13 Kasım 2018

TAMAMLAYICI KASKO & ALLIANZ



Allianz Tamamlayıcı Kasko sigortası ile trafikte başınıza gelebilecek; ancak zorunlu trafik sigortanızın karşılamadığı çarpışma, çalınma, 3. şahıslara karşı artan mali sorumluluk gibi risklere karşı güvence altında olursunuz.

Teminatlar:
Ø  5.000 TL limitli çarpışma teminatı
Trafik kazalarında aracınızın başına gelebilecek hasarları 5.000 TL’ye kadar teminat altına alır.

Ø  100.000 TL limitli üçüncü şahıslara karşı ihtiyari mali sorumluluk teminatı
Herhangi bir kaza yaptığınızda karşı tarafa verdiğiniz hasarın trafik sigortası tarafından ödenmeyen kısmını güvence altına alır.

(Örn: Trafikte lüks bir otomobile arkadan çarpıp 60.000 TL hasar verdiniz. Trafik sigortanız bu hasarın 36.000 TL’sini karşılar, geriye kalan tutarı ödemeniz gerekir. Bu teminat bu gibi durumlarda devreye girer.)

Ø  20.000 TL limitli çalınma teminatı
Aracınızın çalınması durumunda 20.000 TL ödeme alırsınız.*

*Aracın kasko bedeli 20.000 TL’nin altında ise araç bedeli ödenir.


Size Özel Avantajlar:
Kasko poliçenizin sağladığı temel teminatlara ilave olarak sunulan zengin asistans hizmetleri, Allianz Oto Hizmet Merkezi, hızlı hasar süreci ve orijinal yedek parça garantisi bu ürünümüzde de standart olarak sunuluyor.

Kimler yararlanabilir?
Tamamlayıcı Kasko’dan;
Ø  En az bir yıldır kasko sigortası yaptırmamış
Ø  Trafik sigortasındaki hasarsızlık kademesi 5,6 veya 7 olan
Ø  25 yaşından büyük
Ø  Aracı 3 yaşından büyük 20 yaşından küçük olan müşterilerimiz faydalanabilir.

Sıkça Sorulan Sorular
1. Kaza yaptım ve aracım hareket edemez durumda, ne yapmam gerekiyor?
Hemen 0850 399 99 99 numaralı Allianz müşteri hizmetlerini arayarak çekici çağırabilir; aracınızı en yakın anlaşmalı servise çektirebilirsiniz.

2. Kaza yaptım, hasarımın ödenmesi için ne yapmam gerekiyor?
Öncelikle kaza yerinden ayrılmadan kaza tespit tutanağı tutun. Kazaya karışan aracın ve sürücünün bilgilerini alın. Kaza tespit tutanağı ile Allianz anlaşmalı servislerden birine giderek aracınızın tamir işlemini başlatabilir, ya da 0850 399 99 99 numaralı Allianz müşteri hizmetleri üzerinden hasar kaydı açarak gerekli yönlendirmeleri takip edebilirsiniz.

Kaza tespit tutanağı mevcut olmadan ödeme yapılmamaktadır.

3. Aracım çalındı, ne yapmam gerekiyor?
Öncelikle Polis ile irtibata geçerek zabıt tutun. Polis zaptı ve araç bilgilerini içeren talep yazısını dosya açılması için hasarevrak@allianz.com.tr adresine gönderin. Mail adresinize ve sistemde kayıtlı cep telefonunuza gelen bilgilendirme ile süreci takip edebilirsiniz

4. Trafik kazasında aracımın hasarı 5.000 TL’nin üzerinde ve benim de kusurum var. Bu durumda ne yapmam gerekiyor?
Aracınızı anlaşmalı servise götürdüğünüzde tamir masrafının 5.000 TL’si ödenir; sizin servise geriye kalan tutarı ödemeniz gerekir. Aracınızı anlaşması olmayan bir servise götürdüğünüzde dosyanızın durumuna göre araç tamir masrafınızın 5.000 TL’si size ödenir.



12 Kasım 2018

YARGITAY'DAN EMSAL KARAR

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, sigorta şirketleri ile araç sürücülerini yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Emsal niteliğindeki karara göre, Yargıtay, trafik kazasında hiçbir kusuru olmayan sürücünün alkollü olmasına rağmen tazminat almasına hükmetti.   
Kasko sigortası bulunan davacı, kaza anında alkollü olmasına karşın tüm kusurun karşı tarafta olduğunu belirterek kaza sebebiyle aracında oluşan hasarın ödenmesi talebiyle Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurdu. Sigorta şirketi ise kaza sırasında sürücü davacının 1.29 promil alkollü olduğunu ve bu durumda meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istedi. Ardından Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun reddine karar verildi. Bunun üzerine davacı sigortalı istinaf yasa yoluna başvurdu. İstinaf talebinin de red kararı vermesinin ardından davacı sigortalı temyiz yoluna gitti. Son olarak konuyu inceleyen Yargıtay 17. Dairesi davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirtti ve davalı sigortacıyı haklı buldu.



Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararda şunlar ifade edildi: “Zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düşmektedir. Somut olayda, meydana gelen trafik kazasında sigortalı, 1.29 promil alkollü bulunmuştur. Kaza tespit tutanağında, tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğu belirtilmiştir. Ekper raporunda da %100 kusurun karşı tarafta olduğu açıklanmıştır. Mahkemece de kusur araştırması yapılmadığına göre, olayda hiç bir kusuru olmayan sigortalının sırf alkollü olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olarak kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin verdiği karar, kazada kusuru bulunmayan ve yasal promil sınırının altında alkollü olduğu tespit edilen sürücülerde sigorta şirketlerinin tazminat ödemesine yol açacak.
Yargıtay’ın kararı şöyle:

YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO.2018/297
KARAR NO.2018/4514
KARAR TARİHİ.25/04/2018
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi

KASKO SİGORTA, SÜRÜCÜNÜN ALKOLLÜ OLMASI TEK BAŞINA ZARARIN TEMİNAT DIŞI KALMASINI GEREKTİRMEZ.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.10.2017 tarih ve 2017/483 Esas – 2017/732 Karar sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR
Davacı vekili; Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede; 25/10/2015 tarihinde vekil edeni … yönetimindeki … plaka sayılı araç ile sürücüsünün belirlenemediği … plakalı sayılı aracın çarpışması sonucunda, davalı … şirket nezdinde kasko sigortası bulunan vekil edenine ait … plakalı aracın hasarlandığını, hasarın giderimi için davalı sigortaya yapılan başvurunun 23/11/2015 tarihli yazı ile olay sırasında sürücünün alkollü olması nedeniyle reddedildiğini, vekil edeninin kaza anında vücudunda 1.29 promil alkol bulunduğunu, ancak kaza tespit tutanağındaki belirlemelerden de anlaşılacağı üzere olayın alkolün etkisi ile gerçekleşmediğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları çerçevesinde davalı … şirketinin hasar tazminatını ödemesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 57.349,30-TL’nin sigorta şirketinden tahsiline karar verilemesini talep etmiştir.

… Sigorta A.Ş vekili cevabında; kaza sırasında sürücü davacının 1.29 promil alkollü olduğunun belirlendiğini zaten bu konuda uyuşmazlık bulunmadığını, bu durumda meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun reddine karar verilmiş, davacının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itiraz üzerine itirazın vekalet ücretine ilişkin bölümünün kabulüne, diğer itirazların reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı başvuran vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı istinaf dilekçesinde, müvekkili sürücünün kaza esnasında 1.29 promil alkollü olmasının kazanın oluşumunda etkili olmaması nedeniyle sigorta şirketinin meydana gelen hasardan sorumlu olması gerektiği, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da bu yönde olduğu, dolayısıyla itiraz hakem heyetince verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirtmiştir.

İstinaf incelemesinde somut olayda; tazmini istenen zararlandırıcı olayın meydana geldiği tarihin 23/11/2015 olduğu, sigorta teminatı kapsamında kalmayı belirleyecek olan yeni yasal düzenleme mevcut olup; davacının olay sırasında yasal limiti aşacak şekilde alkollü olması nedeniyle meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğunun açık olduğu ve bu nedenle hakem heyetince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından; yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda davacı-sigortalı, kendi sigortasından araç hasarını talep etmekte olup, yasa ve poliçenin eki genel şartları yanlış uygulanmıştır. Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1. maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.’nun 1409(1282 md.) maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir. Zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düşmektedir.

Somut olayda, meydana gelen trafik kazasında sigortalı, 1.29 promil alkollü bulunmuştur. Kaza tespit tutanağında, tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğu belirtilmiştir. Eksper raporunda da %100 kusurun karşı tarafta olduğu açıklanmıştır. Mahkemece de kusur araştırması yapılmadığına göre, olayda hiç bir kusuru olmayan sigortalının sırf alkollü olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olarak kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373/2. maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine (hakem heyetine karar örneğinin) Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/04/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

12 Kasım 2018

İŞYERLERİNE DEPREME KARŞI ZORUNLU SİGORTA

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programında, çalışanlar için bireysel emekliliğe otomatik katılımın yeniden yapılandırılarak sürdürülebilir hale getirileceği; sigortacılıkta da, riskli işyerlerinin sigortalanabilmesi için Türkiye Reasürans Havuzu kurulacağı yer aldı. Ardından, 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı açıklandı ve BES’te değişiklik yapılması, reasürans havuzu kurulması, tamamlayıcı sağlık sigortasının teşvik edilmesi, programa girdi. Böylece üç yıllık yol haritası da çizilmiş oldu.
Konu ile ilgili olarak daha fazla bilgi için http://bizbize.com.tr/haberler/haberdetay/iste-yeni-yol-haritasi

Bunların hepsi çalışanından reel sektöre kadar birçok kesimi yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler. Ama bir eksik var. Bana göre bunlar kadar önemli bir düzenlemeye daha ihtiyaç var. Belki de BES ve reasürans havuzundan da önce yapılması gerekiyor. Büyüğünden küçüğüne tüm işyerleri için, özellikle de Marmara Bölgesi’nde faaliyet gösteren işyerleri için, deprem teminatını içeren işyeri sigortası zorunlu tutulmalı. Ve kredi kullanımından tutun da ruhsat alımına kadar, işyeri ile ilgili tüm işlemlerde de sigorta zorunluluğu kontrol edilmeli. Eminim işyeri sahipleri, bu önerime, ‘o zorunlu, bu zorunlu yeter artık yakamızdan düşülsün’ diye tepki gösterecektir. Göstermesinler, bu konu önemli. Neden mi? Anlatayım.
2001 BENZERİ OLMASIN
Artık, Marmara’da büyük bir deprem olacağını bilmeyen yok. Öyle ki, depremin büyüklüğü bile belli; 7,2 ile 7,4. Uzmanlar da her fırsatta uyarıp, büyük yıkıma yol açacağını söylüyor. Buraya kadar hemfikiriz, sanırım. Şimdi bir de 99’daki Marmara depremini hatırlayalım. Aslında bu konuyu Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar, her platformda gündeme getiriyor. O dönem, toplam kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesinde kullandırılmıştı. Deprem sonrası hayat durdu, krediler bankacılığın üzerine sorunlu kredi olarak yansıdı; bankalar likiditesini kaybetti, faizler fırladı. Sonrasında da 2001 krizi yaşandı. Krizin tek nedeni Marmara depremi diyemeyiz ama payının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Hatırlayın, deprem sonrasında konutlar için zorunlu deprem sigortası uygulaması başlatıldı ve bugün konutların yarısı sigortalı. Yani, bir ölçüde konutları güvence altına almayı başardık.

Konut paket sigortaları hakkında ayrıntılı bilgi için http://bizbize.com.tr/urunler/konut-paket-sigortasi_70.html adresini ziyaret edebilirsiniz.

KOBİ’DE SORUN BÜYÜK
Diyeceğim o ki, geçmişte yaşadığımız acı tecrübe varken, önümüzde de olacağı kesin, büyüklüğü de belli, ama zamanı belli olmayan deprem riski varken; başta Marmara olmak üzere riskli bölgelerdeki işyerlerine sigorta zorunluluğu getirilmeli. Bugün büyük tesislerin böyle sorunu yok, hepsinin sigortalarının içinde deprem teminatı var. Asıl sorun küçük ve orta boy işletmelerde. Neredeyse tamamına yakının sigortayla hiçbir ilişkisi yok. Ve bu işletmeler banka kredisi ile işini yürütüyor. Kredi alırken de ya şahsi mal varlıklarını ipotek olarak gösteriyor ya da çeklerini. Peki, 7.2 büyüklüğünde bir depremde, o çeklerin ya da konut ipoteğinin bir önemi kalır mı? Bakın, 99 depreminde kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesindeydi; bugün bu oran yüzde 65’e yakın. Yani, risk daha da yüksek ve bugün yaşanacak bu büyüklükte bir depremin ekonomi ve finans piyasaları üzerinde yaratacağı etkiyi düşünmek bile istemiyorum. O yüzden kamu yönetimi, reel sektör, bankalar, sigorta şirketleri ortak hareket ederek; vakit kaybetmeden, otomatik BES’ten, reasürans havuzundan da önce, özellikle küçük ve orta boy işletmeler için başta deprem teminatını içeren bir sigortanın zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.

Açıkça söyleyeyim, ben böyle bir uygulamaya hiçbir kesimden itiraz geleceğini de zannetmiyorum. Belki de hem ekonomi programında hem de Cumhurbaşkanlığı Programı’nda yer alan ve 2019’da kurulacak olan Türkiye Reasürans Havuzu bu zorunlu sigorta uygulamasını yürütür ve yönetir.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/isyerlerine-depreme-karsi-zorunlu-sigorta-41016013

Biz Bize Sigorta

06 Kasım 2018

ANADOLU SAĞLIK & MEDILAB


Medilab işbirliği ile sunduğumuz VIP hizmetimiz ile birçok seçkin hastanede hem yatışlı, hem de yatışsız tedaviler için sigortalılarımız tıbbi işlemlerini özel araçla alınarak ve herhangi bir ücret ödemeksizin gerçekleştirebilmekteler.

Mevcut poliçede sunulan avantajların yanı sıra bir çok tıbbi işlemin (ameliyatlar da dahil olmak üzere muayene, laboratuvar, görüntüleme (MR, BT vb.), endoskopi, kolonoskopi, biyopsi, patoloji, EMG, EEG, ultrasonografi ve doppler vb.) VIP hizmetimiz ayrıcalığı ile yaptırılabilmesi için sadece bir randevu alınması ve belirtilen işlemlere yönelik "Doktor İstem Kağıdı" nın Medilab yetkililerine iletilmesi yeterlidir.



*Katılım Payı Yok
Bu özel ve yenilikçi hizmetimiz ile sağlık sigortası poliçesi kapsamında, Medilab Assist' in özel anlaşma yaptığı merkezlerde muayene, laboratuvar, görüntüleme (röntgen, MR, BT vb.), fizik tedavi gibi tüm yatışsız tetkik ve tedavi işlemleri için sadece bir randevu alınması yeterlidir. Üstelik bu kaliteli hizmet kapsamında sağlık sigortası poliçesinde yer alan katılım payı ödenmemektedir.
Ayrıca, sigortalılarımız anlaşma yapılmış hastanelerde ameliyatlar da dahil olmak üzere tüm yatışlı tedavileri için VIP hizmetin ayrıcalıklarını yaşamaya devam edeceklerdir.

*Özel Araçla Ücretsiz Transfer
Bu hizmet kapsamında İstanbul, Bursa ve Antalya ili sınırları içerisinde sigortalılarımız bulunduğu yerden özel araçla alınmakta, işlemleri bittikten sonra, istedikleri yere yine özel araçla bırakılmaktadır.
Bu özel transfer hizmeti için de sigortalılarımızdan herhangi bir ücret alınmamaktadır.

Anadolu Sigorta Medilab Assist VIP Hizmeti ile ilgili detaylar aşağıda bilgilerinize sunulmuştur:
  • Özel hizmetimiz, İstanbul, Bursa ve Antalya il sınırları içerisinde geçerlidir.
  • Özel hizmetimiz, Medilab Assist' in özel anlaşma yaptığı merkezler için geçerlidir.
  • Yukarıda belirtilen işlemlere yönelik "Doktor İstem Kağıdı"nın Medilab Assist yetkilisine iletilmesi yeterli olacaktır.
  • Özel hizmetimizin sigortalılarımızı memnun edecek düzeyde verilebilmesi için, 24 saat öncesinden randevu alınması önem taşımaktadır.
  • Randevuların Pazartesi - Cumartesi 08:30 – 17:30, Pazar günü 09:00 – 15:00 arasında alınmasını rica ederiz.

Sigortalılarımızın randevularını alırken "Anadolu Sigorta'da Sağlık Sigortası Poliçesinin olduğunu" belirtmesi gerekmektedir. Randevular aşağıda belirtilen yollarla alınabilmektedir:
Anadolu Sigorta Medilab Assist VIP Hizmeti Telefon Hattı: 0850 811 75 00

Ayrıca, Anadolu Sigorta Sigortam Cepte uygulaması üzerinden de Anadolu Sigorta Medilab Assist VIP Hizmetine ait randevular hızlı ve kolay bir biçimde alınabilmektedir.
*Sonuçlar sigortalılarımızın talebine göre e-posta, kurye, kargo ya da posta ile ulaştırılacaktır.

*Medilab Assist güncel anlaşmalı kurum listesine https://www.anadolusigorta.com.tr/tr/iletisim/bize-ulasin/anlasmali-saglik-kurumu-bul adresinden ulaşabilirsiniz.
Sağlık ve mutluluk dolu günler dileriz.
Saygılarımızla,

04 Kasım 2018

HASARLI KAZALARDA NE YAPMAK GEREKİYOR ?

Posta Gazetesi'nde 30 Ekim 2018 tarihinde yayımlanan "Hasarlı Kazalarda Ne Yapmak Gerekiyor" başlıklı yazı...

Sigortalıları en çok zorlayan konuların başında, yaşanan kazalar ve hasarlar geliyor. Hasar sonrası ne yapacağını tam olarak bilemeyen sigortalılar için sırasıyla yapılması gerekenleri hazırladık...

Yeni araç aldınız, trafik sigortasını ve kaskosunu yaptırdınız. Artık yeni aracınızla trafiğe çıkmaya hazırsınız. Fakat o da ne? Arkadan hızla gelen bir araç siz kırmızı ışıkta beklerken aracınıza arkadan çarptı. Peki şimdi ne yapacaksınız? İşte buraya kadar olan süreç aslında büyük şehir trafiğinde birçoğumuzun başına gelmesi çok muhtemel hasarlar. Asıl önemli olan bundan sonra yani hasar gerçekleştikten itibaren yapılması gerekenler… Türkiye’de sigortalı olsun ya da olmasın sürücülerin çoğunluğu bu prosedürlerden habersiz. Oysa ki sigorta şirketlerinin ve bazı kurumların sigortalılara yönelik sunduğu ve hayatınızı hasar anında kolaylaştıracak birçok uygulama mevcut. Sigortalı olarak hasar meydana geldiğinde yapmamız gereken ilk hareket kaza anının fotoğraflarını net bir şekilde çektikten sonra aracımızı trafiği etkilemeyecek bir yere çekmek. Bundan sonra ise aracınızdaki hasar küçük de olsa, büyük de ‘Kaza Tespit Tutanağı’nı eksiksiz olarak doldurmak yapılacak ikinci önemli adım. Hasar olduğunda dikkat etmeniz gereken diğer önemli şey ise hasarın gerçekleştiği tarihten itibaren en az beş iş günü içerisinde kazanın sigorta şirketine bildirilmesi.



MOBİL KAZA TUTANAĞI İŞLERİ KOLAYLAŞTIRIYOR

Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi’nin (SBM), uygulamaya koyduğu Mobil Kaza Tespit Tutanağı, hasar anında işlemleri oldukça kolaylaştırıyor. Uygulamada yer alan ‘Telefonu salla’ özelliğiyle kazaya karışan iki ya da daha fazla sürücü akıllı telefonlarını sallayarak tüm bilgilerini sisteme otomatik aktarabiliyor. Böylece kalem ve kağıda gerek duymadan hızlıca tutanak doldurulmasını sağlayan uygulama, trafikte beklemeleri ve zaman kayıplarını önlüyor.

ACENTE DİYOR Kİ: KOLLUK KUVVETLERİNE HABER VERMEK GEREKEBİLİR

Aracınızla seyir halindeyken karşılıklı bir kazaya karışılması durumunda yapılması gerekenleri Acente sahibi Cenk Börühan şöyle anlatıyor: “Bazı durumlarda da kolluk kuvvetlerine haber verilmesi gerekiyor. Örneğin, kazaya karışan araçlardan birinin trafik sigortası yoksa, kazaya karışan araç şoförlerinden birinin sürücü belgesi o aracı kullanmaya yetersiz ise yine kazaya karışan taraflar arasında anlaşmazlık durumunda, sürücünün alkol, uyuşturucu ve uyarıcı madde olması, şüphe duyulması durumunda ve kaza sonucunda ölüm ya da yaralanma söz konusu ise yapacağınız tüm prosedürlerin yanında kolluk kuvvetlerine başvurmanız gerekiyor.”

EKSPER DİYOR Kİ: BELGELER EKSİKSİZ DOLDURULMALI

Hasar anında sigortalının özellikle Kaza Tespit Tutanağı’nı tam ve eksiksiz doldurması gerektiğine dikkat çeken Sigorta Eksperi Ali İhsan Balta’nın sigortalılara önerileri ise şunlar: “Hasar sonrası acil olarak kaza mahallinin fotolarının net gözükecek şekilde çekilmesi ve araçların güvenli alana çekilmesi gerekiyor. Tutanak tam ve eksiksiz doldurulmalı. Kazaya karışan sürücüler tutanağı imzalamalı. Bunun yanında ehliyet ve ruhsat fotokopisi de (fotoğraf) yeterli olacaktır.

SİGORTALI HASAR ANINDA NELER YAPMALI?

● Hasar anında ilk yapılması gereken trafik sigortası mevcut ise ruhsat ve ehliyet ile ‘’kaza tespit tutanağı‘’ tutulur. Bu yüzden aracınızda kaza tespit tutanağı bulundurmaya özen gösterin. Tutanakla birlikte kazayı belgeleyen birkaç fotoğrafı ve kazanın gerçekleşme şeklini yansıtan bir resmi sigorta şirketinize sunmanız gerekebilir. Kaza tespit tutanağında ayrıca kazanın tarihi, saati ve yeri, sürücülere ait kimlik bilgileri, aracın ruhsat bilgileri ve zorunlu trafik sigortası poliçe bilgileri yer almalıdır.

● Yapılması gereken şeylerin başında hasarın gerçekleştiği tarihten itibaren en az beş iş günü içerisinde kazanın sigorta şirketine bildirilmesi de geliyor.

● Sigorta sahibi olduğunuzu unutmadan, gerekli kurtarma ve koruma önlemlerini almalı ve sigortacının belirttiği talimatlara mümkün olduğunca uymalısınız.

● Sigortacının sorumluluğu üstlenmesi halinde, aracınızı anlaşmalı servise götürebilirsiniz. Anlaşmalı servis, tüm işlemleri sizin yerinize üstlenerek sigorta şirketinizden eksper talep edip onlara tüm detaylar hakkında bilgi verecektir.

● Sigortalının hasara uğraması durumunda, dikkat edilmesi gereken bir diğer konuysa sigortalının primlerini ödeyip ödemediği. Vadesi gelmiş, ödenmemiş primleriniz varsa, sigorta şirketi hasarı karşılamayabilir.

https://www.posta.com.tr/hasarli-kazalarda-ne-yapmak-gerekiyor-2062858





x

23 Ekim 2018

TÜRKLER DİREKSİYONU OTONOM ARAÇLARA BIRAKACAK

KPMG Türkiye’nin bu yıl beşincisini gerçekleştirdiği ‘Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması’, yerli otomotiv sektörünün önümüzdeki 10 yılda geleceği noktaya ilişkin çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya katılan sektör liderlerinin yüzde 92’sine göre, sürücüsüz araç ve aktif sürücü desteği sistemleri 10 yıl içinde Türkiye’deki sürücülerin ilk tercihi olacak.
KPMG Türkiye yönetiminde, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’nin (OYDER) destekleriyle gerçekleştirilen araştırmaya dört derneğin üyesi olan, lider otomotiv şirketlerinin 211 üst düzey yöneticisi katıldı.

Türkiye’deki otomotiv yöneticilerinin neredeyse tamamı, gelecek 10 yılda ‘bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ ile ‘elektrikli mobilite’nin, sektörün en önemli trendleri olacağı öngörüsünde bulundu.
Yöneticilere göre 2030 yılına gelindiğinde Türkiye’deki müşterilerin satın alma kriterlerinin başında, ‘sürücüsüz araçlar/aktif sürücü desteği sistemleri’ bulunacak. Bu kriteri, günümüzde önemsiz görülen ‘sıfır emisyon/elektrikli mobilite’ takip edecek.
KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Hakan Ölekli, dünya genelinde artan volatilite, siyasi belirsizlikler ve korumacı politikalar sektörü zorlasa da, 2017’de rekor kıran üretim ve ihracat rakamlarının yanı sıra yerli otomobil projesinin, Türkiye otomotiv sektörünün güçlü konumunu sürdürdüğünün göstergesi olduğunu belirtti. Ölekli, geleneksel ve köklü otomotiv şirketlerinin geleceğin iş modellerine hazırlanırken, tüm ekosisteme hükmetmeye çalışmak yerine oyun alanını belirleyerek nerede işbirliği yapacağına veya rekabet edeceğine karar vermesi gerektiğinin altını çizdi. Ölekli’ye göre, gelecekteki başarıyı stratejik işbirlikleri, ortaklıklar ve ittifaklar belirleyecek.
‘Yıkım’ geleceği anahtarı
Tüm dünyada gelişen teknolojilerle hız kesmeyen değişim, ürün odaklı iş anlayışını zorlarken, otomotiv sektörünün başarı ölçütleri, iş modelleri ve geleceği sorgulanmaya başladı. Ölekli’ye göre otomotiv sektöründe bugünün iş anlayışının ‘yıkımı’, yarının ‘geleneksel’ iş yapış şekli olacak. Ölekli, teknolojinin geldiği ve çok daha fazlasını vadettiği bu noktada dijital dönüşüm kavramının tamamlanmasından değil ancak sürekliliğinin nasıl sağlanacağından bahsedilebileceğini vurguladı.
Yerli ve milli otomobil şart
Araştırmada Türkiye’de yerli ve milli bir otomobil üretilmesinin sektöre getireceği faydalara da yer veriliyor. Yerli araç üretiminde elektrikli modellerin seçilmesinin dünya devleriyle rekabet etmek için doğru tercih olduğu belirtilirken, sadece iç pazara değil, aynı zamanda dış pazara da hitap edecek alternatif modellerin üretilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. KPMG araştırmada, yerli otomobillerin yurtiçi pazarda yaygınlaşabilmesi için önemli devlet desteğine ihtiyaç duyacağını da vurguluyor.
Şehirler de ‘akıllanmalı’
Araştırmaya göre otomotiv yöneticilerinin yüzde 42’si, Türkiye’de ‘e-mobilite’ ekosisteminin önündeki en büyük zorluğun, akıllı şehir altyapısının olmaması olduğunu düşünüyor.
Yöneticilere göre elektrikli araçların müşteriler tarafından benimsenmesi önündeki başlıca engel araçların ‘menzili’ ile ilgili endişeler. Bu kaygıların giderilmesi için ilk etapta kamu yatırımıyla ülke çapında gelişmiş bir şarj ağı oluşturulabilir.
Otonom araçların gelişine 10 yıl var
Küresel otomotiv üreticilerinin yüzde 73’ü, 10 yıl içinde geleneksel toplu taşıma çözümlerinin yerine isteğe bağlı otonom kapsüllerin kullanıma girmesini bekliyor. Türkiye’de ise yöneticilerin yüzde 60’ı, büyük ölçekte otonom araç satışlarının 10 yıldan önce başlayamayacağını öngörüyor.
Hukuki altyapı gerekiyor
Araştırmada otonom araçların trafiğe çıkması için fiziksel altyapı çalışmalarının yanı sıra hukuki bir altyapı düzenlemesinin de gerekli olacağı vurgulanıyor. Otonom araçların kaza yapmaları halinde, sorumlunun şoför mü, üretici firma mı yoksa aracın yazılımını hazırlayan şirketin mi olacağı, yasal düzenlemelerin ardından belirlenecek.
İşte rapordan öne çıkan bazı satırbaşları:
  • Türkiye’ye yeni yatırım gelmesi için büyük önem taşıyan adımların çoğunu devlete bağlı değişiklikler (teşvik, vergi politikaları, hukuki düzenlemeler istikrar, vb.)oluşturuyor.
  • Otomotiv yöneticilerinin yüzde 95’i, 2030 yılına kadar sektördeki temel trendlerin en önemlisinin ‘bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ ile ‘elektrikli mobilite’ olacağını öngörüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 72’si, teknolojik gelişim ve artan dijitalleşmenin etkisiyle sektörün iş modellerinde yakın gelecekte kapsamlı bir yıkıcı gelişme bekliyor.
  • Türkiye otomotiv yöneticilerinin yüzde 85’i gelecekte otomotiv iş modelinin yakıtının ‘veri’ olacağı görüşünde birleşiyor.
  • Yöneticilerin yüzde 92’si, tedarik sanayisinin rekabetçi kalması için alınması gereken en önemli aksiyonun Ar-Ge sürecinde, yeni inovasyon ekipleri oluşturarak hız ve esnekliği artırmak olduğunu söylüyor.
  • Her 5 otomotiv yöneticisinden 4’ü gelecek dönemde otomotiv firmalarının başarılı olabilmesinin, yenilikçi startup’larla birleşmelerine ya da işbirliği yapmalarına bağlı olduğunu düşünüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 86’sı gelecekte en önemli başarı stratejilerinin, birbirine yaklaşan endüstrilerden oyuncularla işbirliği yapmak (OEM/araç üreticileri, kamu hizmeti şirketleri, bilişim ve iletişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren şirketler) ve sektör içinde ortak girişimler ile stratejik ittifaklar kurmak olacağını vurguluyor.
  • Yöneticilerin yüzde 95’i, dijital müşterileri çekmek için OEM ve yetkili satıcıların geleneksel pazarlama materyalleri ve tek kanal için tasarlanmış web sitesi yerine interaktif, araç özellikleri ve fiyat bilgileri dahil olmak üzere müşteri ihtiyacına yanıt verebilecek gelişmiş dijital hizmetlere yöneleceğini düşünüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 85’i artan çoklu kanal iletişim yolları sonucunda müşterilerin fiziksel perakende mağazalarına ziyaretlerinin azalmasını, buna karşın ürün ve markayı deneyimlemek için mağazaları ziyaret etmeyi tercih etmesini bekliyor.
  • Yöneticilerin yüzde 30’u, otomobile ihtiyacın ortadan kalkmasının en önemli nedeninin diğer seçeneklerin kullanımının daha kolay olması (araç paylaşımı, servis olarak mobilite vb) olacağını söylüyor.
  • Yöneticilerin yüzde 78’i, elektrikli mobilitenin atılım gerçekleştirmesi için en iyi şarj etme deneyiminin hiç şarj etmemek olması gerektiğini düşünüyor.

http://www.sigortadunyasi.com.tr/2018/10/23/turkler-direksiyonu-otonom-araclara-birakacak/

22 Ekim 2018

ÇEKİCİNİN ARACA VERDİĞİ ZARARI KASKO KARŞILAR MI ?

Önce bir tespitle başlayayım...
Peşin peşin de söyleyeyim kimse alınmasın, bozulmasın. Toplum olarak ya kaderciyizdir, sigortaya uzak dururuz ya da sigorta yaptırıp, arkaya yaslanır, ‘nasıl olsa sigorta var, öder’ deyip olup biteni umursamayız. Sanırsınız ki, zarar gören milli servetimiz değil.



Buna örnek bir olay anlatacağım. Olay, geçtiğimiz hafta İstanbul’da yaşanıyor ve baş aktörü, bir çekici. Çekici, yanlış yere park etmiş bir aracı çekmeye çalışıyor. Ancak araç çekilmeye müsait konumda değil. Çekici, uğraşıyor da uğraşıyor; yandan kaldırıyor olmuyor, indiriyor, bir daha kaldırıyor. Baktı olacak gibi değil, bu sefer sürüklüyor, o da olmuyor. Bu arada da vatandaşın biri, olup biteni cep telefonu ile kameraya alıyor. Aracın hırpalanmasına dayanamayan vatandaş sonunda çekicinin şoförünün yanına gidip, “Memur bey, yazık değil mi araca. Bir dişli atsa 5-6 milyar, buradan kaç para alacaksınız ki, 200 lira para alacaksınız. Benim de aracım var, yazık olmuyor mu?” diyor.

VATANDAŞIN BAŞINA GELENLER
Bu lafın üzerine de çekicinin şoförü cevabı yapıştırıyor: “Niye sorun ediyorsun ki, kasko zararı karşılar, senin derdin ne?” Vatandaşın öfkesi artıyor ve “Zihniyete bak, iyi o zaman kasko karşılar diye saplayın aracın ortasına, götürün” diyor. Vatandaş ile şoför arasındaki tartışma biraz daha devam ediyor ve şoför üst üste kaskonun karşılayacağını söylemeye devam ediyor. Olayın tamamının seyretmek isteyenler varsa bu video, sosyal medyada ‘çekici terörü’ başlığı altında dolaşıyor.


Yok, ben, buna çekici terörü falan demeyeceğim; en hafif tabiriyle bilgisizlik diyeceğim. “Kasko öder, sen niye dert ediyorsun” diyen memura söylenecek tek laf var; o da, ‘hayır arkadaş, kasko değil, sen cebinden ödeyeceksin’. Neden mi? Çünkü çekici, kaskolu aracı çekerken zarar verirse sigorta şirketi, vatandaşın zararını öder; sonra da çekinin şoförüne ya da çekicinin bağlı olduğu vakfa rücu eder, yani ödediği zararı hukuk yoluyla talep eder. Şunu da söyleyeyim, bu işi yapan birinin, araca zarar verdiğinde dönüp dolaşıp bu zararı kendi cebinden ödeyeceğini ya da bağlı olduğu şirketin kasasından çıkacağını bilmemesi de vahim.

NE YAPACAKSINIZ ?
Bu olayı sigortacılara da sordum. Çekicinin neden olduğu hasarlarla sık karşılaştıklarını; genellikle çekicinin halatının kopup aracın yere düşmesi ya da çekicinin aracı kaldırmak için kullandığı ahtapot kolunun aracın üzerine düşmesi gibi daha ağır vakalar da yaşandığını ve hepsinde de ödedikleri hasarları çekici vakıflarına rücu ettiklerini söylediler.

Peki, böyle bir durumla karşılaştığınızda ne yapacaksınız? Öncelikle, ‘aracım çekilirken hasar gördü’ diye polis zaptı tutturacaksınız. Eğer zabıt tutulursa sigorta şirketi, çekicinin bağlı olduğu vakfa ödediği hasarı hemen rücu ediyor. Zabıt tutulamadığı durumlarda da olay yerini resimlerle belgeleyeceksiniz. Mesela yukarıda bahsettiğim olaydaki gibi video kaydı bu iş için yeterli.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/cekicinin-araca-verdigi-zarari-kasko-karsilar-mi-40993989

SOMPO KASKO

SOMPO ARAÇ KASKO SİGORTASI  Hayatınızda önemli bir yere sahip olan aracınızın başına gelebilecek beklenmedik kazaların sizi etkilemesine izi...