI SIKINTILARA GEBE

* Yeni doğan bebeğin sigorta teminatından yararlanacağını öngören TTK hükmü yeni ve ayrıntılı olarak incelenmesi gereken bir hükümdür. Söz konusu düzenleme, yeteri kadar açık kaleme alınmamış olduğundan duraksamalara yol açmaktadır: Bu hüküm şöyledir: “Doğum sırasında, ana babadan biri için yaptırılmış bir hastalık veya sağlık sigortasının bulunması halinde, aksi kararlaştırılmamışsa, doğumun tamamlanmasından itibaren bebek, ek prim olmaksızın sigortanın kapsamına girer. Ancak, bunun için doğumun en geç iki ay içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir”. Burada her şeyden önce “neyin aksinin kararlaştırılmasına izin verildiği belirsizdir (doğumun tamamlanması? bebeğin sigorta kapsamına girmesi? ek prim alınmaması?). Kanımızca hükmün konuluş amacı, aksi kararlaştırılacak hususun yalnızca ek prim olduğu sonucuna götürmektedir. Bebeğin anne veya babadan biri için yapılmış bir sağlık sigortası varsa o sigortaya girmesi çözümü ile ilgili olarak ileride uygulamada çok sayıda sorun yaşanacağına kesin gözüyle bakmak gerekir. Her şey bir yana, ülkemizde sağlık giderleri sigortası özel koşulları çoğu halde doğumsal rahatsızlıkları teminat dışında bırakmaktadırlar. O zaman da bebeğin doğumdan başlayarak teminat altında olacağına ilişkin hükmün fazla bir anlamı kalmayacaktır.

SİGORTALININ ‘BİLGİ İSTEME HAKKI’

*  TTK’nın yeniliklerinden biri de, sigorta ettirene ve sigortalıya “bilgi isteme hakkı” tanımış olmasıdır. Sigortacının sigorta korumasını işletmeyi kısmen veya bütünüyle reddederken esas aldığı raporu, istem halinde sigorta ettiren veya sigortalının doktoruyla (neden kendisiyle değil?) paylaşma yükümlülüğü öngörülmüştür. Böylece sigorta ettiren ve sigortalı, sigortacının kararının dayanaklarını öğrenme ve değerlendirme olanağını elde edeceklerdir.
*  TTK, zarar sigortası niteliğini taşıyan sağlık giderleri sigortasına, hayat sigortaları için öngörülmüş olan sigortadan ayrılma (iştira) değerine, sigortacının ödünç verme yükümlülüğüne ve sigortanın prim ödemeden bağışık sigortaya dönüşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağını hükme bağlamaktadır. Bu yoldaki düzenlemenin amaç ve anlamı pek anlaşılamamaktadır.

‘İNSANİ’ DÜZENLEME YAPILMALI

* Özellikle altını çizmeliyiz: Sağlık  sigortasına ilişkin yasal düzenlemenin en başta gelen eksik taraflarından biri de sigortanın ömür boyu sürmesine ilişkin temel kuralları saptamamış ve sigortacının sözleşmeyi sürdürmeyerek sigorta ettireni veya sigortalıyı ortada bırakmasını önlememiş bulunmasıdır. TTK’da (mesela) kansere (veya başka bir önemli hastalığa) yakalanan bir sigorta ettiren veya sigortalının sigortaya en fazla gereksinim duymaya başladığı bir anda sigortası, sigortacı tarafından yeni dönem için sürdürülmediği için ortada kalmasını engelleyen (insani) düzenlemeyi getirmemiştir.
Yasadaki hükümlere ek olarak, Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği’ndeki düzenlemeyi de gözden geçirmemizde yarar vardır. Özellikle grup sağlık sigortaları; sigorta ettirene/sigortalıya ömür boyu yenileme garantisinin veya yalnızca yenileme garantisinin verilmesi; plan değişikliği ayrıntılı incelemeye ihtiyaç göstermektedir. Bunu da gelecek yazımızda işlemeye çalışacağız.

24 Mart 2017
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/sagliktaki-duzenlemelerin-hayatimiza-yansimalari/

04 Nisan 2017

SÜRÜCÜSÜZ ARAÇLAR SİGORTA ŞİRKETLERİNİ KORKUTUYOR


Sürücüsüz araçların trafikte olması sigorta şirketlerini düşündürmeye başladı...




Sürücüsüz araçlar sigorta sektöründe endişe yaratıyor. Sigortacılığın en önemli üretim kaynağı durumunda olan motor branşında kısa süre içinde hayatlarımıza girmesi beklenen ve test aşamasında olan sürücüsüz araçların sektöre neler getireceği merakla bekleniyor.


Geçen ay ABD'nin Arizona eyaletinin Tempe kentinde meydana gelen ve sürücüsüz aracında içinde yer aldığı kaza, arızalar ve sorumluluklarla ilgili bazı soru işaretlerini ortaya çıkarırken, uzmanlar söz konusu araçlar yollara çıktığında birçok sorunun peşinden geleceğininin altını çiziyorlar.

Milyarder yatırımcı Warren Buffett, sahibi olduğu sigorta şirketi Geico'yla ilgili Şubat ayında CNBC'ye verdiği demeçte "Araçların sürücüsüz olduğu gün gelirse bu durum Geico'nun işine çok ciddi zarar verecek." ifadelerini kullandı. Sigorta şirketleri için riski analiz eden Casualty Aktüeryal Topluluğu için çalışan aktüer Rick Gorvett ise "Bu kesinlikle üstünde durulması gereken bir konu" dedi.


Şu anda, kazaların yüzde 90'a yakınının sürücü hatası kaynaklı olduğunu ve sigorta oranlarının çoğunlukla sürücülerin niteliklerine dayanılarak hesaplandığını ifade eden uzmanlar, günümüzde bazı sigorta şirketlerinin hız ve diğer davranışları izlemelerine izin veren uygulamaları veya cihazları da kullandığına dikkat çekiyor.

Uzmanlar, sürücüsüz araçların yollara çıkmasıyla ise insan hatasının azaldığı bir ortamda kazalar daha çok insanın değil, makinenin hatası olacağını ve bunun da nasıl bir sigorta güvencesi gerektireceğinin netleştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

www.sigortagundem.com/haber/surucusuz-araclar-sigortacilari-korkutuyor/1182390#ixzz4dJ0QnqeC

Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...