28 Aralık 2018

SİGORTADA DAVA AÇMADAN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURU ARTIK ZORUNLU

Av. Arb. Şeyda Karayazgan, zorunlu arabuluculuk düzenlemesi karşısında sigorta alanındaki ihtilafların durumu hakkında açıklamalarda bulundu. 6/12/2018 tarih ve 7155 sayılı yasa ile 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da rakam sınırı olmaksızın zorunlu arabuluculuk uygulanacağını kaydeden Karayazgan, “Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalarda uygulanmayacaktır”dedi.

Karayazgan, konuyla ilgili soruları yanıtladı.
Sigorta sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda durum nasıl olacak?
Sigorta hukuku kaynaklı ihtilaflar bakımından, ihtilaf konusunun “hasar” veya “prim”den kaynaklı olması arasında bir fark yoktur. Yani konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. Burada istisna durum olan geçici hukuki korumalar, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, icra takipleri, çekişmesiz yargı işlemleri arabuluculuğun dışındadır. Yani bu gruptaki davalarda doğrudan dava açılabilir.
İcra ile başlanan süreçte itiraza uğraması halinde icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılması istenebilen hallerde dava şartı söz konusu değildir. İtirazın iptali, ticaret mahkemelerinde açılacak olursa dava şartı olarak arabuluculuk uygulanacaktır.
Trafik sigortası hariç olmak üzere diğer sorumluluk sigortalarında zarar görenlerin dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuk sürecini de tüketmeleri gerekecektir.
Zorunlu trafik sigortasında ise trafik kanunu aynen uygulanmaya devam edecektir. Buna göre, önce sigortacıya başvuru süreci tamamlanıp, anlaşma olmaz ise arabulucuya başvurma yine dava şartı olarak varlığını koruyacaktır.
Peki Tahkim’e başvuru hallerinde aynı prosedür geçerli olacak mı?
Hayır. Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru ihtiyari bir çözüm yoludur. Tahkime yapılacak başvuru öncesi arabuluculuğa başvurma şartı yoktur.
Aracılık sözleşmelerinden kaynaklı ihtilaflarda süreç nasıl işleyecek?
Acentelik sözleşmeleri & broker protokollerinden kaynaklı ihtilaflarda yine aynı şekilde ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olması sebebi ile arabuluculuk bu tür ihtilaflarda da zorunlu olacaktır.
Asistans şirketleri ve anlaşmalı kurumlarla olan sözleşmelerde süreç nasıl işleyecek?
Bu vesile ile şunu söylemek lazım ki ticari davalar kavramı kanunla çok geniş kapsamlı gelmiştir. Fikri ve sınai haklar mahkemelerinde bulunan hemen hemen tüm davalar, marka patent davaları, telif haklarına ilişkin davalar, bankacılık alanının tamamı, kambiyo senetleri gibi alanlar dava şartı kapsamındadır.
‘TESPİT VE TEDBİR DAVALARI KAPSAM DIŞINDA’
Davanın konusu arabuluculuğa başvurunun gerekip gerekmediği hakkında bize fikir verecektir. Bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Tespit, tedbir davaları kapsam dışındadır.
Sigortacının rücu ettiği durumlarda süreç nasıl işleyecek?
Rücu davalarının konusu bildiğiniz üzere ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkindir. Bu sebeple, şirketlerin rücu prosedürleri tamamlandıktan sonra yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne başvurmaları gerekecektir.
Yetkili yer meselesini biraz açabilir misiniz?
Arabuluculuk sürecine dair başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhal ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir.
Arabuluculuk süreci ile ilgili nelere dikkat edilmesi gerekir?
Yetki meselesi oldukça önemli. Buna ilaveten, başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür. İş kanununda ilk kez uygulanan zorunlu arabuluculukta arabulucuların en fazla sorun yaşadıkları sorun tarafların iletişim bilgilerine ulaşmaktı, kanunda getirilen yükümlülükle bu sorun çözüme kavuşmuş görünmektedir.
‘TOPLANTILARA KATILMAK ÖNEM TAŞIYOR’
Toplantıya katılmak önemli. Zira taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilecektir. Bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacak, ancak her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.
Tarafların arabuluculuk görüşmelerine giderken taleplerinin kapsamını, dayandıkları delilleri ve talep tutarına dair detaylı bir alacak hesabını yaptırmış olmalarında fayda var. Zira toplantı sırasında bu hesabı yapmak mümkün olmayabilir.
‘TARAFLAR İSTEDİKLERİ ARABULUCUYU SEÇEBİLİR’
Tarafların arabulucuyu kendilerinin belirleme imkanı var mı?
Taraflar listeye kayıtlı ve mutabık kaldıkları bir arabulucu ile çalışabilirler. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilir.
Arabuluculuk görüşmeleri ve süreç ne kadarlık bir zaman dilimini içerir? Maliyetlere kim katlanır?
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta + iki hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. Arabulucu gerekli görüyor ise birden fazla toplantı yapabilir.
Maliyet konusuna gelince; arabuluculuğun maliyeti davalara kıyasen çok daha düşük, başvuru harcı alınmıyor. Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanıyor.
Arabuluculuğa başvurmamanın müeyyidesi nedir?
Müeyyide davanın, “dava şartı yokluğu”sebebiyle usulden reddedilmesidir. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği bildirilir. Yani arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
28 Aralık 2018
http://www.sigortacigazetesi.com.tr/sigortada-dava-acmadan-once-arabulucuya-basvuru-artik-zorunlu/

22 Aralık 2018

DASK'IN DEPREM İÇİN ÖDEME GÜCÜ 18 MİLYAR TL'YE ULAŞTI

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, "DASK olarak tek bir depremde ödeme gücümüz, kendi kaynaklarımız ve reasürans korumasıyla birlikte 18 milyar TL’ye ulaştı"
Yapılan bilinçlendirme projeleri ve kararlılıkla yürütülen çalışmalar sonucu Zorunlu Deprem Sigortası'nın, depremin yıkıcı etkilerine karşı finansal açıdan en önemli korunma yöntemlerinden biri olduğu bilincinin artık büyük oranda yerleştiğini ifade eden Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, "Türkiye genelinde sigortalılık oranı yüzde 50 seviyesinde. Bu oran, bugün her 2 evden birinin Zorunlu Deprem Sigortası ile depreme karşı teminat altında olduğu anlamına geliyor. Bugün Zorunlu Deprem Sigortası bulunan konut sayısı 9 milyona ulaştı. Elbette Türkiye’deki tüm konutların Zorunlu Deprem Sigortası ile güvence altına alınmasını hedefliyoruz ve bu hedef gerçekleşene kadar geldiğimiz noktayı yeterli görmüyoruz. 20 yıla yakın sürede edindiğimiz deneyimler ve hayata geçirdiğimiz projelerle deprem bilincini tüm hanelere yayılacak şekilde genişletmeye kararlılıkla devam edeceğiz." diye konuştu.

Depremin olduğu illerde DASK'lılık oranı daha yüksek
Murat Kayacı, DASK'ın verileri incelendiğinde, Marmara Bölgesi'nin açık ara ilk sırada yer alırken, Marmara'yı Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin takip ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise sigortalılık oranında son sırada bulunuyor. Ayrıca, deprem gerçeğiyle yüzleşen illerde sigortalılık oranları daha yüksek seyrediyor. Zorunlu Deprem Sigortası oranı en yüksek olan illerde ilk 3 sırayı alan Düzce, Bolu ve Yalova bu durumu açıkça gözler önüne seriyor. Yine yakın zamanda deprem yaşanan bir ilimiz olan Van’da deprem öncesi sigortalılık oranı maalesef yüzde 9 gibi çok düşük bir seviyede bulunuyordu. Van depremi, hasar yönetimi ve sigortalıların kayıplarının giderilmesi açısından çok önemli bir sınav oldu. Bugün Van ilinde Zorunlu Deprem Sigortası’nı yaptıran konut oranı yüzde 43’e yaklaşmış durumda. Bu oranın daha fazla artması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tekrar aynı acıyı yaşamamak için tüm Vanlıları sigortalı yapmayı hedefliyoruz. Deprem kuşağında bulunan diğer illerimizden de örnek vermek gerekirse, Zorunlu Deprem Sigortası'na sahip konut oranı Erzincan’da yüzde 61, Bingöl’de yüzde 68, İstanbul’da yüzde 59, Kocaeli’de yüzde 61, Tekirdağ’da yüzde 75 seviyesinde."
"Olası İstanbul depremi için afet çağrı merkezi modeli oluşturduk"
DASK Yönetim Kurulu Başkanı Kayacı, DASK olarak hayata geçirdikleri projeler ile vatandaşları deprem konusunda bilinçlendirirken, aynı zamanda gerek bilgi birikimi gerekse maddi tazminatla depreme hazır ve depremden sonra hızla toparlanan bir Türkiye hedefiyle çalışmalara devam ettiklerini bildirdi.
Olası büyük bir depremde hasarların tazmininde yeterli kaynak sunmak üzere çalışmaları sürdürmenin yanı sıra afetin tüm operasyonel sürecini etkin ve teknoloji rehberliğinde yönetmek amacıyla da yatırım yaptıklarını anlatan Kayacı, bu doğrultuda ilgili tüm devlet kurumlarıyla iş birlikleri geliştirdiklerini söyledi.
Kayacı, "Şu anda mevcut afet yönetim sistemimizi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin afet derecesinde sayılacak olası büyük İstanbul depremi modeline göre geliştirmek için çalışıyoruz. Mevcut portföyümüz ve yeni eklenecek sigortalılarımızı dikkate alarak İstanbul'da olması muhtemel büyük deprem sonrasında başta İstanbul, çevre iller ve hatta tüm Türkiye'den gelecek soruları ve talepleri karşılayacak bir afet çağrı merkezi modeli oluşturduk." diye konuştu.
DASK olarak çeşitli senaryolar paralelinde hazırlıkları ve altyapı çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Kayacı, "DASK olarak tek bir depremde ödeme gücümüz, kendi kaynaklarımız ve reasürans korumasıyla birlikte 18 milyar TL’ye ulaştı. Temel hedefimiz, tüm evlerin Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip olması ve benzer bir felaketin yaşanması halinde ülkemizin bunu mümkün olabilecek en az kayıpla atlatması. Ana görevimiz, 'Deprem geçecek, hayat devam edecek' yaklaşımından yola çıkarak deprem sonrasında vatandaşların yaşamının kaldığı yerden yeniden güvenle devam edebilmesini sağlamak." ifadelerini kullandı.
"Günde 35 kuruşa konutunuzu depreme karşı sigortalamanız mümkün"
Murat Kayacı, sigorta primlerinin, Hazine Müsteşarlığı'nca yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası tarife ve talimatında belirtilen esaslara göre belirlendiğini, aynı konut için farklı sigorta şirketlerinin farklı prim talep etmesinin mümkün olmadığını, prim tutarının; konutun yapı tarzı, metrekaresi, deprem risk bölgesi ve inşa yılına göre hesaplandığını ve prim hesaplamasına www.dask.gov.tr adresindeki "poliçe prim hesaplama" adımından erişilebildiğini bildirdi.
Türkiye'de çok farklı yapılarda bölgeler ve evlerin bulunduğuna işaret eden Kayacı, "Örneğin, Türkiye genelinde günde sadece 35 kuruş ayırarak Zorunlu Deprem Sigortası ile konutunuzu depreme karşı sigortalamak mümkün. Dolayısıyla günde 35 kuruşa depreme karşı finansal önlemlerden birini alabiliyorsunuz." dedi.
Kayacı, DASK’ın kuruluşundan bu yana yapılan hasar ödeme miktarının 186 milyon TL olduğunu belirterek, "Zorunlu Deprem Sigortası ile depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, dev dalga (tsunami) veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarları poliçede belirlenen limitler dahilinde hızla karşılıyoruz. İster oturulamaz durumda ister kısmi hasarlı olsun, bina zararını en hızlı şekilde tazmin ederek yaşamın normale dönmesine aracılık ediyoruz." diye konuştu.
DASK olarak tüm bu alanlarda toplumun farklı kesimlerine yönelik çok çeşitli mecraları kullanarak hem ulusal hem de yerel ölçekte pek çok bilinçlendirme ve tanıtım projesini hayata geçirdiklerini ve buna devam ettiklerini vurgulayan Kayacı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapılan tüm bu çalışmalarımız sonucunda ve yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, DASK yüzde 96 oranında yüksek bilinirliğe sahip. Türkiye’nin 81 ilini kapsayan 'Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor' yarışmamızı düzenledik. Bu yarışma kapsamında iller 'bütün bir yıl boyunca deprem bilinci ve depreme karşı hazırlıklı olmak için neler yapmalıyız' konusunda bilinçlendirme kampanyaları yürüttü. Bu projemizi önümüzdeki dönemde daha da kapsamlı bir hale getirmeyi planlıyoruz. Geleceğin inşaat mühendislerine yönelik depreme karşı dayanıklı konut tasarlama konusunda ilham ve teşvik edici nitelikteki DASK Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması’nı hayata geçirdik. Yoğun ilgi gören yarışmamızın bu yıl beşincisini düzenleyeceğiz. Başvurular başladı."
"Birçok ülke DASK modelini örnek alıyor"
DASK Yönetim Kurulu Başkanı Kayacı, tüm bu çalışmalarının yanı sıra poliçe adedi, reasürans programı büyüklüğü, sigorta yaygınlık oranı, fon büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde bir model olarak kabul edildiklerini aktararak, son yıllarda başta Pakistan, İran, Güney Kore ve Kazakistan gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke ve bölgenin DASK modelini örnek alarak kendi çalışmalarını yürüttüğünü söyledi.
DASK yetkililerinin İngiltere, Japonya, Yunanistan, İtalya, Filipinler, Çin, Meksika, Makedonya, Ürdün, Fas, Arnavutluk, Endonezya, Romanya, Kuveyt ve Azerbaycan gibi ülkelerden gelen kurumlara DASK’ı ve Zorunlu Deprem Sigortası’nı anlattığını bildiren Kayacı, tüm bu çalışmalar sonucunda Türkiye'de deprem gerçeğine, depreme karşı dayanıklı bina anlayışına ve Zorunlu Deprem Sigortası'na dair farkındalığın ciddi oranda arttığını, bu durumdan büyük memnuniyet duyduklarını kaydetti.(Habertürk)
http://www.sigortagundem.com/haber/daskin-deprem-icin-odeme-gucu-18-milyar-tlye-ulasti/1371689#ixzz5aANAarnU

21 Aralık 2018

BAGAJ KAYBI TEMİNATI


ALLIANZ SEYAHAT SİGORTASI

BAGAJ KAYBI TEMİNATI
IATA (International Air Transport Association, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) üyesi havayolu şirketlerinin yurtdışı tarifeli uçuşlarda check-in’den geçirilmiş olan bagajın kaybolması halinde,

Havayolu Şirketi'nce belirlenen süre içerisinde (minimum 21 gün) bulunamaması durumunda havayolunun kayıp raporu şartı ile sigortalının bagaj kaybı 500 EUR limitle teminat kapsamındadır.



Şirket tarafından ödenecek tazminat tutarı, sorumlu havayolu şirketinin ödemiş olduğu tazminat tutarından ve gecikmeli bagaj maddesindeki tazminat tutarından düşülecektir.

Sigortalı, bagaj içeriğinin listesini, tahmini fiyat ve alış tarihlerini, havayolu şirketinden alınan tazminat ödeme belgesini ibraz etmekle yükümlüdür.

İstisnalar
1. Ambalajı yeterli olmayan, etiketi bulunmayan, kırılan veya bozulan ürünler içeren bagajlar,
2. Hava yolu dışında yapılacak yolculuklarda meydana gelebilecek bagaj kaybı ve hasarları,
3. Hava yolu ile yapılan seyahatlerde check-in işleminden geçmemiş bagaj kaybı ve hasarları, para, mücevher, kredi kartı, nakit para, cep telefonu, fotoğraf makinesi, diz üstü bilgisayar, kamera, seyahat çeki, kasa fişi, özel doküman, pul ve benzeri eşyalar teminat kapsamı dışındadır.
Ayrıntılı bilgi için:

16 Aralık 2018

SİBER SALDIRILAR 10 TRİLYON DOLARLIK ZARAR VERECEK

Sözcü Gazetesi'nde 16 Aralık 2018 tarihinde yayımlanan Taylan BÜYÜKŞAHİN imzalı haber...

Dijital dünyada yapılan siber saldırılar, dünya ekonomisine her geçen gün daha fazla zarar vermeye başladı. 2021 yılında toplam zararın 10 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor.
İnternet üzerinden yapılan siber saldırılar günden güne artıyor. Organize hale gelen siber suç çeteleri, dünya genelinde en çok enerji, sağlık ve perakende sektörlerini hedef alıyor. Siber suçların 2021 yılında dünya ekonomisine vereceği zararın 10 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu saldırılara karşı koymak için yapılacak harcama ise 1 trilyon doları geçecek.



Türkiye ise siber saldırılar konusunda yeterli önlemleri alabilmiş değil. 2016 yılında Türkiye'de tespit edilen hedefli zararlı yazılımlar tüm Avrupa'nın yüzde 77'sine karşılık geliyordu. Türkiye'deki şirketlerin yüzde 80'inin de siber saldırılara karşı güvenlik açısından donanımsız olduğu ifade ediliyor.

2017 yılında WannaCry fidye yazılımının dünya ekonomisine verdiği zarar 8 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu siber saldırının hastaneler ve otomotiv üreticileri başta olmak üzere birçok farklı alanda küresel etkileri oldu. Yine 2017 yılında Not- Petya zararlı yazılımı ise dünya ekonomisini 850 milyon dolar zarara uğrattı. Bu siber saldırının da nükleer santraller, limanlar, deniz taşımacılığı ve ilaç endüstrisi gibi birçok farklı alanda küresel etkileri oldu.

SAVAŞLAR SİBERDEN BAŞLAYACAK
Sigorta brokerlığı ve risk yönetimi alanında faaliyet gösteren Marsh'ın Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Siber Risk ve İş Sürekliliği Direktörü Burak Sadıç, dünyada adli suçların yerini siber suçların aldığını söyledi. Suçu “siber kapkaç” olarak tanımlayan Sadıç, “Siber saldırılarda 2000'lere kadar ABD öndeydi. Rusya ve Çin geç girdi. Ruslar, ‘Siber saldırılar çok tehlikeli. Gerekirse nükleer silah kullanırız' dedi” diye konuştu.

ŞİRKETLER GÜVENLİĞE BÜTÇE AYIRMIYOR
Dünya üzerinde çok ciddi siber suç örgütlerinin bulunduğunu anlatan Burak Sadıç, yüzlerce çalışana sahip bu örgütlerin, halkla ilişkiler ve insan kaynakları birimlerinin dahi olduğunu kaydetti. Sadıç, “Siber saldırı küresel suç haline geldi. Ülke belli değil. Almanya'ya yapılan bir saldırının kaynağı Avustralya gözüküyor. Sonra bakılıyor ki Romanya çıkıyor. Siber suçlara ülkeler de girmiş durumda. ABD seçimlerine Rusya'nın müdahalesi mesela. Devletler kendi ajanları ile saldırmaktansa siber kullanıyor” dedi. Siber saldırılar konusunda Türkiye'nin halen gerekli çalışmaları yapmadığına dikkat çeken Sadıç, şirketlerin bu konuya yeterli bütçe ayırmadığını söyledi. Türkiye'de bu konuda yetişmiş eleman eksikliği olduğunu ifade eden Sadıç, üniversitelerde programların açılmaya başlandığını aktardı. Sadıç, dünyada siber güvenlik alanında uzman çalışan açığının 3 milyonu bulduğunu belirtti.

https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/siber-saldirilar-10-trilyon-dolarlik-zarar-verecek-2799097/

10 Aralık 2018

TRAFIK SIGORTASINA ZAM YOK!



Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2019 yılı trafik sigortasının fiyatlarını belirledi. Sigortacılar, 2018’in başında olduğu gibi gelecek yılın ocak ayında da enflasyona bağlı zam bekliyordu. Beklenen olmadı. Bakanlık, primlerde fazladan artışa gidilmeyeceğini duyurdu. Ancak sigortanın teminat limitlerini de arttırmadı.
Trafik sigortasına 2019’da zam yok…

Hazine ve Maliye Bakanlığı, sigorta şirketlerine bir yazı yollayarak, 2019’un ocak ayında, trafik sigortası fiyatlarında, fazladan bir artışa gidilmeyeceğini duyurdu. Bakanlık, aynı duyuruda, 2019’da trafik sigortasının teminat limitlerinde değişiklik olmayacağını da açıkladı. Böylece gelecek senenin başında trafik sigortasına zam bekleyen, özellikle de enflasyon ayarlaması talep eden sigortacıların umutları suya düşerken; ilk defa trafik sigortasının teminat limitlerinde de artışa gidilmemiş oldu.
FİYATI DEVLET BELİRLİYOR
Konunun detayına geçmeden önce hafızalarımızı tazeleyelim. 2017’nin nisan ayında yasal düzenleme yapılarak; devlet, zorunlu trafik sigortasının fiyatına müdahale etti ve azami fiyat (tavan fiyat) uygulamasına geçildi. Düzenleme kapsamında da il il, hem araç gruplarına hem de sürücülerin hasar geçmişine göre sigorta primlerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı belirlemeye başladı. Müdahale ile birlikte o tarihte trafik sigortası fiyatları, yüzde 30’lar seviyesinde ucuzladı, hatta bazı araç gruplarında indirim oranı yüzde 40’lara kadar çıktı. Bir buçuk yıldan fazladır da tavan fiyat uygulaması devam ediyor ve devlet, trafik sigortasının fiyatlarını belirleyip, sigorta şirketlerine, ‘bu fiyatın üzerine satamazsın ama altına satabilirsin’ diyor.
2018’DE ENFLASYON ZAMMI
Hafıza tazelemeye devam edelim. 2017’nin nisan ayında serbest piyasadan çıkılıp, tavan fiyat uygulamasına geçilmesi ile sigortacıların, trafik sigortasından zarar etme ihtimaline karşı sigorta şirketlerine, azami primleri her ay yüzde 1 artırma hakkı da tanındı. Dört ay sonra, yani 2017’nin ağustos ayında; Hazine, aylık yüzde 1’lik zam oranını, yüzde 1.5’a çıkardı. Böylece sigortacılara, trafik fiyatlarını her ay yüzde 1.5 artırma hakkı verildi. Ancak bir taraftan aylık yüzde 1.5’luk artışlar yeterli gelmeyip, zam oranı da enflasyonun altında kalıp, sigorta şirketlerinin trafik sigortasındaki zararı artınca; Hazine, 2018’in ocak ayında enflasyon ayarlamasına giderek, bir kereye mahsus olmak üzere fiyata yüzde 5 daha zam yaptı. Aynı zamanda Hazine, azami prim tutarlarına uygulanan aylık yüzde 1.5 oranındaki artışları da 2018 yılında devam ettirdi.
BEKLENTİ FARKLIYDI
Sene sonu yaklaştıkça, bir süredir sigortacıların gözü kulağı Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan gelecek duyurudaydı. Beklenti; bu yılın başında olduğu gibi 2019’un ocak ayında da enflasyon ayarlamasına gidilip, yüzde 1.5’luk artışların dışında fazladan zam yapılması yönündeydi. Ama beklenen olmadı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2019 yılına ait azami primleri belirledi ve bunu da sigortacılara duyurdu.
Buna göre; gelecek yılbaşında, 2018’in aralık dönemindeki fiyatlara sadece yüzde 1.5 oranında artış uygulanacak. Daha açık bir anlatımla, trafik sigortasına aylık yüzde 1.5’luk yasal artışında dışında başka bir zam yapılmadı, enflasyon ayarlaması da olmadı.
TEMİNATLAR DA ARTMADI
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2019’da trafik sigortasında, sigorta şirketlerinin talep ettiği artışı vermedi ama sigortanın teminat limitlerini de artırmadı. Gelecek yılın ilk 6 ayında trafik sigortasının maddi ve bedeni teminat limitleri 2018 yılında olduğu gibi devam edecek. Buna göre; 2019’da tüm araç gruplarında araç başına maddi teminat tutarı 36 bin lira, kaza başına da 72 bin lira olacak. Bedeni tazminat denilen sakatlık ve vefat tazminatı ise tüm araçlar için kişi başına 360 bin lira, kaza başına da 1.8 milyon lira. 
TRAFİKTE ZARAR 75 MİLYON TL
Sigortacılar bu yılın ocak-eylül döneminde trafik sigortasından 75 milyon liranın üzerinde zarar etti. Sigorta şirketleri bu yılın 9 aylık döneminde 13 milyon 556 bin adete yakın trafik sigortası sattı, karşılığında 9.1 milyar lira prim topladı. Ancak aynı dönemde 13.9 milyar TL’de hasar oluştu. Hasarın 8.6 milyar TL’si kazalarda ölenlerin yakınlarına ödenen vefat tazminatı ve sakatlık tazminatlarından oluştu. Toplam trafik sigortası hasarının 5 milyar lirası da kazalar nedeniyle ödenen maddi hasarlardan oluştu. Bu yılın 9 aylık döneminde sigortacıların trafik sigortasından topladıkları prim, hasarları karşılamaya yetmeyince 75 milyon liranın üzerinde zarar oluştu. Bu zararın sene sonuna kadar 100 milyon lirayı bulacağın tahmin ediliyor.

Yeni Değer Teminatı & Allianz Sigorta

Yeni satın aldığınız sıfır km aracınızın  ilk tescil tarihinden itibaren geçecek bir yıllık süre içerisinde, meydana gelecek tam ziya (pert)...